Haberlerimizden de takip ettiğiniz gibi, geçtiğimiz Cumartesi günü, Başbakan Tayyip Erdoğan"la birlikte Hatay ve Eskişehir"deydik... Başbakan Tayyip Erdoğan; Hatay"dan Uşak Havaalanı"na gitmeyi, oradan da "helikopter"le Simav"a geçip, "depremzede"leri ziyaret etmeyi çok arzu etmişti... Ancak Kütahya Valisi Kenan Çiftçi"den gelen; "Hava şartları hiç müsait değil... Simav"a helikopterle geçmeniz riskli olabilir" uyarısı üzerine Başbakan "ikna" oldu ve Simav ziyareti ertelendi...
Dolayısıyla, Hatay ve Eskişehir"deki "miting" ve "açılış törenleri"nin ardından İstanbul"a döndük.
Oldukça kısa süren "dönüş yolculuğu" esnasında da; Başbakan Erdoğan"a "gündem"le ilgili "soru"lar sorma ve onun "görüş"lerini öğrenme fırsatı bulduk.
BDP"YE ÖFKELİ, ÇÜNKÜ!
Erdoğan; BDP"nin "terör gölgesinde siyaset" yapmasından son derece rahatsız... Açıkça diyor ki; "PKK terörü biterse, ortada BDP diye bir parti kalmaz... Çünkü BDP, sırtını PKK"ya dayamış durumda!"
CHP ve MHP"nin yanı sıra, PKK ve BDP"nin hedefinin de "AK Parti" olduğuna vurgu yapıyor Erdoğan...
Onlara, "ruh üçüzü" demesi, bu işbirliğini "Silivri-Kandil ittifakı" olarak değerlendirmesi bu yüzden!..
İHL YURDUNA PKK SALDIRISI!
Ama, Erdoğan"ı en çok rahatsız eden olay; "İstanbul"da Serap adlı kızı belediye otobüsünde yakan PKK"nın, geçtiğimiz Cuma günü de Şırnak"ın Cizre ilçesinde, "İmam-Hatip Lisesi öğrencileri"nin kaldığı "yurt binası"na "molotof"larla saldırıp, içerideki öğrencileri "cayır cayır yakmaya" kalkışması olmuş!..
"Düşünebiliyor musunuz" diyor;
"İmamlardan sonra, bazı Kürt çocuklarını sırf Müslüman olarak yetişmesinler diye diri diri yakmaya kalkıyorlar... Amaçları belli; bu çocukların Müslüman olmasını istemiyorlar, onların Müslüman olmasından korkuyorlar!..
Zaten; daha önce Kürtlerin Müslüman olmadığını, Zerdüşt dinine mensup olduklarını söylüyorlardı... Hatta, Öcalan"ın, hâşâ Peygamber olduğunu bile iddia ettiler."
Bütün bunlardan sonra, "medyanın tavrı"nı da eleştirip, bir "uyarı" yaptı Başbakan;
"BDP"liler, her şeyi istismar ediyor... BDP"ye destek vermek, teröre prim vermektir!.."
ZERDÜŞTLER: ZANA VE KARAYILAN!
Erdoğan, bu sözleri; bir "duyum" veya "dedikodu"ya dayanarak değil, elbette "bilgi" ve "belge"ye dayanarak söylüyor.
Malûm; "PKK kampları"nda verilen eğitimde, "Apo"nun Peygamber ilân edildiğini" ve onun "Çağdaş İbrahim"(!) olarak lânse edildiğini Akit yazmış ve bunun "belge"lerini de yayınlamıştı.
Ve yine malûm ki;
"Kürtlerin dininin Zerdüştlük olduğunu" ilk söyleyen kişi, Mehdi Zana"dır!..
Mehdi Zana, bundan 4 yıl önce, yani 3 Nisan 2007 tarihli Tempo dergisine verdiği röportajda diyordu ki;
"Kürtler, İslâmiyeti kabul ettiklerinde kaybetti!.. Kürtler; biraz yanlışlıkla, biraz da tüfek ve kılıç zoruyla Müslüman oldu!.. Kürtlerin asıl dini Zerdüştlük"tür!.. Sonradan Müslüman olanlar olduğu gibi; Yezidi, Yahudi, Keldani ve Hıristiyan olanlar da oldu!.."
