Dr. İsam Şaver /fiem
ABD'nin Mısır'daki Müslüman Kardeşler Cemaati'yle ilişkiye yeşil ışık yakmasının ardından Amerika Dışişleri Bakanı Hillary Clinton cemaatle görüşme kanallarının açıldığını söyledi. Böyle bir görüşme ve iletişimin vaki olup olmadığını biz bilmiyoruz. Ancak şu bir gerçek ki bu bilgi, Amerika'nın Mısır ve diğer Arap ülkelerinde hareketin etkisini kabul ettiğini gösteriyor. Bu bağlamda işgal rejimi de Türkiye aracılığıyla Hamas hareketini görüşmelere çekmek istiyor. Bu noktada işler yürüyor gibi. Ancak Amerika ve İsrail'in bu konuda uygun anahtarı buldukları söylenemez.
Müslüman Kardeşler dengeli ve tutarlı bir cemaattir. Cemaat aşırıya kaçmadığı gibi, kusurlu sayılacak kadar da yumuşak değildir. Başta Mısır olmak üzere birçok Arap ülkesinde büyük bir baskı altında tutulup hedef alındığı halde orta çizgisinden hiç sapmadı. Onu hedef alan adamlar bir bir bu dünyadan göçüp gitti. Ama Cemaat olduğu yerde kaldı ve giderek büyüdü. Bu durum başta Amerika olmak üzere küresel güçlerin bu cemaati yok edemeyeceklerini dolayısıyla onunla görüşmekten başka seçeneklerinin olmadığını itiraf etmelerine neden oldu. Amerika, cemaati yok edeceklerine dair taahhütlerde bulunan resmi Arap rejimlerden dolayı geri kaldı. Durum birilerinin iddia ettiği gibi, resmi Arap rejimlerinin cemaati öcü gibi göstererek batıyı kandırdığı iddiasının aslı yoktur. Amerika istihbarat teşkilatlarının Müslüman Kardeşler'i anlamaktan aciz kaldığını hiç kimse savunamaz herhalde. Amerika ve Batı, Müslüman Kardeşler'den çok, İslam'dan ve onun dünyanın dört bir yanına yayılmasından korkuyor. Batı'nın bir iddiası olan 'siyasi İslam' tezi ise aslında İslam'a düşman olan Batı'nın kafasında yer almıyor.
Amerika yeni başlayan sürece boyun eğerek, Müslüman Kardeşler'le diyaloga girmeyi kararlaştırdı. Ancak yukarıda da değindiğim gibi henüz uygun anahtarı bulmuş değil. Çünkü Siyonist yönetimin güvenliği Müslüman Kardeşler'in programında hiçbir zaman yer almayacak ve Filistin topraklarını işgal eden bir yönetimi asla tanımayacak. Cemaatin, Camp David gibi anlaşmalara karşı sürdürdüğü suskunluk ise geçici bir suskunluktur. Onun bu tavrı fazla sürmeyecektir.
Hamas ile diyalogun yolu harekete yakın duranlarla ve onun dostlarının eliyle olmayacak. Zaman zaman Siyonist liderlerin Hamas ile görüşmek için hareketin öncelikle işgal devletinin varlığını kabul etmesini şart koştuklarını duyuyoruz. Fakat Hamas'ın Siyonist rejimle görüşmeler için nefes tükettiğini kim söyleyebilir? Görünen o ki Siyonist rejim Hamas ile görüşmek için yol arıyor. Ancak şunu iyi bilsin ki Hamas ile görüşmenin anahtarı Filistin halkının ilkelerini, hak ve hukukunu kabul etmesine bağlıdır. İşgalci, Hamas ile görüşmenin anahtarı olan Filistin halkının hak ve hukukunu kabul ettikten sonra -Hamas'ın doğrudan veya dolaylı görüşmeleri kabul ettiğini varsayarsak-, sıra Hamas'ın ortaya koyacağı diğer şartlara gelecektir.