Öyle bir oyun ki, çoğumuz tahmin edemedi. Diyorduk ki Türkiye artık eski Türkiye değil. Türkiye darbelerin ülkesi olmayacak artık. Türkiye haksız yere hükümete müdahaleleri geride bıraktı diyorduk. Olmaz artık diyorduk. Ergenekon parçalandı diyorduk. “Su uyur düşman uyumaz” biliyorduk ama, “artık 28 Şubatlar olmayacak” diyorduk. Çünkü Türkiye demokratikleşmişti, çünkü Türkiye şeffaflaşmıştı. Çünkü Türkiye Ergenekon’u bünyesinden atmıştı. Ama şimdi görüyoruz ki derin devlet yine faaliyette. Bu sefer başka bir maske ile. Hükümet hedefte. İç ve dış mihraklar, ki hiç tahmin edilmeyen iç ve dış mihraklar, küfür ehli ile ortak olmuş, hükümeti devirme çabasında. O, bu, şunun oğlu, bunun akrabası değil mesele. Mesele İran. Mesele İran Türkiye ilişkileri. Mesele Ortadoğu. Mesele Enerji. Mesele Doğal Gaz. Mesele Ilımlı İslam. Yazdım, söyledim, anlattım. 2002’de AK Parti iktidara geldiğinde karalamak isteyenlerin tezine itiraz ettim. Hayır, AK Parti ılımlı İslam projesi ile iktidara “getirilmedi.” Hayır, ılımlı İslam, AK Parti ile gelmeyecek bölgeye. Hayır AK Parti ABD’nin Ortadoğu haritasının yeniden şekillenmesine ortak olması için “seçilmedi” dedim defaatle. Ama dedim ve ekledim, Türkiye’deki ılımlı İslam projesi birilerine ihale edildi, ama bu AK Parti değil dedim. Benim olayları okuyuşum böyleydi. ABD’yi, oradaki bazı faaliyetleri gözlemleyen biri olarak böyleydi. Tabii takdir edersiniz ki ılımlı da olsa bir İslam projesinden söz ediyorsak, hıristiyanlardan bahsetmiyoruz herhalde…
Şimdiki İran düşmanlığı bundan. İran demek İsrail’in kara listesi demek. İran demek Amerika’da iktidar olamamak demek. Ülkemizde geçmişte devlet ile çalışmaktan gocunmayanlar, müslümana ihanet anlamına gelecek bile olsa, devleti tercih edenler, devlet-insan denkleminde, insanı, kendi insanını değil de devleti seçebilenler, şimdi de hükümete karşı darbecilerle işbirliğindeler. Çünkü İsrail’i memnun etme derdindeler. Çünkü İsrail, Türkiye İran ilişkilerinden rahatsız. Çünkü Türkiye, Amerika’nın İran’a karşı uyguladığı ambargoyu deliyor. Nasıl mı Halk Bankası ile. Devletin bankası ile. Çünkü AK Parti hükümeti Türkiye’nin çıkarlarını, yani milletinin çıkarlarını düşünüyor. Çünkü İsrail bundan çok rahatsız oluyor ve bölgede, hem içte hem dışta taşeronlarını devreye sokuyor. Aman Allah’ım ne de hevesliler varmış içimizde İsrail’e yaranmaya!
Tekrar edelim. Burada itirazım yolsuzluklarla mücadele değil. Hiç olabilir mi! Elbetteki değil. Zaten Hükümet bu konuda Hz. Ömer adaletinden taviz vermeyeceğini defalarca ifade etti. Sorun bürokrasinin darbe girişimi yani bürok-darbe! Kime karşı? Hükümete karşı. Sebep? Türkiye İran denklemi. Yoksa zannetmeyin ki bu iş bakan çocukları, şarkıcı akrabası vesaire ile alakalı. Bunlar fasa fiso! Aslolan İran ve Halk Bankası. Aslolan bir taşla iki kuş vurmak. Hem AK Parti’den “kurtulmak” hem de İsrail’e yaranmak. Allah ıslah etsin ne diyelim….
Bu iş, muhalefet kanallarında gördüğünüz, muhalefet gazetelerinden okuduğunuz gibi değil. İşin aslı lanse edilmek istendiği gibi değil. İş çok ciddi. İş, CIA, MOSSAD, Amerika, İsrail işi. Yoksa David Cohen’in işi ne burada. Saklamıyor, söylüyor zaten. İran ambargosunun işletildiğine emin olmak için buradaymış. Yoksa sözde yolsuzluk operasyonunun ilk gününde ABD’den gelen açıklama gelir miydi. “Yakından takip ediyoruz” diyordu Amerika. İş göründüğü gibi değil!
Bunun içindir ki bu “bürok-darbe” girişimine karşı her zamandan daha çok, şimdi, “hepimiz AK Partiliyiz” deme zamanı!
yeniakit