Analiz/HUMUS'TA NELER OLUYOR: SALDIRI, ÇATIŞMA, KATLİAM DENKLEMİNİN PERDE ARKASI...
3 Şubat Cuma Günü, Suriye rejim güçlerinin Humus'ta bir bölgeye yaptığı top ve havan saldırısında 500'e yakın kişinin katledildiği haberleri gündeme düşünce, doğal olarak, Suriye'de "yeni bir Hama katliamı" şeklinde söylemler de öne çıkmaya başladı.
Daha "200'den fazla kişi öldürüldü, yüzlercesi yaralandı" şekline dönüştürüldü.
Humus'ta yüzlerce kişinin öldürüldüğü haberinin İslami camia arasında yayılmasının; telefonlara gönderilen mesajların, yapılan basın açıklamaları ve duyuruların ardından doğal olarak bir infial ortaya çıktı: zira bu katliam aynı zamanda Hz. Peygamber'in mübarek veladetlerinin yıl dönümünde gerçekleştirilmiş, hatta, camilerde Hz. Peygamber'in veladetini anan Müslümanlar tank ve top atışlarıyla barbarca kana bulanmıştı.
Meselenin diğer bir yönü ise, bu gelişmenin BM Güvenlik Konseyi'nde Suriye dosyasının görüşüldüğü bir güne rast gelmiş olması. Nitekim ABD Başkanı Obama, Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy hemen bir açıklamada bulunarak, Suriye'de kanın durdurulması için önlemler alınması çağrıları yükseldi.
Dolayısıyla, Humus'taki son "katliam" haberlerine "ihtiyatlı" yaklaşarak, meseleyi biraz araştırma ihtiyacını hissettik ve çerçevede küçük bir çalışmamızı okuyucularımız ile paylaşıyoruz.
1- Suriye rejim karşıtlarının "Özgür Suriye Ordusu" adı altında gerçekleştirdiği silahlı eylemlerde bir sıçrama olduğu, her geçen zaman daha organizeli, profesyonel eylemler gerçekleştirmeye başladıkları, bunun için de gelişmiş ağır silahlar kullandıkları görülüyor.
Arap Birliği gözlemcilerinin Suriye'deki incelemeler sırasında, gözlemci açıklamalarının, Suriye muhalefetinin beklentilerini karşılamaması üzerine, hem Suriye Ulusal Konseyi hem de Özgür Suriye Ordusu'ndan tepkiler gelmeye başlamış, Özgür Suriye Ordusu komutanı olarak bilinen Albay Riyad el Esed yaptığı açıklamalarda, bütün dünyayı şok edecek eylemler gerçekleştireceklerini belirtmişti. Nitekim bu açıklamanın hemen ardından Şam'da gerçekleştirilen bombalı saldırılarda çok sayıda kişi hayatını kaybetmiş, daha sonra Şam'ın dış bölgelerindeki Duma ve Zabadani bölgesi şiddetli çatışmalar sonucu silahlı güçlerin kontrolüne geçmişti.
2- Bugün, Rejim karşıtı gösterilerin olduğu belirtilen iller ve bölgelerde, sivil gösteriler yerine, rejim güçlerine, kamu kuruluşlarına yönelik saldırılar olmakta, belli bölgelerin kontrolleri ele alınmaya çalışılmaktadır.
Bu çatışmaların en şiddetli olduğu bölgelerin başında ise Humus geliyor. Nitekim Humus'taki çatışmalar sonrasında kentin belli bölgeleri Özgür Suriye ordusu adlı silahlı güçlerin kontrolüne geçmiş, Özgür Suriye ordusu tarafından uluslar arası haber ajanslarına yapılan açıklamalarda ve gönderilen videolarda, Suriye ordusuna nasıl ağır darbeler indirildiği ortaya konulmuştu.
Humus'tan gelen son "katliam" haberleri ise, bu sürecin bir parçası. Ancak kamuoyuna sunulan ise, Rejim güçlerinin tank ve top atışı ile sivil göstericileri katlettiği şeklinde. İslami camia ise Humus'taki haberleri sunarken bu kentte rejim güçleri ile rejim karşıtı silahlı gruplar arasında şiddetli çatışmaların yaşandığını aktarmıyor.
