HDP’ye bombayı kim attı... Latif Erdoğan’a kim saldırdı? Son güncelleme:

Hasan Karakaya

Bazı “duyum”lar, bazı “ihbar”lar alıyorduk... Seçime yakın bazı “provokasyon”lar olacak, “saldırı”lar artacak, “seçime gölge düşürme çabaları” hızlanacak!..

“Acaba, nerede ne olacak, nereye saldırılacak?” diye bekliyorduk kiii...

Tarih 18 Mayıs Pazartesi...

Yani, geçen hafta bugün!..

Bir haber geldi Adana ve Mersin’den... “HDP’nin Adana ve Mersin seçim büroları”na yönelik “2 bombalı saldırı” düzenlenmişti...

Allah’tan ki; ne ölen olmuştu, ne de yaralanan... Ucuz atlatmıştık...

Evet, “saldırı HDP’ye” idi ama, “kim” ya da “kimler” yapmıştı?.. Bu saldırı, “kimin işine yarayacak”tı?..

Merhum Mahir Kaynak’ın, bu tür durumlarda “sorduğu bir soru” vardı;

“Saldırı ve sabotajlar en çok kimin işine yarıyorsa, failler de onlardan biri veya birileridir!”

ÇİÇEK İÇİNDE BOMBA!

Saldırı sonrasında, ilk ve en sert tepki Başbakan Ahmet Davutoğlu başta olmak üzere, AK Parti kurmaylarından gelmişti... “HDP’ye yönelik saldırıyı, şiddetle kınıyorlar”dı... Bu saldırı, “seçim güvenliğine yönelik bir provokasyon” olarak görüyorlardı!..

“Son derece hassas”lardı!..

Seçime; bırakın “şaibe” karışmasını, “leke” düşmesini bile istemiyorlardı...

Demek oluyordu ki; “Bu saldırı, AK Parti’nin işine yaramaz!”

O halde, kimin işine yarar?..

Olaydan hemen sonra, Selahattin Demirtaş başta olmak üzere, “HDP kurmayları”ndan peşpeşe açıklamalar gelmeye başladı...

Kimi “Hükümet’i” suçluyordu, kimi de “Vali” ve “Emniyet” mensuplarını!.. O kadar ileri gittiler ki; “Valiler ve Emniyet müdürlerini istifaya bile çağırdılar!”

Oysa, “HDP seçim bürolarına giren-çıkanları” kamera kayıtlarından inceleyen Emniyet, “ilginç bir ayrıntı”ya ulaşmıştı...

Görülmüştü ki;

“Patlayan bombalar, bir çiçeğin içine gizlenerek içeri sokulmuş!”

Dahası da var;

“Bombalar, uzaktan kumanda ya da telefonla patlatılmış!”

BOMBACI, DHKP-C’Lİ!

Bu ayrıntıya ulaşan polis, “şüpheli kişi”nin peşine düştü ve “kimliğini” belirledi!.. Saldırgan, bir “DHKP-C militanı”ydı!..

Daha sonra Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun da açıkladığı gibi; “Daha önce DHKP-C terör örgütüne üyelikten tutuklanmış ancak salıverilmişti!”

Hükümet kanadı; “Saldırganın DHKP-C’li olduğunda” ısrar ederken, HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş bunu reddediyor ve “Saldırgan DHKP-C’li değil, IŞİD’çidir!” diyordu...

Derken, tartışma büyüdü;

“DHKP-C’li mi, IŞİD’çi mi?”

Dünkü Akit’te de okuduğunuz gibi; İçişleri Bakanlığı bir açıklama yapıp, dedi ki;

“Eylemci şahıs, 21 Haziran 2007’de İstanbul’da DHKP-C’ye bağlı DHG içerisindeki faaliyetlerinden dolayı gözaltına alındı... Yine Ankara’da katıldığı DHKP-C eylemi sonrası gözaltına alınarak 18 gün tutuklu kaldı.”

HDP kanadı ise; İçişleri Bakanlığı’nın açıkladığı bu “teknik bilgi”lere rağmen; “Hayır” diyordu, “Saldırgan DHKP-C’li olamaz!”

DHKP-C’YE TEŞEKKÜR!

Dahası; HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş, diyordu ki;

“Bu saldırıların faili olduğu iddia edilen S.Y. adlı şahıs, 2007 yılında bir gösteri sırasında yakalanmış, tutuklanmış ama beraat etmiştir!..

Bu vatandaş, velev ki tutuklanmış olsa bile; bu, onun örgüt üyesi olduğunu da, örgüt adına hareket ettiğini de göstermez!..

DHKP-C bizim asla düşünmediğimiz bir adrestir... Kendileri de açıklama yapmıştır... Bize desteklerini ifade etmişlerdir. Kendilerine teşekkür ediyoruz!..”

Görüyor musunuz “ilişki”yi!..

DHKP-C, “HDP’ye destek”lerini bildiriyor, HDP de onlara “teşekkür”lerini!..

