Nerde, şimdiki gibi “cep” telefonları?.. O zamanlar, bırakın “dokunmatik”telefonları, “tuşlu telefonlar” bile yoktu... “Çevirmeli telefonlar” vardı ve her aradığınız ile konuşmanız da mümkün değildi!..
Eğer “acil” bir görüşmeniz varsa, bunu “santral”e bildirir ve “öncelik”alırdınız... Tabiî, “bedava”ya değil, “normal ücretin 2-3 katı”nı ödeyerek!..
Yoksa, PTT’ye gidip de, arayacağınız numarayı verdiğinizde, “sıra”ya girerdiniz!.. Artık, sıra ne zaman gelirse!..
Çok iyi hatırlıyorum;
Rahmetli babam, bir gün benimle görüşmek için “sabah erkenden” PTT’ye gitmiş ve numaramı verip, “sıra”ya girmiş!..
Bekle Allah bekle!..
Oturmaktan, çömelmekten, ayakta beklemekten ve gezinmekten ayaklarına kara sular inmiş!..
“Tamam, sıranız geldi, görüşün” dediklerinde, “ikindi vakti”ymiş!..
Düşünebiliyor musunuz;
“Saat 09.00’da” yazdırılan telefon, ancak “saat 16.00’da” bağlanıyor!..
Onu da, görüşebilsek!
Bir “Ankara” giriyor araya, bir “Erzurum”... Bazen Yozgat’ın konuşmalarını dinliyoruz, bazen Sivas’ın!..
Güya, “babam”la görüşüyoruz!..
Araya giren adamlar, karşıdakine; “Bir kamyon soğan gönderdim, aldın mı?” diye soruyor!.. Bir başkası; “Seni çok özledim karıcığım!” deyip, kompliman yapıyor!..
Hey Allah’ım, sen sabır ver!..
HEYY MİT, ÇIK ARADAN!
İşte, “araya girenler”in çok olduğu o yıllarda; bazen “sessizlik” olur, bazen de “soluk alıp-verme”ler ve “katır-kutur” sesleri gelirdi kulağımıza!..
“12 Eylül yılları”ydı ya; elbette“evham”a kapılır ve zaman zaman,“Heyy MİT, çık aradan!” derdik!..
Tabiî, bizimkisi sadece “evham”değildi!.. Gerçekten de, “MİT’in adamları” olan“sayın dinleyicilerimiz”girerdi araya ve bizi dinleyip, konuşmalarımızı kaydederlerdi!..
Ki, Hasan Celal Güzel’in, sayın dinleyicilerden birine nasıl “küfür”ettiği, o sayın dinleyicinin de, ertesi gün Hasan Celal Güzel’e gidip; “Abi, bana niye küfrediyorsun?.. Ben, bir emir kuluyum!.. Dinle diyorlar, dinliyorum!”dediği, kayıtlara geçmiştir!..
PARALEL YAPI SOLLADI!
Aradan geçen “30 yıl”dan sonra, bugün MİT, hâlâ dinlemiyor mu?..
Elbette dinliyordur.
“Örgüt”leri dinliyor, “uyuşturucu tacirleri”ni dinliyor, “mafya liderleri”ni dinliyor, “silâh kaçakçıları”nı dinliyor, “casus”ları dinliyor!..
Elbette dinleyecek!..
Çünkü dinlemek, onun görevi!..
Kaldı ki, MİT’in dinlemeleri; “Paralel Yapı’nın dinlemeleri”nin yanında solda sıfır kalır!..
Adamlar herkesi dinlemiş,
Herkesi fişlemiş!..
“Dinlemek” ne kelime, “böcek”ler ve “kamera”lar koyup, “görüntü” bile almışlar, daha sonra da “montaj”larla, “dublaj”larla bunları “şantaj”unsuru olarak kullanmışlar!..
Kimi insanları “hiza”ya sokmuşlar, kimilerini de “kaset tehdidi” ile kucaklarına oturtmuşlar!..
Adamlar “gık”larını çıkaramıyor!..
Şöyle bir kımıldamaya kalksalar, hemen “kaset”leri hatırlatılıyor!..
MİT’E NE GEREK VAR?
İşte böyle bir ahvalde, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu çıkıyor ortaya ve diyor ki; “CHP’yi MİT karıştırıyor!.. MİT’in bir kanadı, CHP ile uğraşıyor!.. MİT, adı gibi milli olmalıdır!”
Emredersiniz haşmetmeab!..
MİT, adı gibi “millî” olmalıdır da, başında bulunduğun CHP, adında “iki defa halk olmasına” rağmen, “halkın partisi” olabilmiş midir?..
Eski Amerikan Başkanı George W. Bush, adı gibi “duble Bush’luk” yani“Bush oğlu Bush’luk” yapmıştır ama, CHP “duble halkçılık” yapabilmiş midir?..
Bırakın “halkçılık” yapmasını, “MİT’in, CHP’yi karıştırması”na hiç gerek var mı?.. İşte CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen söyledi: “Biz zaten yeterince karışığız!.. MİT’e ne lüzum var?”