Bu konuya açıklık getirmek için Amerika'nın Sesi Radyosu VOA'da 30 Ocak 2012 tarihinde çıkan bir haberin özetini sunalım:
"Suriyeli eylemciler geçen birkaç günde Humus'ta şiddetli çatışmaların olduğunu söylüyor. Özgür Suriye ordusu savaşçıları humus kentinin bir mahallesinin kontrolünü ele aldıklarını iddia ediyor. Cep telefonu ile çekilen bir videoda, bir Suriye tankının RPG roketatarıyla tahrip edilmesinin kutlanması yer alıyor, tanktaki iki asker ise şiddetli ateş altında kaçmaya çalışıyor. VOA bu videoyu silahlı bir eylemciden ele geçirdi. Bu videonun Humus'ın dış mahallelerinden Baba Amr'da çekildiğini, Suriye rejmi güçlerine karşı büyük zaferler kazandıklarını söylüyor: "Özgür Suriye Ordusu'nun Humus'ta işini iyi yaptığını düşünüyorum. Baba Amr'ın bütün civarını ve etraftaki bölgeleri ele geçirmeyi başardık. Bütün rejim güçlerini ve özel polisleri bölgeyi terk etmeye zorladık."
Özgür Suriye Ordusu savaşçısı organizeli bir güç olduklarını söylüyor: "hepimiz emirleri Türkiye'deki Albay Riyad el Esad'dan alıyoruz. Her gruba bir isim verilmekte, bu rastgele olmuyor. Bizim grubumuzun adı ise "Faruk birliği" Böylece her birlik, örneğin Zabadani ve Duma veya başka bir yerdeki birliklerin isimleri var ve her birlik aldığı emirle hareket ediyor."
Bu haberden de anlaşılacağı üzere, Humus'un dış mahallelerinde Rejim güçleri ile rejim karşıtı silahlı güçler arasında şiddetli çatışmalar yaşanıyor. Diğer bölgelerde de olduğu gibi.
Burada, "Özgür Suriye Ordusu" adlı askeri yapılanmanın liderinin Türkiye'de olduğu açıkça ifade ediliyor.
Burada da bir parantez açmak gerekiyor.
Velfecr'de de yayınladığımız üzere, Amerikan eski FBI ajanlarından Sibel Edmonds, RT televizyonunda yayınlanan röportajında, Özgür Suriye Ordusu'nun İncilik Üssü ve Hatay'da Amerikan ve NATO askerleri tarafından eğitildiklerini, Suriye içindeki eylemleriyle irtibatlı olduklarını söylüyor:
Yüzlerce Amerikan ve NATO askerinin Türkiye'de eğitildiğini ileri süren eski FBI görevlisi Sibel Edmonds, Suriyeli silahlı güçlerin eğitiminin Mayıs 2011'de başladığını belirtiyor.
Suriyeli silahlı güçlerin Adana'daki İncirlik Amerikan Üssü ile Hatay'da eğitildiğini ileri süren Edmonds, bu durumun Amerikan ve Türk üst düzey yetkilileri tarafından da doğrulandığını söylüyor..
Amerikan ve Türk medyasının bu durumu yazmaktan çekindiğini ileri süren Edmonds, Amerikalı askerler ve istihbaratçılarının Özgür Suriye Ordusu komutanı olarak tanıtılan Riyad el Esad ile Türkiye'de irtibat halinde olduklarını belirtiyor.
Suriye içindeki askeri grupların ABD istihbaratı ile bağlantılı olduklarını da ileri süren Edmonds, İncirlik üssü içinde Suriyeli silahlı güçlerin eğitimi için özel bir yer ayrıldığını söylüyor.
Bu durumda, Suriye içinde gittikçe şiddetlenen çatışmaların ABD ve NATO'dan bağımsız ve bağlantısız geliştiğini söylemek mümkün mü? Artan bu kanlı çatışmaların asıl amacının ise, Suriye'ye bir dış müdahalenin zeminini ve gerekçelerini hazırlamak olduğunu düşünmek yanlış mı?
