Mütevazı bir hayat süren Humeyni, Mescidi Aksa davasına da sonuna kadar sahip çıkmıştı.
İran İslâm Cumhuriyeti lideri ve kurucusu olan İmam Humeyni, vefat yıldönümünde hayırla yâd ediliyor. 1902 yılında Humeyn şehrinde doğan Humeyni, 1989 yılında Tahran'da vefat etmişti. Çocukluk yıllarından itibaren dinî medreselerde Arap dili ve edebiyatı, mantık, fıkıh ve usul gibi dersleri alan Humeyni, Erak ve Kum medreselerinde yetişmişti.
TÜRKİYE'YE SÜRGÜNE GÖNDERİLDİ
Genç yaşına rağmen Şah Rıza Pehlevî rejimine karşı mücadele veren Humeyni, 1958'de Eyalet ve Vilayet Cemiyetlerinin kurulması ve Şah'ın "Altı maddelik tasarıları"nın ortaya konulmasıyla, Şah rejimi aleyhine şiddetli mücadelesini başlattı. İran Şahı Pehlevi, kendi halkına düşman ve baskıcı uygulamaları ile biliniyordu. Şah, özgürlük hareketlerini en sert şekillerde bastırıyor, insanları katlediyor ve ülkenin tüm zenginliğini kendisi ve ailesi için kullanıyordu. 5 Haziran 1961'de meydana gelen kanlı olaylardan sonra rejim aleyhine yaptığı bir konuşma sonucu tutuklanarak Tahran'daki İşretâbâd askeri cezaevine konulan Humeyni, serbest kaldıktan bir yıl sonra, kapitülasyon tasarısı aleyhine yaptığı ateşli konuşmasının ardından tekrar tutuklandı. Ancak bu kez cezaevine değil, 4 Kasım 1965'te Türkiye'ye sürgüne gönderildi. Bir süre sonra İmam Humeynî, Türkiye'den Irak'a geçti ve Irak'ın Necef kentinde 15 yıl boyunca öğrenci yetiştirmekle meşgul oldu. Humeyni, gerek Türkiye ve gerekse Paris ve Kuzey Irak'tan yazdığı yazılarla İran'da kitleleri hep ayakta tuttu. İslâm Devrimini tetikleyen açıklamaları ile zalim Şah'ın sonunu getiren süreci başlattı.
ABD'NİN DESTEKLEDİĞİ REJİMİ, SİLAHSIZ YIKTI
İran Şahı, 1962'de ABD Başkanı Kennedy'nin tavsiyelerine uyarak "Ak devrim" adını verdiği bir toprak reformu gerçekleştirmek istedi.
Halk bu reforma tepki gösterdi. Humeyni'nin halk nezdinde destek sağlamaya ve liderliğe doğru yol almaya başlaması bu olayla birlikte başladı. Şahın adamları reforma karşı direnişi kırmak için bazı yerlerde korkunç katliamlar gerçekleştirdiler. Ama bu katliamlar tepkinin büyümesine yol açtı.
Bütün bu gelişmeler üzerine başlayan rejim - halk kavgası 1979'da Ayetullah Humeyni liderliğinde gerçekleştirilen devrime kadar durmadı. 1 Şubat 1979'da Şah'ın İran'dan kaçmasının ardından İmam Humeynî onbeş yıllık bir sürgünün ardından büyük bir karşılama ile İran'a geri döndü.
Onun İran Havayollarına ayak basması devrimin gidişatını daha da hızlandırdı. 11 Şubat 1979'da İmam Humeynî'nin başlattığı uzun mücadele zafere ulaştı ve halkın büyük desteği ile Şah rejimi tarihe karışarak yerine İran İslâm Cumhuriyeti rejimi kuruldu. İmam Humeynî devrimden on yıl sonra, 4 Haziran 1989'da Tahran'da vefat etti.
Şahın adamları, 15 bin Müslümanı Hordad'da katletti
Ülkenin zenginlik kaynaklarını ailesine peşkeş çeken Şah, İmam Humeyni'nin ateşli konuşmalarına çok kızdığı için İmam'ın tutuklanma emrini verdi. Müslüman kitleler Şahın bu emrini duyar duymaz sokaklara döküldüler. Kontrolünü kaybeden Şah, orduya halkın gösterilerini dağıtma emri verdi. Bunun sonucunda İran'ın Müslüman halkından 15 bini şehid edildi. Bu hadise 15 Hordad katliamı olarak meşhurdur. Bu kıyım tüm İslâm dünyasını yaralamıştı. Ezher Şeyhi Muhammed Şeltut, bu cinayete tepki olarak bir bildiri yayınlayarak dünya Müslümanlarını İranlı mücahidlerle ve şehid yakınlarıyla dayanışmalarını ilan ederek katliamı mahkûm etmeye çağırmıştı. Bu bildirinin bir kısmında şöyle deniyordu: "Bugünlerde bazı savunmasız Müslümanlara saldırılmaktadır. İlk önce İran'ın büyük âlimleri ve davetçileri bu saldırıların kurbanı oldular, zindanlara dolduruldular. Emr bil maruf ve nehy anilmünker vazifesini yapmalarına engel olundu. İran'daki İslâm ulemasının büyük fedakârlıkları ve tarihteki müsbet etkileri inkâr edilemez boyuttadır. Onların İslâm yolundaki telaş ve özverilerini asla unutmayacağız!"
MUSTAFA R. ÖZGÜR - VAKİT
Etiketler: Şah Rıza Pehlevi İmam Humeyni Devrim İran İslam Cumhuriyeti