Hürriyet gazetesi, bilumum Kemalist medya organları ve elbette Pensilvanya Kurtuluş Ordusu önceki günkü çağrımızı çok sevmiş.
“Yandaşız ama reklam alamıyoruz” başlığıyla haber yapmışlar.
Aslında mesele o değil tabii.
Yandaşlığımızdan ötürü kimsenin bize reklam borcu yoktur ve olamaz, biz de öyle bir şey demedik ve demeyiz. İma bile etmeyiz. Ayıp şey.
Mesele, tabii akışına bırakıldığında olabilecek olan bazı şeylerin gayri tabii müdahaleler yüzünden olamamasıdır.
Birilerinin, bize reklam vermek veya bizim reklamımızı yayınlamak istediği halde ondan bundan çekindikleri için “Arkadaşlar, sizi severiz ama…” demek zorunda kalmalarıdır.
Abone olmak istedikleri halde olamamalarıdır.
Büyük adamlar değiliz, ama “Yandaş olduğumuz halde bizimle niye ticari ilişkiye girmiyorsunuz?” diyecek kadar küçülmeyi de kendimize yakıştırmayız.
“HÜR yandaş olduğumuz için bize böyle yapıyorsunuz, değil mi?” demeye bile tenezzül etmedik.
‘Onlara’ hiçbir şey demedik.
Söz konusu “birileri” değildi çağrımızın muhatapları.
İsimleri bizde saklı olan “o” ve “bu” da değildi.
(Dikkat: AK Parti’yi temsil eden kimselerden değil, AK Parti’nin ensesinde boza pişirmeye çalışan kimselerden bahsediyoruz.)
Mevcut ve potansiyel okurlarımıza seslendik biz.
Ve çağrımız güzel bir makes buldu, elhamdülillah.
“Hür yandaşlığın kalesi” sloganı tutuldu.
Tutanlara selam olsun.
İyi niyetimize güveniyorlar ve biz onların bu güvenini boşa çıkarmayacağız inşaallah.
Bu camiada kıymetinin bilinmediği vehmiyle Gezi’ci olan, CHP’ye geçen yahut Pensilvanya Kurtuluş Ordusu’na asker yazılan kimselere katılmamızı -bizden kurtulmak için- ihtiras derecesinde arzu edenler var, biliyoruz; ama hiç kusura bakmasınlar, buraya onların inayetiyle gelmedik ki buradan onların buğzuyla gidelim.
Erdoğan ve AK Parti düşmanlığından başka motivasyonu olmayan bazı çevrelerin dolmuşuna binip “AKP cenahının nispeten iyi çocukları”(!) olarak muarızlarımızla dirsek temasına girmemizin söz konusu olmayacağını da belirtmiş olalım.
Belirtmeye ne gerek var… Ama fitne kazanı kaynatanlara karşı tedbir işte.
Hülasa: Diriliş Postası’nın doğru adres olduğunu zannediyoruz.
Okurlarımızı, dava arkadaşlarımızı candan selamlıyoruz.
Aramıza yeni katılanlar hoş geldiler, sefa getirdiler.
Henüz katılmamış olanları da bekleriz.
Aynı ocaktan ısınıyoruz; ileri!
ÇOK ÖNEMLİ NOT:
Önceki günkü yazıda belirtmeyi unuttum: Beğenirseniz alın Diriliş Postası’nı. Sadece ve sadece beğenirseniz. Burası çok önemli. Bir şey deniyoruz.
Hakan Albayrak
Diriliş Postası Genel Yayın Yönetmeni