Ve, BM Güvenlik Konseyi'nde Suriye dosyasının ele alındığı günde, Humus'tan büyük "katliam" haberi geliyor ardından ise sıcağı sıcağına Obama ve Sarkozy -İnsani krizi önleme adı altında Libya'ya askeri saldırı düzenleyen ikili- hemen açıklamada bulunarak, Suriye rejiminin katliamlarını durdurmadığı, bilakis artırdığı belirtiliyor. Bunun anlamı ise şu: Artık Suriye'ye askeri bir müdahale kaçınılmaz bir hal aldı.
Obama, Humus'ta katliam yapıldığı haberlerinin hemen ardından, BM Güvenlik Konseyi'ne çağrıda bulunarak "Beşar Esad'ın acımasız barbarlığı" karşısında ayağa kalkmasını, insan haklarını savunmak için etkin adımlar atmasını istiyor.
Barack Obama'nın, Beyazsaray Basın Sekreterliği tarafından yayınlanan mesajın tam metni:
"Babasının, Hama'da on binlerce masum erkek, kadın ve çocuğu katletmesinin 30 yıl sonrasında Beşar el Esad insan hayatı ve onuruna karşı benzer bir zalimliği gösterdi. Dün Suriye yönetimi Humus'ta aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu yüzlerce Suriyeli vatandaşı tank ateşi ve rast gele atış yaparak katletti ve Suriye güçleri yüzlerce yaralının tıbbi yardım almasını önlüyor. Bu barbarca katliam birçok Suriyelinin inançlarının anlamlı bir gününü (mevlüd kandilini) idrak ettiği bir günde oluyor. Suriye yönetiminin Humus halkına yönelik bu ifadesi çok zor saldırısını şiddetli kınıyor, değerli varlıklarını kaybedenlere en derin üzüntülerimi sunuyorum. Esad kendi halkına yönelik bu katliamlarını durdurmalı, derhal istifa edip bir kenara çekilerek demokratik geçiş sağlanmalıdır.
Suriye halkı, Hama katliamının 30. Yıldönümünde ülke çapında dün büyük çaplı barışçıl gösteriler düzenledi; gösterilerinin adını "Üzgünüz Hama, Bağışla bizi" koydular. Biz Hama ve Humus kurbanlarına bir ders öğrenmede borçluyuz: bu acımasızlıkla adalet ve insanlık onuru adına yüzleşme durumundayız. Her yönetimin vatandaşlarını koruma sorumluluğu vardır.
Halkına barbarlık yapan ve halkını katleden bir rejimin yönetme hakkı yoktur. Suriye rejiminin halkını terörize etme politikasını sürdürmesi sadece onun zayıflığını yıkılışının kaçınılmaz olduğunu göstermektedir. Esad'ın Suriye'yi yönetmeye hakkı yoktur, halkı ve uluslar arası toplum nezdinde bütün meşruiyetini yitirmiştir.
Uluslar arası toplum Suriye halkını bu barbarlıklardan korumak için çalışmalıdır. Bu haftanın başında Arap ortaklarımız Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne çağrıda bulunarak, Suriye'de politik bir çözüm için destek olmaya ve Esad'ın katliam makinasının durdurulması için harekete geçmeye çağırdı.
Güvenlik Konseyi şimdi Esad rejiminin amansız barbarlığı karşısında durma, BM sözleşmelerinde yazılı olan evrensel hakları savunduğunu gösterme fırsatına sahiptir.
Suriye'nin aydınlık geleceği için Suriye halkı ile birlikte çalışma durumundayız. Bütün Suriyelilerin hukuk devletine bağlı, azınlıkların meşru haklarını saygılı, kimliklerini ve geleneklerini tek bir cumhuriyet altında onaylayacak, bütün Suriyelilerin haklarının tamamıyla verilmesi Esad'sız bir Suriye'de olabilir. Amerika ve bizim uluslar arası ortaklarımız, Suriye halkının isteklerini desteklemekte, bu gayeye ulaşmalarına yardımcı olmaya devam edecektir.