Tabiî, bu söylem; Mehdi Zana ile sınırlı kalmadı... Terör örgütünün Kandil"deki yöneticisi Murat Karayılan da, geçtiğimiz günlerde PKK"nın yayın organı FHA"ya konuştu ve dedi ki;
"1370 yıl önce Kürtler Zerdüşt"tü... Fakat sonra İslâm oldular!.. İşgalciler, Kürtlere karşı dini kullanmak istedi!.. Bu bir gerçektir!.. Nakşibendi tarikatı da kullanılmak istendi!"
ALTAN TAN, NİYE SUSUYOR?
Görüyorsunuz değil mi;
Mehdi Zana, 2007"de bunları söylemiş... Murat Karayılan da bugün konuşuyor... Ama, ne gariptir ki, 2009 yılında; "Yükselen gerilim ve Kürt sorununun çözümsüzlüğe itilmesinde DTP"nin de suçu vardır!.. DTP yanlış yapıyor!.. DTP, maalesef PKK"nın ipoteğindedir!.. DTP de, bu gerilim ve askerî vesayete hizmet etmektedir!.. DTP"nin ortaya koyduğu politika Türkiye"nin demokratikleşmesine değil, militaristleşmesine hizmet etmektedir" diyen ve kamuoyunda "Müslüman Kürt" olarak bilinen Altan Tan ve Şerafettin Elçi gibi, "BDP destekli milletvekili adayları" bugün, maalesef "dut yemiş bülbül" kesilmiş durumda!..
Ne, ortaya çıkıp; "Bizim dinimiz İslâm"dır" diyorlar, ne de; "İmam-Hatip öğrencilerinin diri diri yakılmak istenmesini kesinlikle tasvip etmiyoruz" diyorlar!..
Tam bir mevta sessizliği!..
Bir "milletvekili adaylığı" için değer mi bu suskunluk?..
Şu hâle bakın;
Bir "mevki ve makam" uğruna "din"lerine ve "din kardeşleri"ne yapılan saldırı karşısında bile seslerini çıkaramıyorlar!..
Demek ki;
"PKK ipoteği"ni kabullenmişler!..
Demek ki;
"PKK"nın vesayeti altında"lar!..
Eee, böyledir bu işler!..
Kendi evinde "damat" olmaz da, başkasının evine "içgüveysi" gitmeyi onuruna yedirirsen, "inancına yapılan saldırılara" da sesini çıkaramazsın!..
Şu hâle bakın;
Dün Ersoy Dede kardeşimin yazdığı gibi, Zehra Vakfı yöneticilerine gidip, "PKK ile bu kadar yakın görünmeniz doğru değil" diyen bir Altan Tan, bugün, bir "BDP adayı" ve "PKK gölgesinde siyaset" yapıyor!..
Bir "makam" uğruna değer miydi?..
Yazık!.. Çok yazık!..
HATAY"DA SEÇMEN NABZI
Her neyse...
Bunun hesabını bana değil, elbette inandıkları Allah"a verecekler!..
Ben, onları "Allah"a havale" ederek, "seçim izlenimleri"ne dönmek ve biraz Hatay"dan, biraz da Eskişehir"den söz etmek istiyorum.
AK Parti"nin Hatay mitingi, gerçekten de "hayli kalabalık"tı... 30 derecenin üstündeki sıcağa rağmen; meydan, iğne atsan yere düşmeyecek kadar kalabalıktı.
Polisin verdiği rakama göre, meydanda en az "70 bin kişi" vardı... Buna, yol boyunca, kaldırımlarda el sallayan ve hatta zaman zaman "seçim otobüsü"nü durdurup, Erdoğan"a sevgi gösterisinde bulunan "10-15 bin kişi"yi de eklerseniz, "Hatay"daki tablo"yu görürsünüz...
Miting esnasında, yanımızda, bir "anket şirketi"nin sahibi de vardı...
