İHL’lerin bu ülke tarihinde önemli bir yeri var.. TSE damgalı bir dinin misyonerlerini yetiştirmek için açtıkları okullarda Müslüman bir nesil yetişince düşman oldular, kapısına kilit vurmaya çalıştılar. Direniş, dayanışma ve bugünlere geldik. Fiziki şartlar daha iyi olsa da bu defa meydan bulduk at yok.
İHL ile İHALE karışınca olan oldu. İktidar ilişkileri bizi bu konuda hazırlıksız yakaladı. Zenginleşsek de, bu zenginlik kasa masa konusunda ağırlık kazandı. Bizim İHL’lilerin bir kısmı vakti zamanında, Mehdi, Masonluk, Anti Darvinizm derken Adnan Oktar’ın ağına düşmüştü, kimisi Kalkancı’dan yana oldu, şu tarikat, bu dergah, filan cemaat, FETÖ, DAEŞ, Hizbullah filan derken bugün bu gençler Deist ve Agnostik olmaya başladılar. Ahmet Ünlü’ye göre, bu gençlerin sayısı yüz binlere ulaştı ve milyona giderken, bunların %70’i “namazlı abdestli ailelerin çocuğu”..
Aziz Nesin de Kur’an kursuna gitmişti bir dönem, bugünün İHL’lileri Ünlü’ye göre Nişantaşı’nda mekan tutup, Beyoğlu’nda LGBT yürüyüşüne katılıyorlar. Akit haberi, Ünlü’ye atfen “Yakın zamanda çoluk çocuk gavur olacak” diye duyurmuştu. Soruyoruz: Fe eyne tezhebun! Bu gidiş nereye! Bunun sorumlusu kim, aile mi, okul mu, toplum mu, cemaat mi, iktidar mı, eğitim kadrosu mu, müfredat mı, media mı?
Bir eksiğimiz Metaverse idi, “Tanrıyı tedavülden kaldırmaktan, biyolojik insanın sonundan bahsedip, biyolojik cinsiyeti dışında insanı ‘Genomik’ bir ‘Gender’ olarak tanımlayanların” örgütledikleri, “Trans Humanizm” ile insanı tanrılaştırmaktan” söz ederken aynı zamanda onu “nesne”leştiren Şeytani aklın ürünü olan mekana da girerlerse görürüz “Şeytanın davetine icabet”in sonuçlarını.
Tabii ağuyu altın tas içre, bala karıştırıp sunacaklar. Şeytan Allah’la Kâbe ile de kandırmak isteyecektir. Kâbe’yi, Mescidi Nebevi’yi, Mescid-i Aksa’yı 3 boyutlu, interaktif bir şekilde, artırılmış gerçeklikle, sanal alemde inşa da edebilirler. Gerçek zamanda Kâbe’de bir sabah namazı. Mevlana’nın avatarı ile Mevlevi dergahında sema yapmak, Hacı Bayramı Veli, Hacı Bektaş-ı ’eli, Tapduk Emre, Yunus Emre buluşup halvet olmak, meşk etmek kim istemez ki tabii!?.
Sahi bizim müteahhitler ne zaman Metaverse de inşaata başlıyorlar!?
Hepsi tamam da, bizim İHL’li Eyüp Taş’ı kim kurtaracak! Gariban Üni. 2. sınıf öğrencisi delikanlı bir WhatsApp grubuna birisi telefonunu kaydetti diye DAEŞ’den hüküm giymiş. Adaletin bu mu dünya. Kokain çekenler kadar şanslı değil “bizim Eyyüb’lerimiz”. İlla da sabır taşını çatlatacaklar. Bizim Viranşehir savcısının adı da “Eyüp”tü.
GREVİO yöneticisini İmam-Hatip’e ya da MAARİF’e yöneticisi yaparsanız olan ve olacak olan daha birçok şeyden şikayet etme hakkınızı sınırlandırmış olmaz mısınız! Birileri İHL ile İHALE işlerini karıştırmış olmalı. Birtakım ihalecilerin adını, binasını yaptı diye eğer İlahiyat Fakültesinin alnına adını çakarsanız, işte böyle çakılırsınız sonra. “İşte ne güzel camiler, İmam-Hatip binaları yaptık” demekle bitmiyor iş. Sonuç ortada. Asıl sorun META değil. META peşinde koşanların METAVERSE’ye de sazan gibi atlayacaklarından kuşku yok.
O “proje İmam Hatipler” nasıl bir projeydi öyle! Herkes İmam Hatipli olunca sanat okullarının içi boşaldı. İmam Hatipleri memuriyet, burs konusunda sıçrama tahtası gibi gören “FETÖ akıllılar” doldurunca olan oldu. Bu “Yeşil Feministler”, Bu “Yeşil Kemalistler”, Bu “Yeşil Sermaye” hangi bağın bostanı sanıyorsunuz. İmam Hatiplerden futbolcu, atlet yetiştirirken ziraatçı ve esnafı unuttuk. O orta direğin esnafının çocuğu ne imam olabilecek ne esnaf, ne ziraatçı, o bir diploma alıp memur olmak istiyor. Ziraat Fakültesi, Veterinerlik fakültesini de bitirse, o tarlaya, ahıra girmek istemiyor, beyaz yakalı olmak istiyor.
Yazıyooor, yazıyooor, “4 bin 500 BİREY erkekken kadın ya da kadınken erkek olma operasyonu için Cerrahpaşa’ya müracaat etmiş, masraflarını da devlet karşılayacakmış”..
