Beytüllahim'de şimdi ise Filistinli kadınlar sancı ve sıkıntı içinde. İngiliz Independent gazetesi dün çarpıcı bir habere manşetinden imza atarak, İsrail askerlerinin engellemeleri nedeniyle Filistinli hamile kadınların yaşadığı sıkıntı ve acıları gündeme getirdi. Gazete, Beytüllahim'deki mülteci kampında yaşayan ve İsrail askerlerinin engellemesi nedeniyle hastaneye gidemediği için bir bebeğini kaybeden Fatma Cemal adlı Filistinli kadının haykırışını manşetine koydu: Hz. Meryem Beytüllahim'e bugün gelse ne olurdu?
Filistinli kadınların annelik heyecanı acıya ve gözyaşına dönüşüyor. Sancı içindeki hamile kadınların mülteci kamplarından çıkarak hastaneye gitmesine izin vermeyen İsrail askerleri her yıl onlarca bebeğin ölümüne yol açıyor. İngiliz gazetesi, Filistinli hamile kadınların yaşadığı büyük trajediyi Hz. Meryem'e gönderme yaparak özetle şöyle gözler önüne serdi:
Beytüllahim mülteci kampında yaşayan Fatma Cemal, ilk kez anne olacak olmanın heyecanını yaşıyordu. Akşam saatlerinde sancısı şiddetlendi. Eşi, Fatma ve annesini alarak kampa 20 dakika mesafedeki Hüseyin Hastanesi'nin yolunu tuttu. Ancak Cemal ailesini kötü bir sürpriz bekliyordu. İsrail askerleri yolu kesmişti ve sabaha kadar kimsenin geçmeyeceğini söylüyorlardı. Fatma olayın devamını şöyle anlatıyor: "Sabaha kadar bekleyemeyeceğimizi söyledik. Ben kanama geçiriyordum, sancılarım iyice artmıştı. Bir asker kana baktı ve pis pis güldü. Sabahları hâlâ bu pis gülüşle uyanıyorum."
Ailenin ısrarına rağmen İsrail askerlerinde yumuşama yoktu. Fatma, saat 17.00'de geldiği ve durduruldukları kontrol noktasında gece yarısı 01.00'de doktor ve hemşire olmadan büyük acılar içinde Mahmud ve Meryem adlı ikiz çocuklarını doğurdu. Kucağına hiç alamadığı oğlu Mahmud'un öldüğünü de bir hafta sonra öğrenecekti. Doktorlar, oğlunun öldüğünü hayatî tehlike içinde bulunan Fatma'dan saklamışlardı.
"Şimdi Meryem, kardeşinin nerede olduğunu soruyor? Ama ona nasıl izah edebilirim ki?" diyen Filistinli anne, ilk doğumundan sonra dört kez hamile kalmış; ancak hep düşük yapmış. Tekrar anne olursa aynı şeyi yaşayacağına inanan Fatma, "İsrail askerlerini gördüğüm zaman düşünmeden edemiyorum: Benim bebeğim İsrail'e ne yapmıştı?" diye dert yandı.
BM trajediyi doğruluyor
Askerlerin İsrail yönetiminin verdiği talimatları acımasızca uyguladığını vurgulayan Fatma Cemal, "Beytüllahim'e bugün Hz. Meryem gelse ne olurdu? Benim çektiklerimin aynısını çekecek." diyor. İlk sayfasını tamamen bu habere ayıran İngiliz gazetesi, başlıkta Fatma'nın bu sözlerini kullanmış: "Hz. Meryem Beytüllahim'e bugün gelse ne olurdu?"
Filistinlilerin anlattıklarının yanı sıra Birleşmiş Milletler'in raporları da diğer mülteci kamplarında benzer olayların yaşandığını ortaya koyuyor. BM, son yıllarda İsrail'in kontrol noktalarında alıkoyduğu hamile kadınların en az 36'sının bebeğini kaybettiğini doğruluyor. İsrail'in tutumundan kaynaklanan sıkıntılar sadece bununla sınırlı değil. Batı Şeria'nın Salfit köyünden Cemile Naim de beş aylık hamile olduğunu; ancak henüz hiç doktora gidemediğini belirtiyor. "Sancım geldiğinde hastaneye gitmeye korkuyorum. Evimizden hastaneye varıncaya kadar iki kontrol noktası var. Eğer İsrailli askerler sizi tutarsa, anne ya da bebek ölebiliyor. Ancak evde doğum yapmak da çok tehlikeli." diyen Cemile, bu korku sebebiyle mülteci kamplarında dünyaya gelen çocukların ciddi sağlık sorunu yaşadığını ve bazılarının da hayatını kaybettiğini aktarıyor. Dış Haberler Servisi
Barışın mı, ızdırabın mı sembolü?
Independent gazetesi başyazısında da, Beytüllahim mülteci kampındaki Filistinli kadınların dramının bitmesi için bölgeye yardım yapılması ve barış görüşmelerinin başlatılması çağrısı yaptı. 'Kutsal toprak' olarak kabul edilen Beytüllahim'in barışın simgesi olmasına karşın son dönemde artık ızdırabın sembolü haline geldiğini vurgulayan başyazıda, İsrail'in inşa ettiği güvenlik duvarı sebebiyle dış dünyayla bağlantısı kesilen Filistin halkının büyük bir yoksulluk içinde kaldığına dikkat çekildi. "Filistinlilerin refahı, barışın anahtarı." denilen yazıda Filistin lideri Mahmud Abbas ve İsrail Başbakanı Ehud Olmert'-in acilen masaya oturması gerektiği ifade edildi.
ZAMAN