Dün biraz dertlenmiş, içimi dökmüştüm. O dertlenme faslı bugün de devam ediyor..
Herkes merak ediyor, “Türkiye nereye gidiyor” diye.
Kimine göre iyi gidiyoruz, kimine göre kötü. Kimine göre idare eder..
Herkes filmin sonunu, maçın skorunu merak ediyor.. Oysa asıl bizi ilgilendiren, bu süreçte üzerimize düşeni yapıp yapmadığımızla ilgilidir.
İmtihan oluyoruz. Allah bizi mallarımız, canlarımız, sevdiklerimizle, kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecek.
Hep söylüyorum, aslolan başarı ya da yenilgi değil, bu süreçte bizim ne yaptığımız.. Ya da başarı ya da yenilgi nedir ki, madem bize hayır gibi gelende şer, şer gibi gelende hayır olabiliyor..
“Kaybedilen savaşların da kahramanları vardır”, “kazanılmış savaşların hainleri” olduğu gibi.
Herkes başarı ve kazanmaya o kadar odaklandı ki, Allah’ı mecbur edeceksiniz değil mi? Allah’ın elinden ekmeği, bilgiyi çalacaksınız! İyi, hadi gücünüz yetiyorsa, yapın!
Evet, “Allah cahil ve zalim bir topluluğa hidayet vermeyecek”. Çaldığı para, makam, neyse o, onun için kurtuluş vesilesi değil, “rezillik” vesilesi olacak..
“Deniz kenarında kumdan evcikler yapan çocuklar” gibiyiz. Denizin açıklarında rüzgarını yitirmiş ya da fırtınaya yakalanmış bir yelkenli gibi savrulup gidiyor, ya da bir yere çakılıp orada kalıveriyor..
Bana kalırsa her şey, layık olduğumuzdan daha iyi..
Çok sabırsızız, hamdetmeyi, şükretmeyi de pek bilmiyoruz..
Şu gerçeği unutmayalım, biz ahir zaman peygamberinin ümmetiyiz.. Zor bir zamanda yaşıyoruz.. Dünyanın hali malum. Bölgemizin de..
Şunu hep kendi kendimize soralım: İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak eder misin Allah’ım.
Yine yazacağım; biz kendimizi değiştirmeden, Allah bizi değiştirmeyecek. Allah cahil ve zalim bir topluluğa hidayet nasib etmeyecek.
Peki soralım: Siz kendinizi ne kadar değiştirdiniz.
Ve unutmayalım, Şeytan, ya da onun askerleri Allah’ın muttaki kullarına Allah’ın izni olmadan hiçbir zarar veremez. Allah gören, duyan, bilen, koruyandır.. O zaman ne gam!
“Allah (cc) servet ve iktidarı ülkeler ve halklar arasında evirip çevirecek..”
Ben kendi sorumluluklarımızla ilgili olarak nefsimizi hesaba çekmek zorunda olduğumuzu düşünüyorum.. İktidar, güç ve servet biraz başımızı döndürdü, rehavete kapıldık, sorumluluklarımızı ihmal etmeye başladık. İslam düşmanlarına karşı birlik olurken, iş iktidar, mal paylaşımına gelince birbirimize düşmeye başladık.
Şunu görelim, bizim para, makam ve kadın açlığımız var.. Şeytan da buradan saldırıyor..
Para ve makamı paylaşamayınca birliğimiz dağıldı.. Muhkemleri bırakıp müteşabihler üzerinden, kendi konumumuzu meşrulaştıran dini yorumlar ve onları iddia eden hocalar üzerinden dinimizi parçaladık.
Öyle bir hale geldi ki bu iş, Nurcular 13 çeşit oldu.. Sufi, Selefi, Şii ihtilafını bırakın, Bunların da her biri kendi içinde 40 parça oldu. Din büyüklerini İlah ve Rab edinmeye başladık. Kelami konular tekfir vesilesi olmaya başladı. Allah’ın emrine uymazsanız haram, Resulün sünnetine uymazsanız mekruh, benim gibi düşünmezsen dinden çıkarsınız demeye getiren hocalarla dolu her taraf.
Allah’ın dini, yeri, göğü, ölümü açıklarken, bizim yaşadığımız din, karı ile koca arasındaki, kardeşler arasındaki ihtilafı bile çözmüyor.. CHP bizi laikleştiremedi ama “iktidar nimeti” bizim kökümüze kibrit suyu salacak bu gidişle..
Eğitimde başarılı değiliz. Ahlaki durum da pek iyi değil.. Başörtülülerin hali de yürekler acısı hale gelmek üzere.. Müslümanca bir hayat için direnişin sembolü haline gelen başörtüsü giderek yeni yetmelerin başında sıradan bir aksesuvara dönüştü.
Yeni yetme zıpırlar biraz para kazanıp, bir de makam sahibi olunca geldikleri yeri, o iktidara nasıl ulaşıldığını unutuverdiler.. Bu aşağılık tipler bu davaya ötekilerden daha fazla zarar veriyor..
Çocuklarını kreşlere gönderen ailelerin haline bakıyorum da, ya da psikolojik destek almadan artık kendini yönetemeyen ailelere, üzülüyor insan.. NLP’ci oldu çoğu, ya da Transandantal Meditasyoncu, kimi, İsagoji mantığı ile İslam anlatıyor, kimi felsefeyi dinin üstüne koydu, kimi geleneği din zannediyor, kimi sofistike hayaller peşinde uçuyor, kilise metotları ile Müslüman gençlik yetiştirmeye çalışıyor kimimiz!
Nereye gidiyorsunuz ya hu!
Bırakın Türkiye’nin nereye gittiğini, siz nereye gidiyorsunuz. Türkiye durduğu yerde duruyor, asıl soru “bizim nereye gittiğimiz”..
Unutmayalım, “Cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşelidir”.. “Ağu’yu da altın tas içre sunarlar”. Sakın “Şeytan bizi Allah’la aldatmasın”..
Dini tartışma konusu olmaktan çıkartalım ne olur.. Mezhepleri, tarikatları da din edinmeyelim.. Din Allah’a (cc) aittir. Allah’ı, Resul’ü, kitabı tartışma konusu yapanlara kulak asmayalım.. Kur’an’a, zamana ve mekana şahidliğimizi yenileyelim..
Unutmayalım, “iman etmeden cennete giremeyeceğiz ve birbirimizi sevmeden de gerçekten iman etmiş sayılmayacağız.” Selâm ve dua ile.
yeniakit