"Ne olur?" diye sorduğumda;
"AK Parti"nin Hatay oyları yüzde 44 civarında görülüyor" dedi ve ekledi;
"Bu durumda AK Parti 5, CHP 4, MHP de 1 milletvekili çıkarır...
Ama AK Parti, oylarını 2-3 puan daha artırırsa 6-3-1 olur!"
Bu da demektir ki;
Sadullah Ergin, Orhan Karasayar, Mehmet Öztürk, Adem Yeşildal ve Hacı Bayram Türkoğlu"nun Meclis"e gelmesi garanti gibi... Filiz Özçörekçi ise, kritik eşikte bulunuyor.
Biraz daha çalışırlarsa, niye olmasın?..
ESKİŞEHİR 3-3 GÖRÜNÜYOR
Gelelim, Eskişehir"e... Hatay"daki "günlük-güneşlik" havadan çıkıp, Eskişehir"e geldiğimizde, hafif yağmur çiseliyordu... Ama mitingin başlamasıyla birlikte, "şiddetli bir yağmur" da başladı...
Ancak, AK Parti Teşkilâtı bunun da tedbirini almış... Anında "yağmurluk" dağıtıp, milletin ıslanmasını önlediler.
Hatay kadar olmasa da, Eskişehir mitingine katılım da hayli fazlaydı...
Yine "bir bilene" sordum; "Ne olur?"
"Eskişehir, 6 milletvekili çıkaracak" dedi ve ekledi;
"Bunun 3"ünü AK Parti, 3"ünü de CHP alır... Ama, MHP de sürpriz yapabilir... Eğer MHP barajı aşarsa, Eskişehir"de durum 3-2-1 olabilir."
Bu da demektir ki;
AK Parti"den Nabi Avcı, Salih Koca ve Ülker Can"ın, CHP"den Süheyl Batum ve Kazım Kurt"un, MHP"den ise Ruhsar Demirel"in Meclis"e gelmesi garanti... AK Parti"den Cemal Çavdarlı ile CHP"den Gaye Usluer, kritik eşikte...
BÜYÜKERŞEN, O KADAR BENCİL Kİ!
Miting, Odunpazarı Meydanı"nda yapıldı... Odunpazarı, "Eskişehir"in yüzakı" ilçelerinden biri.
Belediye Başkanı da;
AK Partili Burhan Sakallı.
Sakallı, Odunpazarı"nı o hale getirmiş ki; hem şehrin "tarihî evlerini restore" ettirmiş, hem de cadde ve sokaklarını adam etmiş!..
Bugün, "Eskişehir" denilince; bir Porsuk Çayı, bir de Odunpazarı geliyor akla...
Tamam, Porsuk Çayı"nı, Yılmaz Büyükerşen adam etmiş ama Odunpazarı"nda çaktığı bir çivi bile yok!..
Ne var ki;
Eskişehir"e yeni gelenler ve hatta Eskişehir"de oturanların çoğu, Odunpazarı"nı "Büyükerşen"in ihya ettiğini" zannediyor.
Oysa, hiçbir ilgisi yok!..
Tam aksine, "Odunpazarı"na yapılan hizmetleri baltalamak" için, elinden geleni yapıyor... Kendisinden başkasının "alternatif" olmasına tahammülü yok!..
İşte, son takozu:
Eti Holding tarafından yaptırılıp, Kültür Bakanlığı"na devredilen "Arkeoloji Müzesi"nin bahçesine "çim" ekilmesini bile yasaklamış Büyükerşen!..
Düşünebiliyor musunuz;
O yağmur altında, o bahçe nasıl "çamur" olurdu?..
Bereket ki, son anda "parke taşları" döşemişler de, açılış töreninde çamura saplanmaktan kurtulduk!..
Yılmaz Büyükerşen, çok garip bir adam!..
O kadar "bencil", o kadar "kıskanç" ki, "Sadece ben varım!..
Sadece ben yaparım" havalarında!..
Ne "başarı"yı paylaşıyor, ne Eskişehir"e yapılan "hizmet"leri!..
Çünkü, adam safi "ego!"