DHKP-C’nin; “Çağlayan Adliyesi’nde Savcı Mehmet Selim Kiraz’ı şehit eden bir terör örgütü” olduğu herkesin malûmudur da, HDP neyin nesidir?..

Bir “parti” midir, yoksa “Terör örgütleriyle karşılıklı teşekkürleşen bir illegal yapı mı?”

Fazla söze hacet yok!..

Tabiî; “Bu saldırı en çok kimin işine yaradı” sorusunun cevabı da ortada!..

“DHKP-C ile HDP’nin aşkları” her şeyi ortaya koyuyor!..

Biz, boşuna “fail” arıyoruz!..

“Failin maskesi” düşmüştür!..

O bombacı, bir “DHKP-C’lidir!”

Ve; oyları “yüzde 8’lere gerileyen HDP’nin işine yarayacak” bir eyleme imza atmıştır!..

“Karşılıklı destek ve teşekkürleşme” ifadelerine bakılırsa, daha fazla söze hacet yok!..

HDP-PARALEL AŞKI!

Affedersiniz; olayın bir de “Paralel medya” boyutu var!..

Paralel medya da, “Pensilvanya’dan gelen talimat” gereği, “HDP ile kolkola” girmiş vaziyette!..

Malûmlarınız olduğu üzre;

Yıllardır, HDP’ye; “Eli kanlı PKK terör örgütünün siyasi şubesi” diyen, Abdullah Öcalan’a da; “Bebek katili!.. Eli kanlı Apo” diye hitap eden “Paralel Yapı... Onların medya organları... Ve onlardan biri olan Zaman gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı”nın, geçtiğimiz haftalarda, “gizli” bir şekilde Diyarbakır’ın HDP’li Belediye Başkanı Gültan Kışanak’ı ziyaret ettiğini biliyorsunuz... Bu “nezaket”(!) ziyareti, “2 saatten fazla” sürmüştü!..

Bu “arka kapı ziyareti”ni, “bütün Türkiye’den gizleyen” ve sadece “Zaman’ın Güneydoğu baskısı”nda yayınlayan Ekrem Dumanlı, ziyaret “deşifre” olunca, açıklama yapmak zorunda kalmıştı...

Ama, nasıl?..

Bu, bir “nezaket ziyareti”(!)ydi ya, o da; son derece “nazik” bir şekilde, “Sayın Öcalan” diye başlamıştı söze!..

Hadi, Ekrem Dumanlı ve Cemaat(!) bir “savrulma” yaşıyordu, peki Selahattin Demirtaş’a ne demeli?.. Daha 6 ay önce, televizyon ekranlarından Paralel Yapı’ya demediğini komayan, “Bizim arkadaşlarımız daha gözaltında iken, onları azılı bir suçlu ilan ettiniz” diyerek öfke kusan Selahattin Demirtaş, bugün Paralel’le kolkola, kucak kucağa, iyi mi?..

ZAMAN’DAN DA DESTEK!

Acaba niye?..

Çünkü Paralel Yapı, HDP’ye yanaştı ve onlara dedi ki;

“Sizi destekleyeceğiz... Siz barajı geçerseniz, AK Parti’yi durdurur, Erdoğan’ın da Başkan olma hedefini engelleriz!”

İşte bu “ittifak”tan sonradır ki, Selahattin Demirtaş; 17 Mart 2015’ten bu yana; “Recep Tayyip Erdoğan!.. Seni Başkan Yaptırmayacağız!..

Yaptırmayacağız!..

Yaptırmayacağız!”

demeye başladı!..

“Enteresan bir ittifak” değil mi?..

Bir yanda DHKP-C’den destek, 

Bir yanda “Paralel”den destek!..

“HDP’ye destek” noktasında; DHKP-C de, Zaman da, “aynı paralel”de!..

Tabii, sadece “sözlü destek”le de yetinmediler... Meselâ, şu “bombalama” olayında; “Fetullah Gülen’in bir  gülümsemesine servetimi feda ederim” diyen Akın İpek’in Bugün gazetesi; “DHKP-C’li dedikleri IŞİD ile bağlantılı çıktı” diye başlık atarken, Apo’ya, “Sayın Öcalan” diye hitap eden Ekrem Dumanlı’nın başında bulunduğu Zaman gazetesi; hem de “manşet”ten şu başlığı verdi:

“Paketli bombada derin şüphe!”

Lütfen dikkat;

Zaman, “Başbakan veya İçişleri Bakanlığı’nın açıklamaları”na itibar etmiyor, “Demirtaş ve DHKP-C’nin iddiaları”nı öne çıkarıyor, onlara itibar ediyor!..

Hani, “ne ittifakı?” diyorlardı ya, bundan alâ “ittifak” mı olur?..

Malûm, geçen yıl 10 Haziran’da da “Çatı ittifakı” kurmuşlar ama nal toplamışlardı... Hiç kuşkunuz olmasın ki, 7 Haziran’da yine nal toplayacaklar, yine çuvallayacaklar!..

