Herkes Daha Hassas Olmalı

Diyanet İşleri Başkanı Görmez, 'Tartışmaların içinde dini mübini İslam varsa, dindarlık varsa dinin bundan zarar görmemesi için herkesin daha hassas olması gerekiyor' dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, "Bütün tartışmalarda, özellikle tartışmaların içinde dini mübini İslam varsa, dindarlık varsa, din adına sözler, açıklamalar varsa dinin bundan zarar görmemesi için gençlerdeki din algısının, toplumdaki Müslümanlık algısının zarar görmemesi için herkesin daha hassas olması gerekiyor" dedi.

Görmez, makamında Bulgaristan Başmüftüsü Hacı Mustafa Aliş'i kabul etti.

Dost, komşu ve kardeş Bulgaristan'ın başmüftüsünü ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Görmez, Bulgaristan Başmüftülüğü ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasındaki ilişkilerin birçok ülkeye örnek nitelikte olduğunu belirtti.

Bulgaristan Başmüftülüğünün aynı zamanda Bulgaristan'ın iç huzurunun da teminatı olduğunu ifade eden Görmez, "Orada yaptığınız hizmetler sadece Müslümanlara yönelik bir hizmet değil aynı zamanda Bulgaristan'da farklı dinlere mensup olan bütün insanların da barışını sağlayan, farklı inançları, farklı toplulukları birleştiren çok kapsamlı bir bakış açınız olduğunu biliyor, takip ediyorum" diye konuştu.

İki ülke, iki diyanet arasındaki ilişkilerin sadece Bulgaristan'daki Müslümanlar için değil, Balkanlar'daki tüm Müslümanlar için önemli olduğunu vurgulayan Görmez, yeni bir sürece girildiğini söyledi. Görmez, artık AB üyesi olan Bulgaristan'da yeni süreçte yapılan çalışmaların son derece önemli olacağını da belirtti .

"Muradiye Camisi'nin saldırıya uğraması bizi son derece üzdü"

Son dönemde yaşanan bir üzüntüyü de paylaşan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, şöyle konuştu:

"Bu ay içinde Filibe'de Muradiye Camisi'nin doğrusu saldırıya uğramış olması bizi son derece üzdü. Çünkü biz biliyoruz ki sizin bütün çalışmalarınız barış eksenli, toplumun bütün kesimlerini birleştiren bir çalışma. Bulgaristan'da caminin varlığı 10-20 sene önceye dayanmıyor, Bulgaristan'da camilerin varlığı 4-5 asır öncesine dayanıyor. 4-5 asır camiyi, kiliseyi birlikte barış içinde yaşatmış bir toplulukta İslam mabedine yapılan bu saldırı doğrusu bizi son derece üzdü. Bugün sizlerle görüşmelerimizde, hiç beklemediğimiz bu olaylar neden meydana geldi doğrusu öğrenmek istiyorum. İnşallah geçici ve bireysel bir yanlışlıktır. Bir an önce bu tür yanlışlıkların ortadan kalkması en büyük temennimizdir. Çünkü mabede saldırı, o mabedin içinde ibadet eden, o mabedin kaynağına iman eden bütün topluluğun kutsal değerlerine karşı bir saldırıdır. Küçümsenecek bir olay değildir. İnşallah bir defaya mahsus yapılan bir yanlışlık olur asla Bulgaristan'daki iç barışı, huzuru zedelemez diye umut ediyorum."

Bulgaristan Başmüftüsü Aliş

Bulgaristan Başmüftüsü Hacı Mustafa Aliş ise Diyanet İşleri Başkanlığında bulunmaktan duyduğu memnuniyeti ifade etti.

Bulgaristan'daki hizmetlerinin Türkiye ve Diyanet İşleri Başkanlığının yardımıyla ayakta kaldığını belirten Aliş, "Türkiye'de din anlayışı neyse Bulgaristan Müslümanlarında da din anlayışının aynı olması dolayısıyla tüm dini meselelerimizi Türkiye diyanetiyle beraber yürütmeye çalışıyoruz" dedi.

