Referandum öncesi günlerde Ana Muhalefet lideri, ‘Bu darbe evet, kontrollü bir darbedir!’ iddiasına sarılarak, konuyu Erdoğan’ın bir oyunu gibi göstermeye kalkışmıştı; herhalde, kendi eski Şef’lerinin bazı ‘devrim’lerini gerçekleştirmek için Menemen Hadisesi, Serbest Fırka Denemesi gibi oyunlar kurduğunu hatırlayarak..
İlginçtir, Ana Muhalefet Lideri, özellikle emperyalist Batı medyasının da pek tutunduğu o iddiayı referandum sonrasında unuttu.
O zaman, onun bu iddiası üzerine, bu sütunda, ‘Evet bu darbe uzaktan kontrollü bir darbedir..’ diye yazılmıştı. Çünkü NATO’ya üye bir ülkenin ordusunun, ister emir-komuta zenciri içinde, isterse onun içinden bir cunta kliğinin, bir askerî darbeye NATO’dan habersiz kalkışmaları mümkün değildi ve geçmişte yaşadığımız bütün askerî darbeler ve yarım kalmış teşebbüsler de USA emperyalizminin bilgisi dâhilinde tezgâhlanıyordu. Ve Washington’daki şefler, hep, ‘Bizim çocuklar (Our Boys)başardılar!.’ diye birbirlerini kutluyorlardı. Çünkü oyunu onlar kuruyorlardı. Evet, geçmişte yaşadığımız bütün o darbeler de son 15 Temmuz Darbe Teşebbüsü gibi NATO merkezlidir ve NATO demek de, Amerikan emperyalizmi demektir.
***
2. Dünya Savaşı’ndan sonra, Sovyet Rusya’nın, İstanbul ve Çanakkale Boğazları üzerinde hak iddia etmeye kalkışması üzerine, Türkiye henüz NATO kurulmamışken, kendisini İsmet İnönü’nün kararıyla Amerika’nın kucağına atmak zorunda kalmıştı. Daha sonra, NATO kurulunca da, Türkiye, Kore Savaşı’na katılıp, hele bir de muhasara altına düşen 9. Amerikan Ordusu’nu, Kunuri’de yüzlerce askerini fedâ ederek yok olmaktan kurtarıp, yani ağır bir bedel ödedikten sonra, NATO’ya lûtfen alınmıştı.
Ve unutmayalım ki, NATO Başkomutanlığı sürekli olarak sadece Amerikan generalleri elindedir. NATO’nun merkezî karargâhının Brüksel’de olması yanıltmamalıdır. Ve onun bilgisi ve izni olmaksızın, NATO üyesi bir ülkede bir askerî darbe mümkün değildir.
27 Mayıs 1960 Darbesi’nin de Amerika’nın bilgisi dâhilinde olduğunun resmî belgeleri daha birkaç ay önce yayınlandı. Adnan Menderes’in asılmasına ses çıkarmamaları da o bilgi ve ilginin neticesidir.
***
15 Temmuz Darbe Hıyaneti’ne kalkışanlar da Amerika’dan gerekli izni almışlardı. Nitekim yargılamalar sırasına sanık darbecilerce verilen ifadelerde, kendi aralarında ‘Büyük Birader (Big Brother)’in de okeyinin alındığı’ gibi konuşmalar geçtiği anlaşılıyor.
Ama, şimdi kocaman kocaman generaller utanmadan yalan söylüyorlar, hiç birisinin haberi yok.. Bunların bu kadar iradesiz kukla olmaları NATO ölçüleri açısından da kabul edilebilir değil… Çünkü B. Amerika’ya ‘NATO’nun Şefi’ dediysek, o kadar da aptal değiller, en iyi hizmet edecek olanı belirlemek için, kuklaları arasında yarışlar yaptırıp, kullanılmaya en müsait olanı belirliyor.
***
Son yargılamalar sırasında sanık generaller ve diğer yüksek rütbeli veya etkili askerler, hepsi de aynı marangoz tornasından çıkan odunlar gibi, aynı şeyi söylüyorlar: ‘Bilmiyorum- Duymadım- Görmedim..’
Hani, karpuz tarlasına girip çuvalına karpuzları dolduran hırsız hikayesi var ya, öyle bir durum.. Bostan sahibi yakalıyor hırsızı.. O da, oraya bir fırtına sonunda savrulduğunu söylüyor.
Bostan sahibi, çuvala doldurulmuş karpuzları gösteriyor: ‘Pekiyi, bunlar ne?’
Hırsız gayet pişkin: ‘Ben de, bunları kim doldurdu diye düşünüyordum..’
Bizim darbeciler de aynı durumdalar…
Bütün o görkemli generaller şimdi herkesi ahmak yerine koymak istercesine, ‘Bu darbeyi kimin yaptığını bilmediklerini’ söylüyorlar.
Öte taraftan, USA’nın kucağında, kendisini emniyete almış olan Pensilvania Şeyhi de zâten umut dağıtıp duruyor, ‘Sıkın dişinizi, az kaldı..’ diyor. Bazı âyetleri veya hadis rivayetlerini kendi menhus emellerine yine âlet ederek..
Hani, birkaç yıl önce Bülend Arınç, ‘İyi ki bu generallerle savaşa girmemişiz..’ demişti ya, aynen öyle..
***
Generallerinin yüzde 65 kadarının darbe teşebbüsünde yer aldığı anlaşılan bir ordu ile, sahi ne yapılabilirdi?
stargazete