Lübnan'daki Rasulul Azam Enstitüsü'nün başarılı öğrenciler için düzenlediği ödül törenine katılan Hizbullah Genel Sekreter Yardımcısı Şeyh Naim Kasım, "İsrail'in bugün neler yaptığına bizlerin ve dünyanın dikkat kesilmesi gerekmektedir. İsrail'in her yeni günde yeni bir suç içerisinde. Gün geçmiyor ki gazeteler, İsrail'in işlediği bir suçtan bahsetmesin" dedi.
Şeyh Kasım, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bazen İsrail, tatbikat yapıyor ve tatbikatın Lübnan, Suriye, İran ve Filistin'e karşı tatbikat yaptığını söylüyor. Bazen de bazılarının kendisine karşı silahlanmasından söz etmektedir. Ve İsrail'in hoşuna gitmeyecek adımlar atmamaları için Filistinlilere baskı uygulamaktadır. Onları yiyecek ve usyla tehdit etmektedir. Dördüncü olarak Gazze'yi tehdit etmekte ve ambargo uygulamakta.Filistinlilerin hayatta kalabilmesi için fırsatlar sunduğunu iddia etmektedir. Fakat aslında İsrail, Filistinlilerin ellerindeki her şeyi alabilmek için siyasi baskı uygulamaktadır. İsrail'in tüm eylemleri ve açıklamaları, Gazzelileri ölüm ve katliamla tehdit etmektedir.Filistinlilerin görüşleri üzerinde bası oluşturarak tehdit etmektedir.
bugün İsrail, İran'ın dünya barışını tehdit ettiğini ileri sürerken İran'ın dünya barışı için çalıştığını görmekteyiz. Çünkü bölgemizi, Ortadoğu'yu harabeye çeviren İsrail'dir. Son 60 senedir başımıza ne geldiyse İsrail'in yüzünden gelmiştir. İsrail, silahlanmaya milyon dolarlar yatırmaktadır. Örnek verecek olursak Amerika, senelik olarak 1.400 milyon dolar silah yardımı yapmaktadır. İsrail, bugün karşı karşıya bulunduğumuz varlığımızı tehdit eden en büyük tehlikedir. Her yolu deneyen bizler son olarak, haklarımızı geri almak ve savunmak için tek yolun direniş olduğunu söyleyebiliriz. Ne Birleşmiş Milletler ne GM ne büyük devletler ne Avrupa ne de Amerika'ya umut bağlıyoruz. Gerçeği örte ballandırılmış sözlere kanmayız.
Bugün izzet adına Lübnan'da ne görüyorsak bugün maneviyat adına Lübnan'da ne görüyorsak ve geleceğe dair ne ümitler besliyorsak hepsini de İsrail'e karşı mücadele veren ve zafer kazanan direnişe borçluyuz. Direniş bütün bunları ne doğudan ne de batıdan birisine medet umarak yaptı. Direnişin silahı, tek başına çözümdür, tak başına yanıttır ve kazanımdır. İsrail adına çalışan teslimiyetçiler ve hainler ne kadar uğraşsalar ne kadar çabalasalar da biz artık eski günlere dönmeyeceğiz.
bugün dünya, direnişten korktuğunu açıklıyor. Peki ama neden bu korku? Çünkü bugün direnişin, bugün bütün denklemleri alt üst etmeye gücü yetmektedir. Direniş, denklemleri burada değiştirdi. Direniş, Ortadoğu Projesi'ni burada düşürdü. Bugün İsrail, Filistinlilere şartlarını dayatamıyor. İsrail bugün sınırlarını çizemiyor. İnşaallah yakında Filistin sınırlarının çizildiğine ve bu sınırlarda İsrail ve İsraillilerin olmadığına şahit olacağız.
Net olarak söyleyebilirim ki direnişsiz Lübnan, İsrail siyasetinin sahnesi haline gelir. Bundan ötürü bize düşen direniş, ordu ve halktan oluşan Lübnan'ın gücünden istifade etmemizdir.
Bugün Lübnan'da kurulan ulusal birlik hükümetinin de ilk görevi,İsrail'in devam ede gelen tehditlerine karşıLübnan'ı güçlü hale getirmek ve halkın toplumsal-ekonomik sorunlarının çözümü için kalkınma projesini hayata geçirmektir"