Fransa, 1939’da, Adolf Hitler’in kendisine doğu sınırlarından saldıracağını ve amma ‘Asla aşılamaz’ zannettikleri ‘Maginot (Majino) Hattı’nda bozguna uğrayacağını beklerken. Hitler ise Hollanda ve Belçika’ya, ‘Size tek bir mermi bile atmayacağım, sadece Fransa’ya geçeceğim’ sözü vermiş ve Nazi Almanyası’nın güçleri, hiç beklenmeyen bir yerden, kuzeyden, Hollanda ve Belçika üzerinden Fransa’ya geçivermiş ve amma, Belçika ve Hollanda da tek kurşun bile atılmadan işgal edilivermişti. Belçika ve Hollanda, Hitler’e verdikleri sözü hatırlatınca ise Hitler, ‘Ben her şeyden önce kendi halkıma verdiğim sözü bilirim’ demişti.
***
Yıllarca, Amerikan ve İsrail menşeli, ileri teknoloji ürünü savaş uçağı, füze, İHA, vs. alınıp kullanırken, bu ürünlerin, üretici devletlerin siyasetlerine aykırı şekilde kullanılamayacağını sonra anlamıştık.
Siz uçaklarınızı veya İHA, SİHA gibi insansız hava araçlarınızı sözgelimi Kandil Dağı’ndaki terör odaklarının üzerine gönderdiğiniz zaman, o teknoloji ürünlerinin yazılımlarını elinde bulunduran B. Amerika ve İsrail gibi rejimler, sizin hedeflerinizi, kendi siyasetlerine uygun olacak şekilde, karşı tarafa bildiriyorlar ve siz de sadece çıplak dağları bombardıman etmekle övünüyordunuz.
Şimdi en azından İHA, SİHA ve Drone’lerinizi kendiniz yapabiliyor, bu teknolojik güce erişmiş 5-6 ülkeden birisi durumuna gelip, kendi yazılımlarınızla netice alıyorsunuz.
***
Ve şimdi de Türkiye’nin 200 yıllık ‘Batılılaşma/Westernization’ anlayışına teslim olmuş dış siyasetini alt-üst edecek şekilde, Rusya’dan S-400 füzelerini alıyoruz. Bu gerekli de..
Amma, bu füzelerin yazılımları senin elinde değil!
Bugün dost ilişkiler içinde olduğun Rusya da yarınlarda, ‘Ben önce kendi menfaatlerimi ve kendi halkıma karşı sorumluluğumun gereğini düşünürüm’ diyerek bu güçlü savunma füzelerini kendi siyasetine aykırı bir durum olduğunda, elindeki elektronik yazılımlarla engellemeyecek midir?
Unutmayalım, Rusya savaş uçağının düşürülmesinden sonra ortaya çıkan gerilim sırasında, Putin, Türkiye’yi NATO’daki müttefiklerine, ‘Türkiye’nin bugünkü yöneticileri bu ülkeyi bir İslâm Devleti’ne dönüştürüyor, haberiniz olsun’ diye ikaz ediyordu.
Yarın da benzer durumlar olmayacak mıdır?
***
Yine hatırlayalım, İran-Irak Savaşı yıllarında B. Amerika, İran Körfezi’ndeki petro-dolar şeyhliklerinin kendilerinin savunulması yolundaki taleplerine cevap vermek adına, Körfez’e savaş gemilerini göndereceğini açıkladığında, İran, buna izin vermeyeceğini; Hürmüz Boğazı’ndan geçecek olan yabancı savaş gemilerini vuracağını açıklamış ve Amerika’nın 80 parça savaş gemisi buradan geçerken, Çin’den satın aldığı ve Hürmüz Boğazı’nın yamaçlarına gömdüğü ‘Silk Worm/İpek Böceği’ füzelerini ateşlemiş; ama, Çin’in, Amerikan tehditleri karşısında o füzelerin nasıl etkisiz hale getirileceğinin anahtarını da onlara vermesi üzerine, o füzeler hedefine varmadan ve karşıdan füze bile atılmadan, basit bir yöntemle havada patlatılmıştı, 1987’lerde..
***
Şu anda Türkiye dış siyasette son derece dikkatli, Amerika ve NATO dünyasıyla da, Rusya’yla da dikleşmeden; ama dik durarak ve her iki tarafla da diyalog kapılarını kapamadan ve bu iki zıt kutbun ikisine de teslim olmadan; ikisine de çok açık sözlü bir siyaset izleyerek, temkinli bir yolda ilerlemektedir.
***
Şu anda USA Başkanı Trump, Türkiye’nin Batı ve NATO dünyasından kopmak noktasına gelebileceği bir durumla karşılaşması halinde bunun sorumluluğunu taşıyamayacağının idraki içinde Türkiye’ye uygulanan ambargoların yanlışlığını ısrarla vurguluyor. Ve bunu söylerken de, ‘Beni, Türkiye’yi seviyorsun diye suçlamayın, ben kendi ülkemi ve menfaatlerini seviyorum’ diyor, açıkça..
***
Hele de emperyalist devletler elbette sadece kendi menfaatlerini düşünecekler ve başkalarını, gerektiği anda yarı yolda bırakacaklardır.
Bu nokta asla unutulmamalıdır.