Hasan El-Benna Suikastının Tüm Ayrıntıları

İhvan-ı Müslimin'in önde gelen liderlerinden Dr. Isam Uryan, el Benna suikastinin arkasındaki gücün Amerika olduğunu düşünüyor

İhvan-ı Müslimin'in önde gelen liderlerinden Dr. Isam Uryan, cemaatin kurucusu Şeyh Hasan El- Benna'nın şehid edildiği suikastı Amerikalıların tertip ettiğini belirtti. Buna delil olarak da suikastın ardından büyük devletlerin büyükelçiliklerinin süratle toplanarak Mısır'daki krallık rejimini sona erdirme gayesiyle İhvan-ı Müslimin'in ortadan kaldırılmasını talep etmelerini gösterdi.

Devrim Liderliği üyesi Halid Muhyiddin ise Dr. Isam Uryan'ın bu görüşüne itiraz ederek suikastın içeriden planlandığını, çünkü içerde Benna'yı öldürmek ve ondan kurtulmak isteyenlerin dışarıdakilerden çok daha fazla olduğunu dile getirdi.

El- Cezire televizyonunda yayınlanan 'Siyasi Suç' isimli programda konuşan Halid Muhyiddin" Eski Mısır Cumhurbaşkanı Cemal Abdunnasır'ın İhvan ile ilişkileri 1940 yılına dayanmaktadır. Sonrasında 1943'te Abdunnasır İhvan'a resmi olarak katılmıştır" dedi.

Halid Muhyiddin şöyle devam etti: "Ben ve Abdunnasır cemaate katılmak için biat ettik ve Lider Benna'nın tüm emir ve talimatlarını yerine getirmek için yemin ettik. Yemin, Saliba Caddesi'nde Ümmü Süleyman'ın evi diye bilinen küçük bir evde gerçekleşti. Yanımızda Salah Halife vardı ve kapıyı farklı bir şekilde tıklattı ve bir parola söyledi."

"Kapı açıldı ve çok sönük bir lambayla aydınlatılmış karanlık bir odaya girdik. Oda hasırla döşenmişti ve ayaksız bir şekilde yere sabitlenmiş bir kütüphane mevcuttu. İhvan'ın Özel Grup Başkanı Abdurrahman El-Sindi ile buluştuk. Bir müddet Kuran okunduktan sonra bize "cemaatle çalışmayı kabul ediyor musunuz?" diye sordu. Biz de kabul ettik. Cemaatin emirlerini harfiyen yerine getireceğime dair yemin ettim ve çıktım. Benim arkamdan Cemal Abdunnasır da girdi ve o da İmam El- Benna'nın emirlerini yerine getirmeye yemin etti. Dışarı çıktığında yüzü son derece asıktı. Bu işten hoşlanmadığı ve istekli olmadığı anlaşılıyordu."

"Daha sonraları İhvan, Abdunnasır'la çatıştı. Çünkü Abdunnasır onları çok iyi tanıyordu ve ihvan'ın kendisine aykırı davranacağını biliyordu. Bu yüzden onlara hiç aman vermedi ve sürekli tutuklamalarda bulundu"

El-Cezire, programda ihvan-ı Müslimin'in Kurucusu ve ilk İmamı Hasan El-Benna suikastıyla ilgili bir belgesel yayınladı. Belgeselde dönemin İçişleri Bakanlığı'nın tertip ettiği bir suikastla Hasan El-Benna ve damadı Abdulkerim Mansur taksiye binmeye çalışırlarken üzerlerine ateş açılması sonucu Abdulkerim Mansur'un ağır şekilde yaralandığı Hasan El- Benna'nın ise yarasının hafif olduğu ancak Kasrul Ayni'ye nakledildiğinde hiçbir doktorun kendisiyle ilgilenmemesi sebebiyle 3 saat boyunca kan kaybederek gece yarısında Hakk'a yürüdüğü anlatılıyordu.

Belgesel, yapılan soruşturmada olay esnasında orada bulunan bir gencin ateş eden aracın plaka numarasını alarak numarayı cemaatin gençlik kolları sekreterliğine haber ettiğinin ortaya çıkartıldığına işaret etti. Bu bilgi, suçun failini bulmaya yarayacak tek ipucuydu. Fehim Boulos isimli bir avukata ait olan aracın İçişleri Bakanlığı'na kiralandığı ve Kriminal Soruşturmalar Bölümü'nde görevli Albay Mahmut Abdülhamit tarafından kullanıldığı bilgilerine yer verdi.

Tüm bu bilgilere rağmen aracın plaka numarasını bildiren genç bir anda ortadan kayboldu ve soruşturmalar 5 hafta sonra failin bulunamadığını ileri sürerek sona erdi. Ancak Mısır Halkı cinayetin rejimin eliyle işlendiğini ve cinayeti Mahmut El-Nakraşi Paşa suikastına yanıt olarak Saad Hükümeti adına polisin gerçekleştirdiğini çok iyi biliyordu.

Belgesel olayla ilgili daha birçok detaya yer verdi. Mısır gazetesi suikast haberini katilin kullandığı aracın 9979 plakalı siyah bir limuzin olduğu bilgisini vererek detaylarıyla yayınladığında İçişleri'nden gazetelerin toplatılması emri çıkartıldığı ancak gazetenin yaklaşık 3000 adetinin yayımlandığı ve okunduğu anlatılan belgeselde ayrıca Kral Faruk'un Benna'nın ölüm haberini bir kumarhanede aldığı ve kendisine hiçbir ilaç verilmeyerek ölüme terk edilmesini emrettiğine işaret edildi.

Film son kısımda, İmam'ın babasının cenazenin evlerinden çıkmasını talep ettiğini ve bunun kabul edildiğini ancak cenazenin sabah saatlerinde çıkmasının ve taziye için kimsenin gelmemesinin şart koşulduğunu, cenazenin yıkanması için dahi kimsenin kabul edilmeyerek naşın gaslini babasının yerine getirdiğini ve naşın taşınmasında erkekler kabul edilmediği için naşı, babası ve Benna'nın ailesinden kadınların taşımak zorunda kaldığını ele aldı. Daha sonra naaş Şehit İmam'ın namaz kılan binlerce müslümana imamlık ettiği Kaysun Camii'ne getirildi. Babasından başka kimse cenaze namazına alınmadı. Güvenlik kordonunu aşmaya çalışanlar ise tutuklandı.

Namazdan sonra naaş babanın ve camii görevlilerinin omuzlarında aile mezarlığına götürülürken ağır gözetim altında tutuldu. Akşam da ailenin taziyeleri kabul etmesi yasaklanarak taziyeye gelenler Benna'nın evine yaklaştırılmadı. Bu engeli aşan tek kişi Mükrim Abid Paşa'ydı. Kendisi bir Kıpti olduğu için İhvan'dan olma ihtimali bulunmadığından taziyede bulunmasına izin verildi.





israhaber

Ortadoğu Haberleri

Netanyahu: Elon Musk İsrail'in Dostudur!
Savaş Batı Şeria'ya Sıçradı! Filistin Direnişinden Yeni Operasyon!
Yemen direnişinden Riyad'a: 'Aramco menzilimizde'
İşgalci Siyonistler Batı Şeria'ya Saldırıyor!
Ensarullah, rehin aldıkları gemi mürettebatını serbest bıraktı