İmkânsız Bir Vahdet Ütopyası

Mehmet GÖKTAŞ

Bölünmüşlükten, parçalanmışlıktan zannedersem şikâyetçi olmayanımız yoktur.

Günümüzde belki en çok dile getirilen temennilerin başında Müslümanların Vahdeti gelmektedir. İslami dergilere, gazetelere, kitaplara, sesli ve görsel yayınlara baktığımızda bundan daha çok işlenen bir konu bulamazsınız.

Bu sebeple “Müminler ancak kardeştir…”, “Hepiniz toptan Allah’ın ipine sarılın, bölünmeyin, parçalanmayın…” ve benzer ayetler dilimizden hiç düşmez.

Elbette dile getirdiğimiz bu derdimiz bir gerçektir, buna kimse bir şey diyemez.

Fakat gerçekleşmesini istediğimiz, ümit ettiğimiz vahdetin hayal ve ütopik taraflarının olduğunu da unutmayalım. Yani bir anlamda gerçekleşmesi imkânsız olan bir şeyi kendimize hedef olarak seçmemizin bize bir takım zararlarının olacağını bilelim.

Her şey bir yana, Müslümanların dini açıdan öyle ciddi bir tefrika içinde olmadığını görmeliyiz. Özellikle başta Hıristiyanlık ve diğer dinlerle kıyasladığımızda bu gerçeği sevinerek görürüz.

Çok küçük, hatta sözü bile edilmemesi gereken istisnaları dışarıda bırakarak soruyoruz;

Allah’tan başka ilah olmadığı, Muhammed Aleyhisselam’ın O’nun kulu ve rasûlü olduğu inancında Müslümanlar arasında ayrı düşünenler var mıdır?

İmanın diğer konularında, Meleklerde, Kitaplarda, Ölümden sonra dirilmede, Cennet ve Cehennem inancında var mı bir tefrika?

Bu ümmetin Beş Vakit namazda bir ihtilafı var mıdır?

Kıblesinin Kâbe oluşunda bir ayrılık var mıdır?

Zekât vermekle mükellef olduğuna itiraz eden bir mezhep var mıdır?

Ramazan Orucunda ihtilaf eden bir kitle var mıdır?

Ömürde bir defa Hac yapmanın farz oluşuna karşı çıkanlar var mıdır?

Bütün bu ana konularda ilk günden zamanımıza kadar birlik içinde olmak az şey midir?

Peki, ihtilafa düştüğümüz, bölünüp parçalandığımız, ayrı kamplarda yer aldığımız hususlar nelerdir?

Genellikle siyasi konular değil midir? Küçümsemiyorum, basit görmüyorum.

Ama dikkat ederseniz siyasi konularda tarih boyunca hiçbir zaman doğru dürüst bir vahdet gerçekleşmemiştir.

Müslümanlar bugün vahdet konusunu işlerken genellikle siyasi vahdeti hedef alıyorlar, bunun da kolay kolay gerçekleşmeyeceğini görünce bu defa “öldük, bittik, tükendik, mahvolduk…”  gibi mevcut tefrikadan daha kötümser bir dil kullanıyorlar.

Yeryüzündeki bütün Müslümanların bir tek liderin etrafında birleşmesi ve her konuda aynı düşünmesini hedefliyorsak,

Bir tek imamın mezhebinde, bir tek efendi hazretlerinin meşrebinde birleşmesini hayal ediyorsak yanılıyoruz.

İslam Hukukunda bir kural vardır; “Bir şey tamamen elde edilemezse tamamen de vazgeçilmez.”