Kobani olaylarında neler yaşandı? Bir de diğer taraftan, Diyarbakır Valisi’nin “Bu HÜDA-PAR-PKK çatışması” dediği unsurların ilkinin gözünden bakalım dedik. HÜDA-PAR Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Sait Şahin’le konuştuk. Türkiye 90’lardaki Hizbullah-PKK çatışmasına döner mi, ona sorduk...
* Diyarbakır Valisi Kobani eylemleri için “PKK-HÜDA-PAR çatışması” dedi.
O açıklama çok sıkıntılı. Ya gaflet ya da art niyet. Bir kere ortaya koyduğu isimler muadil değil. Bir taraftaPKK adlı terör örgütü, diğer tarafta legal bir siyasi parti. HÜDA-PAR’ı (Hür Dava Partisi) illegal bir yapı ve çatışma alanı içerisinde göstermek amacıyla bu tür şeyler yapılıyor. Asıl sıkıntılı olansa bunun bir çatışma olarak gösterilmesi. Tamamen kendi işyerlerinde, evlerinde veya sokakta etrafı çevrilerek darp edilen, katledilen insanların saldıran insanlarla aynı kefeye konulması art niyettir.
* Öldürülenler HÜDA-PAR taraftarları mı?
PKK tarafından katledilen, kimliğini tespit ettiğimiz 5 parti üyemiz/ gönüllümüz var. Biri 17 yaşında. Bunun dışında HÜDA-PAR’la alakası olmayıp sakalından, eşinin tesettüründen dolayı katledilen insanlar var. Kızıltepe’de biri Suudi inşaat mühendisi diğeri Suriyeli inşaat işçisi 2 kişi öldürüldü. Diyarbakır’da 55 yaşındaki işportacı hanımı tesettürlü diye öldürüldü. HÜDA-PAR’lı olmayıp İslami kimliği veya görüntüsünden dolayı katledilenler de var.
*Ölen PKK’lılar da var. Onları kim öldürdü?
Toplamda 10’a yakın kişi İslami kimliğinden, dindarlığından dolayı PKK’lılar tarafından öldürüldü. Diğerlerini biz tespit edemedik. Fakat bazı yerlerde, saldırıya uğrayanların kendilerini koruma amaçlı verdikleri karşılık sonucu ölen saldırganlar olduğunu duyuyoruz.
*HÜDA-PAR’lılar böyle mi karşılık verdi?
Açıklama yaptık. Kesinlikle saldıran taraf olmayacağız, fakat saldırıldığı zaman da koyun gibi dizilip öldürülmeyi beklemeyeceğiz. www.tevhidhaber.com
*Sizde silah var mı? Yani HÜDA-PAR’lılarda?
Teşkilatlarımızda silah yok. Biz taraftarlarımıza “Kendinizi şu silahlarla koruyun” demedik. “Saldırıyı bertaraf edecek şekilde koruma tedbirini alın” dedik. Artık bunun altını kim nasıl anlar, doldurursa. Ona karışmıyoruz.
*Basında sopalı adam fotoğrafları çıkıyor. Onlar da sizin taraftarlarınız mı?
Saldırıya uğradıkları yerde kendi mekânlarının köşe başlarını tutmuşlarsa bu gayet normaldir. Siz binlerce kişi saldırdığında içeriye kapanıp molotofla yanarak veya boğularak katledilmeyi herhalde beklemezsiniz.
*DBP çevreleri ‘provokasyon da var’ diyor. Siz?
Provokasyon da var ama geçmişten beri bu tür şeylere BDP-HDP çevresi başvuruyor. Olayları kızıştırıp bir tarafları adres gösteriyor, kalabalıkları yönlendirip saldırtıyor. Basına yansıyınca provokasyon diyor. Saldıran belli, mağdur belli. Failde aramak lazım provokasyonu.
*Demirtaş “Halkımız duyarlı davrandı, şiddet yaşanmadı. Batman’da karanlık kişiler göstericilere ateş etti, ipler koptu” dedi.
Tek kelimeyle yalan. İlk gün Köy-Der diye bir derneğe saldırı düzenlendi Diyarbakır’da. 3 kişi orada şehit edildi. İlk günden itibaren ortalığın savaş alanına çevrildiğini herkes gördü.
‘BU ALGIYI PKK OLUŞTURDU’
*Size “IŞİD’ci” diyorlar...
IŞİD, El Kaide, Nusra... Bu tekfirci düşünce ve yapılarla kesinlikle ilişkimiz yok. Ehli-Kıble’nin hatalı, eksik, günahkâr da olsa tekfir edilmemesi gerektiği düşüncesindeyiz. İkincisi, eylem ve metotlarının bir kısmının İslami olmadığını defalarca söyledik. Ama PKK ve uzantıları bilinçli şekilde, Türkiye’de ne kadar İslami kesim varsa IŞİD’le irtibatlandırıp halkı kışkırtıyor. Daha önce bizi Nusra ile ilişkilendirdiler. Daha sonra PYD, Nusra ile IŞİD’e karşı anlaştı. Sonra bu kez bizi IŞİD’le irtibatlandırmaya çalıştılar. IŞİDyayınladığı bildirilerde HÜDA- PAR’ı tekfir ettiği grupların başında en üst sırada gösteriyor. Bizi Müslüman olarak görmüyorlar bir kere. Böyle bir gruba desteğimiz olması mümkün mü?
*“Türkiye 90’lardaki Hizbullah- PKK çatışmasına dönüyor” endişesi var.
Hizbullah’ın varlığını inkâr etmiyoruz ama biz Hizbullah değiliz.
*Ama neden öyle algılanıyorsunuz? Bir sıkıntı yok mu?
Bu algıyı oluşturan PKK ve diğer siyasi rakiplerimiz.
‘ÇÖZÜMDEN RAHATSIZ OLANLAR VAR’
* Kobani sizin için ne ifade ediyor? Türkiye ne yapmalı?
Bize göre Türkiye kesinlikle Kobani’ye girmemeli. Sadece Kobani değil, Suriye’de bütün halklar kendi özgür seçimlerini yapmalı. Ama Kobani halkının mazlumiyeti PYD’nin mazlumiyeti değildir. Çünkü IŞİDKobani’ye saldırmadan önce zaten PYD Kobani halkına zulmeden bir varlıktı.
*Hükümetle görüştünüz mü?
Evet.
*Kimle?
Başbakan yardımcılarıyla. Şu anda açıkçası medyayla paylaşmıyoruz. Kendi içimizde tutmamız gerekiyor.
*Olumlu sonuç aldınız mı?
Biz devlet boşluğunu daha önceki görüşmelerimizde defalarca dile getirdik. Orada devlet yok ve çıkan olayların bir kısmı da güvenlik güçlerinin zamanında müdahale etmeyişinden kaynaklı ve bazıları da provokasyon amaçlı.
*Provokasyonu yapan kim?
MİT ve Emniyet içinde varolan, çözüm sürecinden rahatsız olan, PKK-Hizbullah çatışmasını tekrar çıkarmak suretiyle ülkeyi kaosa çekmek isteyen kişiler var. Biz biliyoruz. Uyuyan hücreler var, bunu kolluyorlar, iki tarafı karşı karşıya getirmenin hesabını yapıyorlar.
* “Paralel yapı” diyorlar; o mu yani?
O da olabilir, derin devletin kalıntıları da olabilir. Türkiye maalesef bir türlü hukuk devleti olmayışının kendi içindeki illegal yapılanmalarının.
Kürşad Oğuz / HT Gazete