Biz Suriye halkına yardımcı olmacağız, çünkü, bütün halkların evrensel hakları, tam bir politik ve ekonomik reformları için varız. Acı çeken Suriye halkı şunu bilmeli: Biz sizinleyiz ve Esad rejimi son bulmalıdır..."
Obama, aslında, özelde Humus ile ilgili konuşmanın ötesinde, Esad yönetiminin ortadan kalktığı bir Suriye'nin geleceği ile ilgili bir yol haritası çiziyor.
Obama gibi Fransa Cumhurbaşkanı Nikoly Sarkozy de hemen devreye girerek , Suriye konusunda Arap ve batılı ortakları ile birlikte yeni bir inisiyatif planladığını belirtiyor. Sarkozy bu planını ise "Suriye halkının Dostları Grubu"nu oluşturma şeklinde tanımlıyor.
Zaten, Özgür Suriye Ordusu lideri Albay Riyad el Esed de daha önce yaptığı bir açıklamada, NATO'nun Suriye'nin askeri ve stratejik hedeflerini vurmasını istemişti. Özgür Suriye Ordusu adlı grup kendi işini yapacak, daha sonra ise, NATO ile eşgüdümlü saldırılar devreye girecek.
İslami camiaya hep bunu sorduk ve yine de soruyoruz: NATO tarafından Amerikan askeri üslerinde eğitilip, Katar ve Suudi Arabistan üzerinden silahlandırılan Özgür Suriye Ordusu adlı bu silahlı grupların amacı, kendilerinin iddia ettiği üzere, sivil insanları mı korumak, yoksa, ülkede şiddeti tırmandırarak, dış müdahalenin kapısını mı aralamak?
Amerikan Sesi Radyosu'nun haberinin devamında belirtilen bir noktayı da buraya aktarmak istiyorum:
"Humus'ta Sünniler ile Esad yönetimine bağlı aleviler arasında şiddetli mezhep çatışmalarının olduğu, Esad yanlıları ile karşıtları arasında çatışmaların kızıştığı haberleri de geliyor."
Humus'ta nelerin olup bittiğini konuşurken, bir de bu açıdan bakmamız gerekiyor. Dış güçlerin hedeflerinden biri de, ülke içinde bir mezhep çatışması çıkarmak. Sünniler ile aleviler arasında kanlı boğuşmalar başlatmak. Ne yazık ki bu planın en çok uygulandığı şehir ise Humus. Şimdiye kadar birçok kişi kaçırıldı ve öldürüldü. Bu yöndeki olaylarda ise bir artış gözlemleniyor. Suriye Enformasyon bakanı daha önce yaptığı bir açıklamada, Humus'ta mezhep çatışmalarının çıkartıldığını ve çok sayıda kişinin öldürüldüğünü, ancak ülkede bir gerilimin olmaması için bu haberleri yansıtmadıklarını söylemişti. Görülen o ki, artık bu olayları rejimin örtmesi bile olmuyor.
Bütün bu açıklamalarımızla, sadece bir noktaya işaret etmek istiyoruz:
Emperyalizm, Suriye üzerinden oynadığı aşamalı oyununun son perdesine gelmiş durumda. Çünkü nihai adımlarını atmak için, saldırılarına gerekçe olarak "çok daha fazla kan"a ihtiyaçları var. Bu kan akıtıldıkça, son hamlelerini yapacaklar. BM Güvenlik Konseyi'nde yapılan son oylamada Rusya ve Çin'in Suriye ile ilgili kararı tekrardan veto etmesinin ardından, artık tek seçenek "Libya modeli" kalıyor.
Acaba bu model, doğrudan Amerikan ve NATO uçaklarının saldırıları ile mi uygulanacak, yoksa bir NATO ülkesi olarak Türkiye önden cepheye sürülüp kendileri arkadan mı gelecek? Şimdi bunu bekliyoruz...!
Ne yazık ki Suriyelinin kanı emperyalizmin azığı haline geldi. Emperyalizm ve işbirlikçileri de bu kandan besleniyor.
Velfecr/Editör