Ben bu adamdan korktum... Bu adam, her şeyi yapabilir... "Kork Allah"tan korkmayandan" derler ya; bu adamda ne "Allah korkusu" var, ne de "utanma" diye bir duygu!..
Ne kadar "sakin" görünmeye çalışırsa çalışsın, içinde bir "öfke yanardağı" var ama bunu şimdilik gizliyor... Gözleri, belki çakmak çakmak değil ama o sükûnetin altında, fışkırmaya hazır "lav"lar var!..
İşte şuraya yazıyorum;
Bu adamın eline "imkân" geçsin, bu adamın eline "fırsat" geçsin; hiç kimsenin gözünün yaşına bakmaz, kıtır kıtır doğrar insanları!..
Ruhunun derinliklerinde öyle bir "despotluk", öyle bir "militanlık" yatıyor ki; eline fırsat geçtiğinde, gözünü kırpmadan "ölüm fermanı" verir!..
İNÖNÜ VE ECEVİT"TEN DE DESPOT!
Bu adam; "Yolumuz Ecevit"in yolu" diyor ama, inanın, "diktatörlük"te Ecevit"i bile sollar!.. Ecevit, Merve Kavakçı için; "Bu hanıma haddini bildirin!" diye böğürmüş ve hemen "alkış yağmuru" başlamıştı ya, bu adam, anında "kurşun yağmuru" başlatır ve oracıkta delik-deşik ettirirdi Merve Kavakçı"yı!..
Mısır"da Hüsnü Mübarek, kendisinin "istifa" etmesini isteyen "özgürlük yanlısı muhalifler"in üzerine, askerlerini "deve"lerle saldırtmıştı ya; bu adam; "tank"larla saldırtır!..
Libya"da Muammer Kaddafi, halkın üzerine "bomba" yağdırtmıştı ya, bu adam; yeni Sabiha Gökçen"ler bulur, hiç gözünü kırpmadan yeni "Dersim katliamları"na imza atar!..
Dedim ya;
Ben, bu adamdan korktum!..
Bu adam, "bir parti lideri" gibi değil, "illegal bir örgüt lideri" gibi davranıyor!.. Bakmayın "sakin güç" denildiğine!.. Aslında, "gizli ajanda"ları var ve eline geçecek ilk fırsatta "diktatör"lüğünü ilân eder ve "despot"lukta Hitler, Mussolini ve Stalin"i bile sollar!..
Allah muhafaza;
"Tek başına iktidar" olsa var ya, Tunus diktatörü Zeynel Abidin bin Ali"den, Irak diktatörü Saddam Hüseyin"den, Mısır diktatörü Hüsnü Mübarek"ten, Libya diktatörü Muammer Kaddafi"den ve Suriye diktatörü Beşşar Esad"dan daha beter bir "dikta rejimi" kurmazsa, namerdim!..
Bu adamdan, her şey beklenir!..
Bu adam, tehlikeli bir adam!..
Bu adamda "duygu" yok, "acıma" yok, "merhamet" yok!.. Hasılı kelâm, "insanî hasletler" yok!..
"Sevgi" de yok, "saygı" da!..
Bir "robot" ne kadar "hissiz" olabilirse, bu adam da o kadar hissiz, o kadar duygusuz ve o kadar acımasız!..
Hani Neron Roma"yı yakmış, İsmet İnönü de Dersim"i ateşe verdirmişti ya, hiç şüpheniz olmasın, bu adam; Türkiye"yi ateşe atar!..
TOBB"DAKİ O FOTOĞRAF!
Diyeceksiniz ki;
"Bu da nereden çıktı?"
Hani, derler ya;
"Bir kitap okudum, ya da bir telefon geldi, hayatım değişti!"
Benim de, "o fotoğrafı" görünce bütün duygularım, düşüncelerim değişti!..
Düne kadar; tek ayak üstünde "40 yalan" söylüyordu, gündeme getirdiği "10 iddiadan 9"u fos" çıkıyordu, sürekli "iftira" atıyordu filan da, bu defa, ne kadar "insanlıktan nasipsiz" olduğunu cümle alem gördü!..