BİREY dedikleri Gender’in biyolojik bir cinsiyeti yok. O akışkan ve değişken bir cinsiyete sahip. 14 yaşından itibaren yönelim, deneyim ve tercihle kendi cinsiyetini kendi belirleyebiliyor, DİN, AHLAK ve GELENEK’ten bağımsız. Kendi nüfus cüzdanınıza bakın, “Alî Devletimiz” sizi de GENDER olarak TESCİL etti, GENOM kardeşim. Biz artık Biyolojik İnsan türünün son örnekleriyiz. Trans Humanizm sonrası SİBORG olacağız. Sonra büyüyecek, METAVERSE’nin GENESİS’i performansımızı beğenirse İMAM değil, TANRI olacağız TANRI!
Babalarınız HİLAFET hayali kuruyordu, siz TANRI OLMA HAYALİ kuracaksınız. Tanrılar tanrısı LUCİFER, Hz. Havva’ya vaad ettiği gibi, size de “Yeryüzünde bir cennet ve ebedi bir hayat” vaad ediyor. Sizin beyniniz ve DNA’nız kopyalanınca bedeninizin ağırlığından kurtulacaksınız. Ölülerinizi de klonlayıp, dilerseniz KİMERA’ya dönüştürecekler ya da AVATAR’a dönüştürecekler ve METAVERSE’de onlarla birlikte yaşayabileceksiniz. AVATAR’lar gaz çıkarmadıkları için, acıkmadıkları, doymadıkları için ve gerçek dünyada fiziki sonucu olmayacak. Üretim de, tüketim de sınırsız olacak. Ölüm olmayınca, merak ediyorsanız, ölüp tekrar dirilebileceksiniz.
Bakalım bu işin ihalesi kime kalacak. Görünen o ki, bizimkiler bu işe dünden hazır. Digital dönüşüm ofisi bunun için çalışıyor. Helal sorununuz olmasın, FETVA’sı dünden hazırlanmıştır. Kim bilir, belki de sentetik et sertifikası, et üretiminden önce hazırlanmıştır. Amaan neden bahsediyorum ben. Bakın ne güzel yollarımız, tünellerimiz, hava alanlarımız, İHA’larımız, SİHA’larımız var. Her mahalleden ezan sesleri yükseliyor. Ayasofyayı açtık, Taksim’e cami yaptık, daha ne istiyorsunuz!
Gerçekten her şey bunlardan ibaret mi? Sanırım bazı şeylerin bereketini kaçırdık. Ruhunu ıskaladık. Adaleti ıskaladık, aileyi, ahlakı ıskaladık mesela. Onun için METAryalizm diye bir şeyden söz ediyorum ya! Alınıp-satılan şeylerdeki bereketsizliğin kaynağı olan rüşvet, torpil, suiistimaller bir yana, birçok yanlış, ihlas ve samimiyet eksikliğin, İlahi rızadan söz ediyorum. Biliyorum bunlar para etmiyor. Çünkü bunlar META değil. METAVERSE’de de karşılığı olmayacak. Orada bunların sanal karşılığı, artırılmış bir gerçeklikle sunulacak size.
Bu mektep konusuna bir ara tekrar döneceğim. İmam Hatiplerin durumu böyleyse varın ötesini siz hesap edin. Bu gibi durumla tarihte çok sık yaşandı. İnsanların çoğu iman etmedi, sabırsız, şükretmiyor. Bu genelde böyle. Hz. Nuh 950 yıllık ömrü hayatında gemisine binecek ancak 40 kişi bulabildi. Bugünler de geçecek. Umutsuzluk yok.
Evet, bu anlatılan tarih, bizim tarihimiz değil, bu vaad edilen gelecek bizim hayat ettiğimiz ümit ettiğimiz dünya değil, bu ritüel, seremoni, ikonalara indirgenmiş, mabed ve vijdanlara hapsedilmiş sentetik din Allah’ın dini değil. Bir elimize ayı, ötekine güneşi verseniz, ne değişir ki, bunlardan vazgeçeceksek, “alamet-i farika”larımızı terk edeceksek. “Men teşebbehe!” uyarısına dikkat.
Şuna bir karar verelim, “Adil şahidler” olacak mıyız olmayacak mıyız? İşi ehline verecek miyiz, vermeyecek miyiz. Ölçüyü tartıyı düzgün tutacak mıyız tutmayacak mıyız! Bir kişinin, ucu kul hakkına dokunan 99 günahı, bir iyiliği olsa o iyilikten vazgeçmeyeceğiz. Ya da 99 iyiliği bir kötülüğü olsa o bir kötülüğü görmezden gelmeyeceğiz. İyi başlayıp kötü bitirenlerden olmayacağız, Allah encamımızı ve ahirimizi hayreyleye. Kötü başlayıp, iyi bir yere gelenlerden vazgeçmeyeceğiz.
Sonuçta karar sizin. Her topluluk layık olduğu gibi idare olunacak. Ve biz kendi hakkımızda hükmü değiştirmeden Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecek. Kurtarıcı yok. Haşa babanız peygamber olsa gelse sizi kurtaramaz. Kurtuluş Allah’ın rızasında. Allah’ın ipine tutunanlar, O’nun hizbinden olanlar, Adaletten ayrılmayanlar işte onlar mahzun olmayacaklar.
Selâm ve dua ile.