Çünkü, “Müslüman Kürt halkı”; HDP’nin yeni kankası Paralel’i de çok iyi biliyor, HDP’nin “homoseksüel ve lezbiyen”leri aday gösterdiğini de!..

Bunlara “oy” vermeyeceklerdir!..

LATİF ERDOĞAN’A SALDIRI!

Geçen haftanın, bir başka önemli olayı da, “Yazarımız Latif Erdoğan’a yumruklu-tekmeli saldırı” olayıydı!..

Ne ilginçtir ki;

Bu saldırıda da, Ekrem Dumanlı ismi yine öne çıktı ve “Latif Erdoğan’ı hedef göstermekle” itham edildi...

Çünkü Ekrem Dumanlı;

“Latif Erdoğan’a saldırıdan bir gün önce” Akın İpek’in Bugün TV’sine çıkmış ve şunları söylemişti:

“Latif Erdoğan bu sefer demir bir lady’ye çarptı. Meral Akşener, ülkücü camiada efsane bir isimdir. Benim tanıdığım ülkücüler, Meral Hanım’ın meselesini sittin sene takip eder.”

Bu sözlerden bir gün sonra, A Haber televizyonundaki programına giden Latif Erdoğan, asansör önünde beklerken, “fotoğraf çektirme” bahanesiyle yanına yaklaşan “2 kişi”nin saldırısına uğradı...

Peki, saldırıya uğradı diye, susacak mı Latif Hoca?..

“Akit’teki Cumartesi günkü yazısı”nda şöyle diyordu Latif Hoca;

“Hain emeller bitip tükeninceye dek, bu milletin ve bu dinin düşmanlarının hiçbir varlık iddiası kalmayıncaya kadar bu mukaddes mücadele devam edecek ve şahsım adına ben de bu mücadelenin bir neferi sıfatıyla milli irade denilen kahir ekseriyet arasındaki varlığımı devam ettireceğim.

Başından beri bir proje olduğu artık apaçık hale gelen bir örgüt liderinin, dediğiyle yaptıkları arasındaki zıtlıkları, önceki dedikleriyle sonraki dedikleri arasındaki tenakuzları, bu köşede ve çeşitli televizyon programlarında hiç tekrara düşmeden çok anlattım. Anlattıklarımla, onun idealize eder göründüğü davasıyla, dava adamlığıyla inandırıcı bir irtibatının bulunmadığını vurgulamaya çalıştım. Onu bulup bu ülkenin, bu ümmetin başına musallat edenlerin, teşhislerindeki isabeti gözler önüne sermeye gayret gösterdim.

Sözlü ve fiziki saldırganlıklarının altında yatan gerçek sebep de budur. Hakkımızda reva gördükleri diğer yorum ve iftiralarının hiçbir mesnedi bulunmadığını ve bulunamayacağını da yine en çok bilen söz konusu müfterilerin, saldırganların bizzat kendileridir.

Örgüt lideri, Risale-i Nur hizmetine dahil olduğu günden bugüne kadarki süreçte, kendi anlattıklarına istinaden söylediğimiz, asker- istihbarat ilişkisini, CIA- MOSSAD bağlantılarını reddeden bir beyanda bulunmadıkça; hakkında belgelenen masonluk iddiasını çok net ifadelerle yalanlamadıkça, Siyonizm’le olan ortaklık görüntülerini inandırıcı bir izaha kavuşturmadıkça, taşeronluğunu üstlendiği, milletimize, devletimize olan taarruzlarını sonlandırmadıkça elbette biz de hakkındaki bütün bildiklerimizi dillendirmeyi sürdüreceğiz.”

Yani, “susmayacak” Latif Hoca...

Susturamayacaklar!..

BU, BİR İSTİKLÂL SAVAŞI’DIR!

Akit de öyle;

Susmayacağız... Susturamayacaklar!..

“Paralel İhanet Çetesi”nin; “2000 hakimle karanlık planlar” yaptığını, “İslâmi Holdingleri nasıl yağmaladıklarını” ve “Aydın Doğan’ı hangi yöntemlerle avuçlarının içine aldıklarını” deşifre etmeye devam edeceğiz!..

Aslında, “panik”leri bundan!..

“İttifak”lara yönelmeleri bundan!..

“Savrulma”ları ve “sağa-sola saldırtmaları” da bundan!..

“7 Haziran”a az kaldı!.. Son ümitleri 7 Haziran!.. Bir “var olma, yok olma savaşı” veriyorlar... Dolayısıyla “yeni saldırılar” olabilir!..

Ama, unutmayın ki;

Türkiye de, bir “İstiklâl Mücadelesi” veriyor... Ya “Paralel’e teslim” olacağız, ya da “bünyemizi saran kanser hücreleri”nden kurtulacağız!..

Selâm ve saygılarımızla...

yeniakit