O fotoğrafı biliyorsunuz.
Geçtiğimiz Pazartesi günü TOBB Genel Kurulu vardı... CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan"dan az önce gelmiş ve "protokol"deki yerine oturmuş!..
Biraz sonra, "Başbakan" gelmiş!..
"Bütün protokol" ve hatta "bütün salon" ayağa kalkmış, "Başbakan"a saygı" gösteriyor!..
Ama, Kılıçdaroğlu oturuyor!..
Bu yaptığı, "tam bir saygısızlık!"
Sen, Tayyip Erdoğan"ın şahsına "düşman" olabilirsin, Tayyip Erdoğan"ı sevmeyebilir ve hatta ondan nefret edebilirsin!..
Ama, Tayyip Erdoğan; senin için bir "siyasi rakip" olmanın ötesinde bir "Başbakan"dır!..
Hem de, bu milletin "yüzde 47" oyunu, yani "iki seçmenden biri"nin oyunu alarak Hükümet kuran bir Başbakan!..
Sen, Tayyip Erdoğan"a "saygı" duymayabilirsin, ama "bu ülkenin Başbakanı"na saygı göstermek zorundasın!..
Dahası; o "Başbakan"a oy veren "yüzde 47"lik kitle"ye saygı göstermek ve ayağa kalkmak zorundasın!..
Ama sen, oturuyorsun!..
Böyle bir durumda;
Bırakın "siyasetçi" olmayı, bırakın "sıradan bir insan" olmayı; azıcık "aile terbiyesi" almış, azıcık "görgü kaidesi" bilen, "nezaket kuralları"ndan azıcık nasibini almış bir adam, ayağa kalkar ve "saygı"sını gösterir!..
Böyle bir durumda, kim ayağa kalkmaz, kim "saygısız" davranır biliyor musunuz?.. Bu tavrı, "Afrika"nın balta girmemiş ormanları"ndan çıkıp gelen; "insanlık" nedir, "saygı" nedir bilmeyen "yamyam"lar gösterir!..
Haa, bir de "illegal örgüt" mensupları gösterir bu saygısızlığı!..
Kemal Kılıçdaroğlu, TOBB Genel Kurulu"nda, "CHP Genel Başkanı" gibi değil, "illegal bir örgüt başı" gibi davranmıştır!..
Hem saygısız, hem küstah!..
BİR DE "İNSAN" DİYOR!..
Sen ki;
"Cumhuriyeti kuran bir parti" olmakla övünürsün!.. Ama o "Cumhuriyet"in Başbakanı"na saygısızlık etmekte hiçbir sakınca görmüyorsun!..
Sen ki;
AK Parti"nin açıkladığı projelerde "insan yok" deyip, güya "insan"a önem verdiğini söylüyorsun!.. Peki, şu senin sergilediğin tavır, "insanca" mı?..
Bunun neresi insanlık?..
Sen "insan" mısın,
"Dağdaki eşkıya" mı?..
Dedim ya;
"İnsanlık"tan azıcık nasibini almış, "nezaket kaideleri"nden azıcık bilgisi olan bir adam, "Tayyip Erdoğan"ın şahsına" değil; "Bu ülkenin Başbakanı"na saygıda kusur etmez, "kerhen" bile olsa ayağa kalkardı!..
Ama, Kılıçdaroğlu oturuyor!..
Herkes ayakta, o oturuyor!..
Ya ayağa kalkanlar "insan" değil, ya da oturan Kılıçdaroğlu "insanlık"tan nasipsiz!..
İşte bu fotoğrafı görünce, tüylerim diken diken oldu!.. Ve ben, bu adamdan korktum!..
"İnsanlık"tan nasipsiz, "nezaket" nedir bilmeyen, "görgü kaideleri"nden habersiz bu adamdan her şey beklenir!..
Çünkü onda, "insana saygı" yok!..