"Ben!.. Ben!.. Ben!"
Şu hâle bakın;
Eskişehir"e bir "müze" yapılıyor ama açılış töreninde Büyükerşen yok!..
İlk önce, "Acaba Erdoğan"ı mı boykot ediyor?" diye düşünmüştüm...
Ama, öyle değilmiş...
Meselâ, bir gün sonra, bir "temel atma" töreni varmış ama genel başkanı Kılıçdaroğlu"nu bile davet etmemiş!..
Sırf, "Kılıçdaroğlu öne çıkmasın" diye!..
Hani, "Bari açılış törenlerine davet etse ve kurdelayı Kılıçdaroğlu"na kestirse!"
Hayır, bunu da yapmıyormuş!..
Sadece; "Ben!.. Ben!.. Ben!"
Bu kadar "bencil" yani!..
"Ego"nun bu kadarına pes!..
Kendisini "partinin üstünde" görüyor ve sadece kendini öne çıkarıyor!..
İşin doğrusu, "Porsuk Çayı"nı düzene koymasından başka da bir icraatı yok!..
Şehirde ne doğru-dürüst altyapı var, ne de elle tutulur bir düzenleme!..
Yaptığı, "makyaj"dan ibaret!..
Yoksa, şehri "sel" götürüyor!..
Ama, Eskişehirli uyanmış!..
"Hoca"nın, artık "kocadığını" düşünmeye başlamışlar ki, gelecek seçimlerde, yerini Burhan Sakallı"ya kaptırabilir!..
Tabiî, AK Parti, Burhan Sakallı"yı aday gösterirse... Sakallı hem sıcak, hem işbilen bir adam... Eskişehirli onu seviyor... Biz de sevdik kendisini.
Eskişehir "Büyükerşen diktası"ndan kurtulur diyelim ve son verelim "izlenim"lerimize...
Bugünlük bu kadar...
==========
İntihar etme, hesap ver!
"Referandum" yapıldıktan kısa bir süre sonra; "Referandum yaptınız da ne oldu?.. Hani 12 Eylül Darbesi"ni yargılayacaktınız?. Hani Kenan Evren ve darbeci arkadaşlarından hesap soracaktınız?.. Ne oldu?.. Parmağınızı bile oynatmıyorsunuz!.. Demek ki, sizin amacınız başkaymış!.." diyenler, herhalde cevaplarını "dün" almış olmalıdır!..
Yapılan "suç duyuruları"nın ardından "soruşturma" başlatan savcılık, dün Cuntabaşı Kenan Evren ve Hava Kuvvetleri eski Komutanı Tahsin Şahinkaya"ya ayrı ayrı telefon açıp, "ifade vermeye" çağırmış!..
Yani, iş ciddiye bindi...
12 Eylül Darbesi, dolayısıyla bu darbeyi yapanlar yargılanacak...
Evren"in bir sözünü hatırlıyorum... 26 Haziran 2009 tarihli yazısında, Evren"le bir konuşmasını aktaran Ertuğrul Özkök; Evren"in şöyle dediğini söylüyordu:
"Beni yargılamak mı istiyorsunuz?.. Buyurun gidip halka sorun... Bir referandum yapın. "Evren Paşa yargılansın mı?" diye sorun... Eğer halk "Evet, yargılansın" derse, milletimin önünde herkese söz veriyorum; bu işi yargıya bırakmam. İntihar ederim!..
Evet, açık açık söylüyorum. İntihar ederim. Çünkü bu lekeyle yaşayamam."
2 yıl önce Özkök"e bunları söyleyen Evren, şimdi "yargı kıskacı"nda!.. Şahsen ben, "intihar" etmesini değil, "hesap vermesini" tercih ederim...
Hesap vermeli ki; "Darbe yapmak için şartların olgunlaşmasını bekledik" sözündeki "şart"ların neler olduğunu öğrenelim!.. Onun; bugün "94 yaşında" olması, "hesap verme"sine engel teşkil etmese gerek!..
Öyle ya, başka ülkeler "ölü cuntacıları" bile yargılıyor!..
yeniakit