AB Dönem Başkanı İsveç'in Ankara Büyükelçisi Christer Asp, planla ilgili savcı ve polisin çalışmasına izin verilmesi gerektiğini belirterek, "Onların elinde ne tür belgeler, dokümanlar olduğunu bilmiyoruz. Bunu onlar neticelendirecektir." dedi. Hükümetin yargı reformu için bazı çalışmalar yaptığını da hatırlatan Asp, bunun yakın zamanda sonuçlandırılmasını beklediklerini vurguladı. AB için üye ülkelerin hukuk sisteminin çok önemli olduğunu anlatırken, Türkiye'de yargı anlamında yapılması gerekenlerin bulunduğunu söyledi.
1 Temmuz'da AB dönem başkanlığı görevini devralan İsveç'in Ankara Büyükelçisi Christer Asp, güncel tartışmalara ilişkin Zaman'a mühim açıklamalar yaptı. Türkiye'nin AB üyeliğine açık destek veren İsveç'in büyükelçisi, dönem başkanlığında da genişleme konusuna öncelik vereceklerini dile getirdi. Sadece açılan başlık sayısına bakılmamasını isteyen Asp, önemli olan noktanın müzakerelerin sürmesi olduğunu dile getirdi. Şu ana kadar açılan 11 başlığın nispeten kolay fasıllar olduğunu belirten Christer Asp, bundan sonrasının daha zor geçeceğini anlattı. Kamu Alımları, Rekabet, Çevre ve Sosyal Politikalar ve İstihdam İsveç'in bu dönem açılması için üzerinde çalışacağı başlıklar. Büyükelçi Asp, son dönemde reformların yavaşladığını belirtti; ancak bunun 2002-2005 dönemiyle karşılaştırıldığı zaman söylenebileceğini de ekledi. Müzakere sürecinin ilerlemesi için reformların gereğini tekrarladı. Türk limanlarının Rum Kesimi'ne açılmasının ertelenmesi karşılığında Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılacağı yönündeki haberlerle ilgili olarak ise bunların birbirinden farklı meseleler olduğunu kaydetti. Türkiye'nin Ankara Protokolü'nü uygulaması gerektiğini dile getirdi; ancak KKTC'ye uygulanan izolasyonların kaldırılması ve doğrudan ticaret tüzüğü hakkında ise, "Üye ülkeler arasında uzlaşma sağlanamadı." demekle yetindi.Büyükelçi Asp, gündeme ilişkin sorulara ise şu cevapları verdi:
Taraf gazetesinin yayımladığı darbe iddialarını içeren belge hakkında ne düşünüyorsunuz? Askerî yargının rolü de çok tartışılıyor?
Bu, Türkiye'nin iç meselesi. AB, Türkiye'ye ne yapacağını söyleyecek değil. Ama şunu hep söylüyoruz: Müzakerelerin sonunda Türkiye, AB'nin norm ve değerlerini karşılamak zorunda. AB için her üye ülkede sivil ve askerî toplum arasında açık bir ayrım yapılması gerekiyor. Türkiye, bu ayrımın nasıl olacağına kendisi karar verecek. Askerî yargı ile sivil yargı arasındaki bağları nasıl tanımladığınız hakkında AB içinde çeşitli modeller var. Bunu Türkiye'deki yetkili otoriteler kendilerini tartışıp çözüm bulacak. Bu, meseleyi takip etmediğimiz anlamına gelmesin. Türkiye'de olup biten her şeyi çok yakından takip ediyoruz. Bu süreç sona erdiği zaman AB'deki modellerle karşılaştıracak ve bir değişiklik yapılıp yapılmaması gerektiğini söyleyeceğiz. Ama şu aşamada bu konuyu Türkiye'deki yetkili otoritelere bırakıyoruz. Askerî müesseselerle sivil kurumlar Türkiye'yi nasıl değiştirmek istediklerine karar verecekler. Biz sonra duruma bakacağız. Ama askeriye ve sivil ayrımı hakkında şunu açıkça söylüyoruz: Bir ülkenin siyasi yönüne o ülkenin seçilmiş liderleri karar verir. Bu, demokrasinin çok önemli bir parçası. Sadece adil seçimlerle işbaşına gelmiş liderler ülkenin yönüne karar verebilir.
Türkiye son 50 yılda üç askerî darbeye maruz kaldı. Ordunun böyle bir sicili var ve darbe iddialarını askerî savcılık araştırıyor...
Darbeler geçmişte oldu. Biz şimdiki ve gelecekteki Türkiye'ye bakıyoruz. Türkiye'de devam eden süreçlere biz karışmıyoruz. Bunu yetkili otoritelere bırakıyoruz. Şu anda devam eden bir süreç var. Bunu yargıya, polise ve savcıya bırakmalıyız. Devam eden her konuya müdahale etmeyi doğru bulmuyoruz. Yetkililerin işlerini yapmalarına, araştırmalarına ve neticelendirmelerine izin verelim. Örneğin biz AB olarak polisin savcısında hangi belgeler ve ne gibi dokümanlar var bilmiyoruz. Ellerindeki kanıtları değerlendirecek olan polis ve savcıdır. Günün sonunda bunları neticelendireceklerdir.
Peki darbe tartışmaları AB için normal mi?
Elbette hayır. Bir demokraside darbe diye bir mesele ve konu olamaz. Türkiye'deki darbeler geride kaldı. Darbe hakkında sivil ve askerî yetkililerin pozisyonunun açık olduğunu düşünüyorum. Onların ikisi de darbelerin modern Türkiye'ye ait olmadığını söylüyorlar.
Artık postmodern darbe ve e-müdahaleler tartışılıyor...
Beklentimiz Türkiye'deki demokratik siyasi yönetime askerî müdahale olmamasıdır. Hükümet ve askeriye bu yönde mesajlar verdi, bizim de Türkiye'den duymak istediklerimiz bunlar.
Darbe iddiaları hep gündeme geliyor. Türkiye bu tartışmalardan nasıl kurtulur?
Şu anda devam eden süreç tam olarak bunu hedefliyor. Bunu takip ediyoruz ama Türkiye'nin çözmesi gereken iç mesele.
ZAMAN
Etiketler: kirli eylem planı darbecilere yargı yolu reform değerlendirmeler Christer Asp