CHP’den ayrılıp, Anadolu Partisi’ni kuran Emine Ülker Tarhan’ın dedikleri de yabana atılmaz!..
O da dedi ki;
“CHP yönetimi içinde, 2015 seçimlerinde partisinin iktidar olacağına inanan bir tek kişi bile gösteremezsiniz!”
Çok büyük lâf!..
Acaba, Kılıçdaroğlu da mı inanmıyor, partisinin iktidar olacağına?..
BALKON YOK, ÇÜNKÜ!
Bırakın Kılıçdaroğlu’nu... Buna Deniz Baykal da inanmamış olacak ki, inşa ettirdiği “Genel Merkez” binasına “balkon” bile yaptırmamış!.. “İktidar”olmayı hedefleyen bir lider, iktidar olduğunda “Balkon konuşması”yapmayı düşünmez mi?.. “Balkon konuşması” yapacağına, Deniz Baykal’ın bile aklı yatmamış ki, genel merkez binasına “balkon” yaptırmamış!..
Baykal’la iktidar olamayan bir CHP, hiç Kemal Kılıçdaroğlu ile iktidara gelebilir mi?..
Öyle sanıyorum ki;
Emine Ülker Tarhan’ın sözünü ettiği “CHP yönetimi” cümlesinin içineKılıçdaroğlu da giriyor!..
“CHP’nin iktidar olabileceğine Kılıçdaroğlu’nun kendisi de inanmıyor!”
İnanmıyor ki; hiçbir zaman “iddialı”konuşmadı, hiçbir zaman “hodri meydan”diyemedi...
Oysa, Tayyip Erdoğan, 30 Mart seçimlerinden önce, “AK Parti Genel Başkanı”olarak, sık sık“hodri meydan”dedi, sık sık“çağrı”da bulundu Kılıçdaroğlu’na;
“Eğer benim partim birinci gelmezse, söz veriyorum ki, 30 Mart gecesi istifa edeceğim!.. Ya sen Kılıçdaroğlu, ya sen Bahçeli; partiniz birinci gelmezse, siz de istifa edecek misiniz?”
İstifa etmediler!..
Edemezler de!..
Çünkü onlar; “Küçük olsun, benim olsun” diye düşünüyorlar ve“Türkiye’de iktidar” olmayı değil, “parti içinde iktidarda kalmayı”hedefliyorlar!..
PARALEL YAPI’NIN EMRİNDE!..
Eğer izleme imkânı bulduysanız, Pazartesi akşamı, A Haber’de, Sevilay Yükselir’in programına konuk olan Ankara Büyükşehir Belediye BaşkanıMelih Gökçek’in, “Kılıçdaroğlu ile ilgili sözleri”ni duymuşsunuzdur...
Gökçek, programda dedi ki;
“Sayın Kılıçdaroğlu; şu anda kesinlikle ve kesinlikle Paralel Yapı’nın emrinde ve izindedir!.. Hem de öylesine bir kıskaç altına alınmıştır ki, herkesin özel bilgileri var... O özel bilgilere ulaşıldığı zaman, o insanlar kıpırdayamaz hale gelir.
Öylesine kıstırılmıştır ki;
Kıpırdaması mümkün değildir... Paralel Yapı bir şey isteyecek ve Kılıçdaroğlu diyecek ki, hayır ben bunu yapmıyorum!.. Bu mümkün değil... Sıfır ihtimal.
Bakın, MİT hikâyesinin çıkmasının altında yatan neden, tamamen stratejik bir olaydır ve Paralel Yapı’nın MİT ile olan mücadelesi nedeniyle yanına yandaş alıp Kılıçdaroğlu’nu kullanarak MİT’e yüklenme işidir... Başka herhangi bir iş değildir.
İşin altında yatan budur ve şu anda Kılıçdaroğlu inanılmaz bir beceriksizlik içerisinde ve parti dağılma noktasındadır!.. Parti dağılma noktasında olduğu için, Paralel Yapı, suç yükleme işini gayet iyi bildiği için, karşısına hedef olarak MİT’i almış ve MİT’i suçlamaya başlamıştır.
Yani, CHP’nin MİT ile ne ilgisi var?
Muharrem İnce’yi MİT mi çıkardı?”
BUNLARI MİT Mİ YAPTI?
Doğru ya;
l Kılıçdaroğlu’nun karşısına Muharrem İnce’yi MİT mi çıkardı?..
l Ya da; Emine Ülker Tarhan’ı CHP’den istifa ettirip, parti kurduran MİTmidir?..
l 30 Mart seçimleri öncesinde, sürekli “yolsuzluk(!) tapeleri”ni dinleten sen değil miydin?.. O “tape”lerle “Belediye seçimleri”ne hazırlanmanı isteyen MİT miydi, yoksa “PİÇ”ler, yani Paralel İhanet Çetesi miydi?!?..
l Hele söyleyin Kemal Bey; “Doğu Perinçek’in ricası, Demirel’in de tavassutu” ile CHP’ye kimi aldın ve kimi “milletvekili” yaptın?..
l Söyle hele; Mansur Yavaş’ı Ankara Belediye Başkanlığı’na, Ekmeleddin İhsanoğlu’nu da “Cumhurbaşkanlığı”na aday gösteren, dahası “Ekmek için Ekmeleddin” gibi saçma bir sloganı size MİT mi dayattı, “Çatı”nın “metal yorgunluğu”nu yaşayan “dinozor kolonları” mı?..
