Fatıma anamızın iki tane goncası vardı. Biri Hasan, biri Hüseyin'di" Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem Veda Hutbesinde onları biz ümmetine emanet etmişti. Fakat biz onları gözümüz gibi koruyamadık.
Yarın mahşer gününde Fatıma anamız; "Benim iki gonca gülüm vardı, onları katledenleri nasıl unuttunuz? Hasan'ımı, Hüseyin'imi hiç mi anlamadınız?" derse işte o utanç bizim için yeter de artar bile" O zayıf ve güçsüz bedeniyle yavrularını yetiştiren bu güzel annemizin ahirette yüzüne bakmayı umut ediyorsak Kerbela'yı unutmamalı ve özellikle Hz Hüseyin'i iyi anlamaya çalışmalıyız.
Bu amaçla düzenlenen programlardan birisi de geçtiğimiz Pazar günü Tuzla İdris Güllüce Kültür Merkezinde gerçekleşti. Panelde konuşanlar arasında araştırmacı yazar Mehmet Özdurmaz Dede de vardı. "Hz Hüseyin'i ve Kerbela'yı anlamak" konulu bir tebliğ sundu. Bu konuşmadan aldığımız notlar ise şöyle:
Vücut Kerbelamız
Kerbela'nın hepimizin bildiği kanlı yüzünün dışında bir de kıyamete kadar herkesin hayatında hakikat bulan bir yüzü vardır. Yani herkes iç âleminde Hüseyin ve Yezid çatışmasını yaşar. İnsanın ruhi ve nefsani boyutu vardır. İnsan ruhunun kemalata ulaşması, ancak nefsi boyutun terbiye edilmesi ile mümkündür. Eğer kişi kendi vücut Kerbelası'nda nefsi boyutunu ıslah etmemişse, o zaman onun ruhunun olgunlaşması, kâmil olması mümkün değildir. Kemalata yelken açmayan kişi nefsinin esareti altında Yezidi bir hayat sürer. O kimse her haliyle Yezid'i simgeler.
Kerbela, insanoğlunun Hz Adem'den beri özde gerçekleştirmek istediği zihinsel ve ruhsal varoluş savaşının adıdır. İnsanoğlunun kendi somut varlığını aşarak bilinç, delil, keşif, sezgi, his, adalet ve sadakatle kısacası tüm insani yeteneklerini kullanarak ruhi boyuta yükselme savaşıdır Kerbela" İnsanın beden boyutundan kurtulması ve insan olması bu savaşta Hüseyni bir tavır almasıyla mümkün olur.
Kerbela ümmeti uyandırma eylemidir
Hz Hüseyin'in davası ferdi bir amaca yönelik değildi, toplumsal bir amaç taşıyordu. Hz Hüseyin Kerbela'da üzerine ölü toprağı serpilmiş, uyuyan ve her türlü zulme boyun eğen ümmeti uyandırmanın ve fıtratına döndürmenin mücadelesini vermiştir. Yani insanî yaşam karakterini unutan insanlara bir karakter dersi vermiştir. O sadece bir haksızlığa başkaldırmamıştır, o kıyamete kadar gelecek olan insanlara bu insani karakteri kazandırmak için kıyam etmiştir. Başka bir ifadeyle tüm insanlığa zulme rıza göstermeme bilincini kazandırmak için savaşmıştır. Çünkü insan insanlığını yani varoluşunu ancak hür ve özgür olduğunda tamamlayabilir. Bunun için Kerbela bir ispat makamıdır. Kerbela insani karakterin eyleme dönüşme sahnesidir.
Kerbela öyle büyük bir okuldur ki oradan sadece Müslümanlar değil insanlık ders almalıdır. Bu okulda ders almayan varoluş bilincine ulaşamaz. O okuldan ders almazsak maddenin karanlığında o kuantum sıçrayışını gerçekleştirmemiz mümkün olmaz. Onu anlamadan bu karanlık zaman tüneli içerisinde ışığa kavuşamayız.
Hz Resulullah döneminde karanlık bir asır kapatılmış aydınlık bir asır açılmıştır. Fakat Emeviler döneminde bu aydınlık tekrar karanlığa gömülmüştür. Her asra aydınlatan bir meşale gerektir. Hz Hüseyin bir rahmet güneş olarak Kerbela'da kıyam ederek insanlığa tekrar o ışığı sunmuş yani o yüce değerleri hatırlatmıştır. Ve sadece o günkü insanlara değil her asırdaki insanlara ışık olmuştur.
