Nuh Gönültaş-Bugün
Bari adalet adına bir kaç celse yapsaydınız!
İşte yine Van! Fakat bu sefer olay farklı... Şemdinli'de kitapçı bombalanıyor, bir kişi halk tarafından yakalanıyor ve üç kişi gözaltına alınıp yargı önüne çıkarılıyor.
Van 3. Ağır Ceza'da görülen dava sonucu sanıkların, 'üzerlerine düşmeyen işlere' kalkıştıkları belirleniyor ve sanıklar 39'ar yıl hapse mahkûm ediliyor.
Ama hayır, Yargıtay 9. Daire devreye giriyor ve sivil mahkemenin yargısını kabul etmiyor. Davanın askeri mahkemede görülmesini istiyor.
"Bir kitapevinin bombalanması olayının askeri mahkeme ile ne ilgisi var?" diye soruyorsanız, işte , biz de tam onu anlamaya çalışıyoruz. Hükümetin birçok alanda inisiyatifi ele aldığı bir dönemde bu 'tahliye', açık bir şekilde gösteriyor ki, hükümet, 'en azından adalet ve çeteler konusunda' etkili bir mesafe alamamış!
Hükümet yetkilileri, o tarihte, "İşin ucu nereye giderse gitsin" demişlerdi.
İşin ucu nereye vardı bilmiyorum ama sonunda, bu tahliye ile hükümet bir kere daha 'tükürdüğünü yalamak" zorunda kaldı.
Zaten daha işin başında, daha Şemdinli iddianamesini hazırlayan savcı Ferhat Sarıkaya'nın, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından meslekten ihraç edildiği tarihte hükümet inisiyatifi kaptırmıştı.
Nitekim, sanıklar hakkında 39 yıl mahkûmiyet veren Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin hâkimleri de başka illere sürüldü zaten.
Sivil mahkemenin 39 yıla mahkûm ettiği kişileri, Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Asker Mahkemesi, ilk celsede tahliye etti! Bari, ülkenin hukuk namusunu kurtarmak için birkaç celse sonra yapsalardı.
Her şey hükümete meydan okur gibi adeta!
Bu kararın, mağdurlar tarafından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne götürüleceğini tahmin etmek için elbette kâhin olmak gerekmez. Biz, Türklerle Kürtler arasındaki gönül kırıklıklarını giderelim, kalplerin arasını telif edelim dedikçe, birileri yeni yaralar açıyor ve eski yaraların üzerine de tuz-biber ekiyor Biz meseleyi hep yanlış açılardan yaklaşıyoruz. Biz, hep Kürtleri isyan etmekle suçluyoruz, "Biz ne yapıyoruz ki, bu insanlar dağa çıkıyorlar" demiyoruz!
Rahat ve huzur ve tabii adalet içinde yaşamak varken bir insan neden dağa çıksın?
İnsanlığın temeli, iradesini istediği gibi kullanma hürriyetidir.
İnsan ancak iradesi ve hürriyetiyle insandır. Ancak öyle bir insan katılımcı olabilir ve yanlışlıklara müdahale etme gücünü kendinde bulur!
Değilse, rahatlıkla kandırılır, aldatılır, dağa çıkartılır...