Devam edelim sormaya:
l Önce, Ertuğrul Günay’la birlikte “Solcu-İslâmcı karışımı” bir parti kurmaya çalışan, bu olmayınca “dere üstündeki yaprak” gibi, her yere savrulan, en sonunda Saadet Partisi’nden Rize Belediye Başkanı olan ama seçilemeyince “CHP’ye transfer” edilen Mehmet Bekaroğlu’nu “parti yönetimi”ne sokan MİT midir?..
Son soru:
l Girdiğin bütün seçimleri kaybetmene rağmen, seni hâlâ “CHP’nin başında” tutan, MİT midir, yoksa “Paralel Yapı” mı?..
Öyle bir “paranoya” içindesin ki; neredeyse, geçenlerde ölen“kayınvaliden”in ölümünü bile MİT’ten bileceksin!..
Hani derler ya;
“Başıma taş düşse, senden bilirim!”
Bay Kılıçdaroğlu da öyle!..
“Kafasına saksı düşse, ya da ayağı tökezlese MİT’ten bilecek!”
Ama, o da haklı!.. Paralel Yapı’nın, 7 Şubat 2012’den beri MİT’le daha doğrusu Hakan Fidan’la bir hesabı var!.. Kendileri o hesabı göremedi, şimdi Kılıçdaroğlu üzerinden “rövanş” almaya çalışıyorlar!..
Kılıçdaroğlu da; Gökçek’in deyimiyle, Paralel Yapı tarafından öyle bir“kıstırılmış” ki, yerinden kımıldayamıyor!..
Paralel’in her emrine amade!..
“Konuş” diyorlar, konuşuyor!..
“Saldır” diyorlar, saldırıyor!..
Merak ediyorum; bir “açığı” mı, yoksa “kasedi” mi var?.
DİNLENEN ADAM, DİNLENMEZ!
Her neyse... Biz, tekrar “yazının başı”na dönelim... 30 yıl önce “telefonlara girip dinleme yapan MİT”, bugün hâlâ “dinliyor” mu bilmem... Ama, Kılıçdaroğlu gibilerin; “CHP’yi MİT’in karıştırdığını” iddia ederken, aslında“mazoşist bir haz” aldıklarını da söylemeden geçmek olmaz!.. Öyle ya; böyle konuşmakla “beceriksizliklerine kılıf” da bulmuş oluyorlar!.. Ve ayrıca; “önemli adam” muamelesi görüyorlar!..
Aslında, 30 yıl önce bizlerin dediği gibi, “MİT, MİT çık aradan” demeleri gerekir ama, demiyorlar!..
Niye?.. Çünkü zevk alıyorlar!..
Ve ayrıca, MİT’in CHP’yi “dinlemesine” de gerek yok!.. “Muhalefette kalabilmek” için o kadar çaba sarf ediyorlar, o kadar “yoruluyorlar” ki, şimdi “dinleniyorlar!”
“Dinlenen” adam da, dinlenmez ki!..
****************************************************************************
Bütün bunlar MİT’in işi mi, yoksa Encümen-i Daniş’in işi mi?..
“CHP’yi karıştıran”(!) MİT; pekala, Emine Ülker Tarhan’ın da kafasını karıştırıp, ona “Anadolu Partisi”ni kurdurmuş olabilir!..
Sadece o mu?.. İdris Bal’a Demokratik Gelişim Partisi’ni, İdris Naim Şahin’e de Millet ve Adalet Partisi’ni, yani MİLAD’ı kurdurmuş ve “Paralelci’lerin oy potansiyeli”ni görmek istemiş olabilir!..
Hatta ve hatta, “iki İdris”leri birbirine düşürüp; “En hakiki Cemaat partisi benim!.. Diğer İdris, AK Parti’nin adamıdır!” dedirterek, “en sağlam tuzluk hangisidir” diye merak etmiş olabilir!..
MİT bu, sızar mı sızar!..
Meselâ, Ahmet Kaya’nın beynindeki en ücra hücrelere sızıp, ona da “Millî Mücadele Partisi”ni kurdurmuş olabilir!..
Bu arada, “parti pazarı”nı açan MİT’in yeni partileri de yolda olmalı!..
Mesela, Abdurrahman Dilipak’ın dün yazdığı gibi; “Millî Merkez Hareketi”de, her an “kuruluş dilekçesi”ni verip, “parti” haline gelebilir!..
Bütün bunlar “MİT”in işi midir, yoksa “PİT”in yani Paralel İhanet Çetesi’nin işi midir?..
Ya da;
Encümen-i Daniş’in işleri mi?..
yeniakit