İnsana saygısı olmayan, "kin, nefret ve öfke"sini gizleyen bir adam, yarın eline fırsat geçtiğinde tam bir "despot", tam bir "diktatör" olur!..
Öyle bir "despot" ki;
İnönü"yü de sollar, Ecevit"i de!..
Siz siz olun;
Bülent Ecevit"in Merve Kavakçı"ya böğürürkenki fotoğrafı gibi, Kemal Kılıçdaroğlu"nun bu fotoğrafını da kesin, kaldırın arşivinize!..
Çünkü bu fotoğraf;
Bir "insanlıktan nasipsizlik" fotoğrafıdır!..
12 TERÖRİST İÇİN YAS!
Şu hâle bakın;
Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara"da Başbakan"a "saygı" göstermez ve o salonda "militanca bir direniş" sergilerken, CHP"nin Diyarbakır Milletvekili adayı Salih Sümer, sırf "teröristlere saygı" göstermek için, "seçim bürosu"nun kapısına kilit vuruyor ve BDP"nin "kepenk indirme eylemi"ne destek veriyor!..
Olayı biliyorsunuz.
Irak sınırında güvenlik güçleriyle girdikleri çatışmada ölü ele geçirilen 12 terörist için KCK ve BDP hemen devreye girdi.
BDP, 3 günlük yas ilan ettiğini açıkladı. KCK da terörist cenazelerini provokasyon malzemesi yapıp tehditle bölgede kepenkleri kapattı. Çöpler toplanmadı. Otobüsler çalışmadı. Halk yine mağdur oldu.
BDP"nin, "12 teröriste saygı" için "3 günlük yas" ilân etmesine, CHP Diyarbakır milletvekili adayı Salih Sümer de; "seçim bürosunun kepenklerini kilitleyerek destek" verdi!..
Manzara ortada!..
"Ankara"da Başbakan"a saygı göstermeyen" CHP, "Diyarbakır"da teröristlere saygı" gösterdi!..
Söyleyin Allah aşkına;
"Teröristlerden esirgenmeyen bir saygı"yı, bu ülkenin Başbakan"ından esirgeyen bir CHP"den, siz olsanız korkmaz mısınız?..
Bunlar var ya, bunlar;
Allah muhafaza, yarın "iktidar" olsalar, "teröristlerle işbirliği" yapıp, bu ülkenin "yüzde 47"lik" insanına zulüm üstüne zulüm yaparlar!..
ANKARA"DA KIVIR, ORDU"DA BAĞIR!
Bakmayın bugün "demokrat" göründüklerine, bakmayın "özgürlük" dediklerine, elinizi uzatıp, "yüzlerindeki maske"yi çekip aldığınızda, altından öyle "korkunç bir çehre" çıkar ki, "hücceten" gidebilirsiniz!..
Çünkü bunlar;
Sizin yüzünüze karşı başka konuşurlar, arkanızdan başka!..
Yine TOBB Genel Kurulu"na gelecek ve bir olayı aktaracağım.
Biliyorsunuz;
Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Mayıs günü Mersin"de bir çağrı yapıp, demişti ki; "Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, çık açıklama yap, ya "Ben yolsuzluk yapmadım, Başbakan yalan söylüyor" de, ya da sesini kes, yolsuzluk yaptığını kabul ediyorsun!.."
TOBB Genel Kurulu"nda, Kürşad Tüzmen, Kılıçdaroğlu"nun yanına gitti ve adeta hesap sordu:
"Söyleyecek herhangi bir sözünüz varsa, bana söyleyin, meydanlarda değil!..
Ben, sizi genel müdürlük döneminizden biliyorum!.. Siz beni müsteşarken tanıyor muydunuz?"
Kılıçdaroğlu başladı kıvırmaya:
"Ben sizi dürüst birisi olarak bilirim... Zaten o lâfım, size değildi!"
Ne demektir bu?..
"Sözümü geri aldım" demektir.
Ve hatta "özür" dilemektir!..
Mi acaba?..
