İki kişi derken Abdüllatif Şener'i ve Köksal Toptan'ı kastediyorum. Ak Parti kapatılma gibi bir durumla karşı karşıya kaldığı takdirde, bu iki ismin, özel bir sınavdan geçeceğini düşünüyorum. Böyle zamanlar tekin değildir Türkiye'de..
Siyasetin savrulma zamanlarıdır. Eğer Ak Parti hakkında iktidardan düşürme ve yeniden yapılanma ortamına sürükleme gibi bir siyasi strateji söz konusu ise, herhalde "Parçalama" veya "Güvenilir" diye nitelenecek bazı isimler etrafında yeniden oluşma gibi bir hesap da yapılmış olmalıdır. Şener ve Toptan, aslında bu tür kombinezonlardan uzak bir siyasi geçmişe sahiptir. Geldikleri çizgi oldukça net bir çizgidir. Ancak, bu işler, sadece sizin netliğinizle bağlantılı işler değildir.
Öyle bir vasat oluşturulur ki, belli odakların yok etmek istediği simalarla karşı pozisyona gelmek bile sizin o güne kadar oluşturduğunuz tüm imajı berhava edebilir. Belli çevrelerin güven bildirmesi de aynı şekilde toplumun başka kesimleri için "Güvensizlik" gerekçesi haline gelebilir. Bir şey daha: Toplum hassasiyetlerine zıt bir yerde yıldızlaştırılmak da sizi kendi tabanınızdan koparıp başka alanlara savurabilir. Türkiye'de bütün bunlar, bazı odaklarla işbirliği içinde çalışan medyanın özel misyonu ile icra edilegelmiş şeylerdir. Birden önemsendiğinizi görürsünüz. Birden "Allah Allah, bende ne marifetler varmış" duygusuna sürüklenirsiniz. Evet, içinde bulunduğunuz camiaya yönelik eleştirileriniz vardır. Yanlışlar görmüşsünüzdür. Bunlar hayati yanlışlardır ve o problemli ortama gelişte bu yanlışların etkisi olduğu kanaatindesinizdir. Vaktiyle uyarmışsınızdır. Dinlenmemişsinizdir. Buruksunuzdur.
Evet bütün bunlar vardır. Ve bütün bunlara karşı sizin içinizde oluşmuş duygular üzerinden bir çalışma söz konusu olacaktır. Orada sizin meziyetleriniz söz konusu değildir. Söz konusu olan sizin yumuşak karnınız ve dağıtma gücünüzdür. Yumuşak karın, burukluklarınız, dağıtma gücü de, medyanın sağladığı forstur. Bu noktada Şener'in ayrı, Toptan'ın ayrı fonksiyonlar icra etmesi söz konusudur. Şener, Ak Parti'nin klasik tabanından gelmiştir, Toptan AP - DYP çizgisinden... Şener'in bir süre önce kenara çekilmesinden, bir muhalif çizgi üretme hesapları her zaman var olmuştur.
Şener'in kişiliğinde, -Erdoğan ve Gül'ün zıddına- laik çevrelerin tepkilerini anlayan ve meşrulaştıran bir lider tipi oluşturulmak istenmiştir. Toptan'ın, Meclis Başkanı yapılmasında da, böyle bir operasyonun ip uçları gözlenmiştir. Sanki Toptan, Arınç'ın çizgisinden farklılaştırılarak, Arınç dışlanarak, hatta Arınç çizgisi mahkum edilerek o göreve getirilmiş, medya da bunun altını çizmiştir.
O çevre, Toptan'ın kişiliğinde aslında Ak Parti'nin ana damarından farklı bir çizgi bulunduğunu düşünmekte ve her fırsatta bunu gündeme getirmektedir. Gene söylüyorum, bunda Şener'in veya Toptan'ın hiçbir günahı bulunmayabilir, ama manzaranın o şekilde oluşturulduğu bir vakıadır. (Yeni Şafak'tan ayrılma sürecinde benim tavrım bazı medya organlarında "Ak Parti'ye muhalefet bayrağı açma" şeklinde sunulmuştu. Oysa benim asla öyle bir hesabım olmamıştı.
Ama içerden bir muhalefet bayrağı açma hesabı her zaman bir çevrenin gündeminde olmuştur. ) Ve bu tür iltifatlar, güzellemeler, misyon yüklemeler, şayet altındaki niyeti kazımazsanız, nefsi anlamda tatmin edici de olabilir. Bu, bir "Savrulma" ortamında çok daha etkili sonuçlar verebilecek bir operasyondur. Böyle durumlarda sonuç ne olur? Eğer oltaya kapılırsanız, bir süre gerçekten savrulmayı hızlandıran rol oynarsınız. O "bir süre", sizin parçalayıcı, çözücü, dağıtıcı rolünüz etkisini gösterinceye kadardır. Gerçekte ise siz asla onların siyasi aktörü olmayacaksınız.
Onlar, on yıllardır birlikte oldukları çevre içinde bile birbirini yiyen bir ilişki halindedirler. O güne kadar da siyasi misyonunuz, asla onların arzu ettiği çizgide oluşmamıştır. "Rol" sonuçlanınca, o çevreler için işiniz bitecektir. Bu arada, bir çizgiyi çökerten projeye eklemlendiğiniz düşünülecek ve kendi gerçek tabanınızda da "Kuşkulu insanlar" haline geleceksiniz. İşte bu bana göre misyon bitişidir. Bu yazı, siyasetin zor zamanlarına karşı bir uyarıdır. Şener ve Toptan, asıl böyle zor zamanlarda kuşatıcı, tahkim edici, birleştirici, misyonun ayağa düşmesini önleyici simalar oldukları takdirde kalıcı olacaklardır. Üzerlerine oyun kurulan insanlar değil, milletin tarihi yürüyüşünü doğru okuyan ve onun, sonraki zamanlara yara almadan intikalini sağlayan insanlar olmak; bence önümüzde bunun sınavı yaşanacaktır.