Bu beraberliğin neticelerinin ortada olduğunu bildiren Aliş, şunları söyledi:

"Filibe'deki son olaylar bizi de çok rahatsız etti. Bununla birlikte birkaç aydan beri Türkiye'de cereyan eden bazı olaylar dışarıdan baktığımızda, izlediğimizde bizi de rahatsız ediyor. Gerek Balkanlarda gerekse tüm dünyada Müslümanlar bunu görünce rahatsız oluyor. Çünkü biz Müslüman olarak, Türk olarak Türkiyemizi güçlü görmek istiyoruz, güçlü kalmasını istiyoruz. Türkiye güçlü olunca biz hizmetlerimizi çok daha rahat sürdürebiliyoruz. İnanıyoruz ki bu süreçte bütün bu bizi rahatsız eden olaylar tarihte kalmış olur. Bu konuda bize de herhangi bir vazife düşüyorsa, biz de duamızla, ibadetimizle, başka bir görev de düşerse bunu yerine getirmeye hazırız."

"Bunu ilk günden hep yüksek sesle ifade etmeye çalıştık"

Başmüftü Aliş'in sözleri üzerine Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Türkiye'de son aylardaki tartışmaların, umudunu Türkiye'ye bağlayan mazlum toplumları sevindirmediğini ifade etti.

Son haftalarda Balkanlardan, Türk cumhuriyetlerinden hatta Afrika'nın çok uzaklarından diyanet işleri başkanlarının kendisini arayarak üzüntülerini ifade ettiği bilgisini paylaşan Görmez, şunları kaydetti:

"Türkiye'deki birliğin, beraberliğin, ahengin kendileri için de hayata tutunmak bakımından büyük bir umut olduğunu ifade ediyorlar. Bizim de şahsen en büyük üzüntümüz, tabii ki işin siyasi ve hukuki yönü bir tarafa dini yönü üzerinde durduğumuzda, bu tür tartışmalar İslam dünyasında bilhassa yapılan tartışmalar, benzer tartışmalar gençlerde din algısının yara almasına vesile oluyor, Müslümanlık algısı, dindarlık algısı yara alıyor. Bu son derece yanlış ve tehlikeli bir şey bence. Bütün tartışmalarda, özellikle tartışmaların içinde dini mübini İslam varsa, dindarlık varsa, din adına yapılan sözler, açıklamalar varsa dinin bundan zarar görmemesi için gençlerdeki din algısının, toplumdaki Müslümanlık algısının zarar görmemesi için herkesin daha hassas olması gerekiyor. Biz Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bunu ilk günden itibaren hep yüksek sesle ifade etmeye çalıştık."

Türkiye'de meydana gelen bir hadisenin sadece ülke içinde kalmadığını belirten Görmez, şöyle devam etti:

"Sizin de ifade ettiğiniz gibi, burada yapılan bir tartışma Bulgaristan'daki, Balkanlardaki, Türk cumhuriyetlerinde hatta Afrika'daki bütün Müslümanları etkiliyor. Pek çok Müslüman bundan olumsuz yönde etkileniyor. Türkiye'deki birliğin, beraberliğin, ahengin kendilerinin geleceği açısından da çok önemli olduğunu, bu sebeple büyük bir kaygıyla izlediklerini son haftalarda hemen hemen pek çok ülkenin diyanet işleri başkanı bizzat arayarak sizin bu düşüncelerinizi, endişelerini benimle paylaştılar. Ben de bu endişeleri hem yetkililerle hem de toplumla paylaşmaya çalışıyorum."

İslam Haberleri

Aliya İzzet Begoviç'in Vefat Yıldönümü
Hizbullah'ın Üst Düzey Komutanı Şehid İbrahim Muhammed Akil kimdir?
İmam Hüseyin’in Kızı Hz. Rugayye’nin baba özlemi ve şehadeti
Kerbela Kıyamının Sebep Ve Faktörleri
Kerbelâ'dan Sonra Ne Oldu?