Sonra ne oldu biliyor musunuz?.. Ankara"da bunları söyleyen Kılıçdaroğlu, bir gün sonra gittiği Ordu ve Giresun"da, yine Kürşad Tüzmen"i hedef aldı!.. Hem de; "Gelip bana sığınıyorlar, dürüst olduklarını açıklamamı istiyorlar!" diyerek!..
Pes!.. Bu kadarına pes!..
Bu nasıl insandır Allah aşkına!..
Ankara"da kıvırıyor,
Ordu ve Giresun"da bağırıyor!..
Kemal Kılıçdaroğlu"nun bu tavrı neye benziyor biliyor musunuz?..
Hani, "fırlama çocuklar" vardır, "sövdüklerinde" veya bir "yaramazlık" yaptıklarında kulaklarını çekersiniz de; "özür" dilerler, "bir daha yapmayacaklarına" yemin-billah ederler de, paçayı kurtardıklarında, yakalanamayacakları mesafeye kaçıp uzaklaşırlar ve yine "sövmeye" başlarlar ya, Kılıçdaroğlu"nun yaptığı da bu!..
Ankara"da, Kürşad Tüzmen"in nefesini ensesinde hissedip, "Lâfım size değil" diyen bir adam, Ordu ve Giresun"a gidince, başlıyor yine "çamur" atmaya!..
Söyleyin Allah aşkına;
Böyle bir adama güvenilir mi?.
Böyle bir adamın sözüne itibar edilir mi?..
Böyle bir adama ülke teslim edilir mi?..
Hem yalancı, hem cür"etkâr!..
Hem saygısız, hem küstah!..
Başbakan"a saygısız, teröriste saygılı!..
Şahsen ben;
Bay Kemal Kılıçdaroğlu"nun yaptıklarını "insanlığa" sığdıramadım!..
Bu adam, "insan"dan öte bir şey!..
"Esfel-i safilin"den de öte!..
Bahçeli"nin sahte fotoğrafı!
MHP"de sular durulacak gibi değil... Biliyorsunuz; dün de "6 MHP kurmayı" ile ilgili "kaset"te; "kimin, kiminle neler konuştuğu"na dair ipuçları verildi ve bu kurmayların "istifa"ları istendi... Ama, Devlet Bahçeli, hiç de oralı değil!.. "Bütün vebal benim" deyip, "adamlarının arkasında olduğunu" söyledi... Netice ne olur, bilemeyiz!..
Ama Bahçeli; bu işlerin "MHP"yi bitirmeye yönelik bir tezgâh" olduğunu ve "Erdoğan, Gülen ve Öcalan" üçgeninde gerçekleştirildiğini "ispatlamak"(!) için, "yalana tevessül" etmeye başladı!.. Ya da, oyuna getirildi.
Biliyorsunuz; geçenlerde Ali Kırca"nın Show TV"deki programına katıldı ve orada bir "fotoğraf" gösterdi... Bahçeli"nin iddiasına göre, fotoğraftaki "otomobil"de "şüpheli insanlar" vardı... Chreysler Voyager marka otomobil, "kendilerini takip ediyor"du!.. Yaptıkları araştırmada, "otomobilin plâkası" Avcılar"daki bir otomobile aitti, yani "sahte"ydi!..
Ama, asıl sahteciliği yapan kendisiydi!.. Zira, fotoğrafını gösterdiği otomobil, "Almanya"da bir galerinin internet sitesinden" alınmış ve üzerine "yerli plâka montajı" yapılıp, Bahçeli"nin eline tutuşturulmuştu!..
Yani, o otomobilin "MHP Genel Merkezi önünde" durması, dahası; içinde "şüpheli kişiler" bulunması, mümkün değildi... Çünkü o otomobil; Almanya"daki bir galeride idi ve fotoğrafı da, "satış" için, internete verilmişti!.. Onlar da, oradan almışlar!..
Bahçeli, "adam"larının arkasında belki durabilir ama bu "sahte otomobil"in arkasında durup-duramayacağını göreceğiz!..
akit