Hüseyin'i anlamak İslam'ı anlamaktır
İslam'ın nihai gayesini en güzel anlayanlar Hz. Hüseyin'i iyi anlayanlardır. Hüseyin'i anladığımız zaman Resullullah'ı da en güzel şekilde anlarız. Resulullah'ı anladığımız zaman da Allah'ı en güzel şekilde anlarız. Yani Hz. Hüseyin'i anladığımız zaman hayatın amacını ve yaratılış gayemizi anlarız.
Hz Hüseyin, dini kullanan ve kendi şeytani rejimine alet eden Yezid'e karşı başkaldırmış ve Allah'ın temiz pak dinine musallat olan bu beladan onu kurtarmak istemiştir. İslam perdesi altında yapılan zalimliğe eyvallah dememiştir.
İslam gücü hedeflemez
İslam esasında güç kazanmayı hedefleyen değil insanı yetiştirmeyi hedefleyen bir dindir. Ne yazık ki Yezid, İslam'ı kendisi için güç kazanma aracı olarak kullanmıştır. Yezidin derdi iktidar ve gücünü artırmaktan başka bir şey değildir. Nitekim Yezid'in söylediği şu sözleri bu hakikati ortaya koymaktadır: "Peygambere ne bir söz geldi, ne bir vahiy nazil oldu." Bu söz cahiliye döneminin de bir sloganıdır. Hz Hüseyin'i katlettikten sonra da demiştir ki: "Haşimoğullarının saltanatı Ümeyyeoğullarına geçti." Bu sözü göstermektedir ki onun derdi bir ucu atalarına uzanan soy, itibar ve iktidar kavgasını devam ettirmektir. Zaten Hz Hüseyin'i şehit ettiği zaman da; "Keşke atalarım bu zaferimi görseydi" demiştir.
Can vermek farzdı
Hüseyin kimdir Yezid kimdir bunu iyi analiz etmemiz gerekiyor. Hüseyin nasıl bir yaşam karakteri sergiledi, Yezid nasıl bir yaşam karakteri sergiledi; bunu bilmemiz gerekiyor. Çünkü eğer biz Kerbela'yı anlayamazsak, oradaki hak ve batıl meselesini kavrayamazsak, imani açıdan tehlikeye düşeriz.
Hz Hüseyin, bozulan ve insani karakterini yitirmeye başlayan ümmeti ıslah etmek için kıyam etmiştir. Yaşamın merkezine saltanatı, şöhreti maddeyi koyan Yezidi anlayışa karşı vermiştir savaşını" Yezid'e baktığınızda maddeye kul olmuş bir kişiliği görürsünüz. Hz Hüseyin'e baktığınızda ise Allah'a âşık bir yürek görürsünüz. O maşukuna her şeyini vermekte tereddüt etmemiş ve bir aşk şehidi olmuştur.
Yezid bir kraldı
Yezid hilafet makamında oturuyordu ama bir kraldı. Adaletsizliği, zulmü, ırkçılığı hilafet adını kullanarak yapıyordu. Yani Allah'ın dinini kullanmaktan çekinmiyordu. Hz Hüseyin, Resullullah'ın makamında her türlü çirkefliği yapan Yezid'e karşı kıyam etmişti. Hz Hüseyin yapılan zulmün faturasının Allah'a mal edilmemesi, İslam'a mal edilmemesi, Resulullaha mal edilmemesi için kıyam etmişti.
Hz Hüseyin, dini farizayı terk eden ve geleneksel adetlerine dönen yani cahiliyeye dönüş yapan bu ümmete Yezidi bir yaşamın İslami bir yaşam olmadığını öğretmiştir. Nitekim Kerbela'dan sonra ümmet derin bir tefekkür yaparak özüne dönmenin imkânına kavuşmuştur. Ve o güne kadar ölü olan ümmet uyanış emareleri göstermiş ve Yezid'e karşı yavaş yavaş başkaldırmaya başlamıştır.
Cihat Allah için olur
Kur'an-ı Kerim'e göre cihat yani mücadele yalnız Allah için olursa makbuldür. Eğer dünyevi amaçlar için olursa o savaş kutsal değildir. Hz Hüseyin'in kıyamı Allah için yapılan bir kıyamdır, Kur'anî bir kıyamdır.
Biz de bugün Hz Hüseyin'in Kerbela'da verdiği bu mesajla ölü ruhumuzu uyandırmalıyız. Resullah "Emaneti olmayanın dini de olmaz" buyurmuştur. Kur'an'ı Kerim gerçek müminlerin emanete sahip çıkanlar olduğunu belirtmiştir. (Bkz. Mearic 32 Müminun 8) Peki nedir bu emanet? Bunu Resulullah veda hutbesinde bildirmiştir. Bu emanetlerden birisi Kur'an-ı Kerim diğeri de Ehl-i Beyt'tir.
Aydın Başar not aldı
dünyabizim