Toplantının son gününde yayımlanan bildiride, İslam ülkeleri arasındaki işbirliğine ve Filistin meselesine vurgu yapıldı.
Bildiride "Kudüs, manevi karakteri ve tarihi geçmişiyle çelişen bir durumla karşı karşıyadır. Batı Şeria'da ırkçı, ayrılıkçı duvarın inşası ile Gazze gaddar bir ablukanın altına alınıyor" ifadesine yer verildi. İsrail ile barış sürecinin ancak "İsrail'in yükümlüklerini yerine getireceğini ifade etmesi halinde" olabileceği belirtildi. Bu çerçevede, "İsrail ile ayrıntılı bir barış, ulusal hakların iadesi, İsrail'in Filistin, Golan ve Güney Lübnan'daki işgal edilmiş topraklardan çekilmesi ile mümkündür" ifadesi kullanıldı.
Bildiride, İslam ülkelerinin politik ve kültürel olumsuzluklarla karşı karşıya kaldığı belirtilerek, "Böyle bir dönemde İslam ülkeleri güçlerini birleştirmenin yolunu bulmak zorundalar. Uluslararası arenada kimliklerini koruyarak güçlü durmayı başarmalılar" görüşü belirtildi.
İKT'nin, El Aksa Camisi'nin bir fanatik tarafından yakılması üzerine kurulduğunun hatırlatıldığı bildiride "Müslüman devletlerin ve toplumların haklarının korunması için İKT daha aktif rol almalıdır" denildi.
İslam dünyasının kendi içinde ekonomik ilişkilerini güçlendirmesi ve bu alanda mevcut engellerin kaldırılması gerekliliği ile güçlü olmak için politik işbirliği ve karşılıklı olarak ülkelerin birbirlerini desteklemesi gerekliliği vurgulandı. Bildiride "güçlülerin dünyasında yaşıyoruz ve bu dünyada güçsüze yer yok" ifadesi yer aldı.
İslam dünyasının kendi içinde dayanışma mekanizmasını oluşturması gerekliliğine sıkça vurgu yapılan bildiri şöyle tamamlandı:
"Kendi sorunlarımızı kendimiz çözmeliyiz, vizyonlarımızı geliştirmeliyiz, yüz yüze kaldığımız sorunlara karşı işlevsel planlar oluşturmalıyız."