İnançlara Baskı Kaybettirir

Başörtülüyüz. Başörtüsü inancımızın gereği. Ne pahasına olursa olsun başörtüsü takmaya ve başörtüsü takmanın özgürlüğü için mücadeleye devam edeceğiz.

İNANÇLARA BASKI KAYBETTİRİR

Başörtülüyüz. Başörtüsü inancımızın gereği. Ne pahasına olursa olsun başörtüsü takmaya ve başörtüsü takmanın özgürlüğü için mücadeleye devam edeceğiz.

Başörtüsüne el uzatanlar, başörtüsüne dil uzatanlar, başörtüsünü yasaklamaya çalışanlar- yasaklayanlar, başörtüsü yasağını kaldırmak için söz verip mücadele vermeyenler bilsinler ki; başörtüsü mücadelesi hiç bitmeyecektir. Ve kazananlar direnenler olacak, kaybedenler yasakçılar olacaktır.

Her türlü düşünceye özgürlük tanınmaya çalışılan günlerden geçiyoruz. Her türlü inanca özgürlük isteyen yetkilileri dinliyoruz. En uçuk kıyafetlerin sergilendiği ekranları izliyoruz. Ama konu başörtüsüne özgürlük olunca karşımıza buz gibi yüzler çıkıyor, ses anlamaz taş duvarlar dikiliyor.

Başörtümüze özgürlük isterken, başkalarına verilen özgürlükleri referans almıyoruz. Başörtümüzün meşruiyetini başka insanların sapkın tercihlerine gösterilen hoşgörüye dayandırmıyoruz. Başörtüsüne özgürlük talebimizin kaynağı İslami kimliğimiz, başörtüsünün meşruiyetinin kaynağı Kur’an dır. Kur’an a dayanan bir emri kaldırmaya kimin gücü yetebilir? Er geç Kur’an ın emrine boyun eğilecek, er geç başörtüsü özgürlüğüne kavuşacaktır. Buna inancımız tamdır.

İdarede bulunanlar halkın başörtüsü konusundaki taleplerini dikkate alıp gereğini yaparlarsa hem kendileri hem Türkiye kazanır. Aksi halde şimdilerde hiç hatırlanmayan önceki yasakçılar gibi onlarda gider ama halk, ama biz yine var olmaya devam ederiz.

İnsan haklarının, eğitim haklarının önündeki tüm engellerle birlikte başörtüsü takma özgürlüğü önündeki engellerin kaldırılması bir zorunluluktur. Bu zorunluluğu yetkililere bir kez daha hatırlatıyor, icraat bekliyor, derhal çözüm istiyoruz.

Bu vesile ile, yoluna canımızı vermekten çekinmeyeceğimiz sevgili Peygamberimize yapılan hakaret ve saldırıları şiddetle kınıyoruz. Keza, yüce İslam Dininin direği olan namaz ibadetine yönelik çirkin saldırı ve yayınları da şiddetle kınıyoruz. Bu saldırıları yapanları yanlışlarından derhal vazgeçmeye çağırıyoruz.

Her hafta Cumartesi günü saat 12.00 de bu meydanda toplanıp
çözüm taleplerimizi tekrarlayacak, inancımıza yönelik davranışlara tepkimizi dile getireceğiz. Hak ve özgürlüklerden yana olan herkesi bekliyor, mübarek Ramazan ayının tüm insanlığa bereket getirmesini temenni ediyoruz.

İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU

HAKKIMIZI ALACAĞIZ

Bir kez daha buradayız, hakkımızı alacağız demek için.... Yine başımız dik yine yüreğimiz umut dolu…

En kararlı, en direnişçi duygularla geldik bu meydana... Direnişimiz; başörtülerimizin melteminde kopartılan fırtınalara karşı...

Direnişimiz; yıllarca haklarımızı gasp eden kapkaççı ruhlu başörtüsü düşmanlarına karşı...

Direnişimiz, postal ve tank seslerini; sivil ve adil yaklaşımlara tercih eden sözde aydınlara karşı...

Ve umutlarımız...Örselene örselene parçalara ayrılan, kah yurt dışına taşıdığımız, kah yüreğimizin derinliklerine hapsettiğimiz, üniversite kapılarında kamu binalarında çirkin üsluplarla kovulan, buna rağmen hiç kaybetmediğimiz umutlarımız...

Seçilmiş siyasilerin eşleri sadece başörtüleri nedeniyle, yazar bilinenlerin haksız, yersiz ve ahlaki olmayan eleştirilerine hedef oluyor.

Kadın hakları savunucuları, kadına karşı ayrımcılığın gözler önünde yaşanan bu en somut örneğini, görmezden geliyor.

Bir avuç azınlık; başı açık olmayı; kadınlığın ve saygıdeğerliğin ölçütü haline getirmeye çalışıyor.

Ahlaki değerler kolaylıkla göz ardı ediliyor.

Bütün bunlar yaşanırken çığırtkanlıkla iş bitirmeye alışan aynı azınlık; hazırlık aşamasında ki anayasa değişiklik paketinin, sadece üniversitelerde başörtüsü serbestisi getireceği ihtimali üzerine savaş çığlıkları atıyor; “Başörtüsü yasağı kaldırılmasın, eğer kaldırılırsa başı açıklara baskı yapılır!” şarkısını söylüyor.

Buradan bir kez daha hatırlatıyoruz... Başörtülüler bugüne kadar sadece haklarının peşinde oldular. Haklarını arayan insanları baskı peşinde insanlar gibi göstermeye çalışmak yıllardır yapılanları unutturmaya çalışmaktan başka bir anlam taşımıyor.

Uykularınızı kaçıran başörtülü kadınlar bir Türkiye gerçeğidir.

Görmek istemeseniz de baktığınız her yerde onlar vardır. Anadolu'nun bütün kentleri, sadece ve sadece Allah'a ve O'nun emirlerine itaat ettiği için başını örten kadınlarla doludur…

Korkularınızla yüzleşin, çünkü bizim yüreğimizde ki sevgi ve şefkat; sizlere de yeter....

Hakların rahatlıkla kullanılabildiği özgürlük ortamlarından korkmaya gerek yoktur. Özgürlükleri kısıtlamak değil özgürlüklerin önünü açmak tüm insanlığa kazandıracaktır.

Hakların önündeki engellerin kaldırıldığı özgürlük ortamları beklentimizdir.

İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU

YASAĞIN SEBEBİ İSLAM DÜŞMANLIĞI MI?...

Yine buradayız, ihlaller bitene kadar haklarımızı aramaya devam
edeceğiz.
İnancımızı kimsenin keyfine, inisiyatifine ipotek vermedik,
vermeyeceğiz.
Başörtüsü yasakçılığının ardında İslam düşmanlığı olduğunun
bilincindeyiz. Bizim üzerimizden bir takım hesaplar, planlar yapıldığının farkındayız. Bu yasağın devamında bir takım çıkar çevrelerinin menfaatleri olduğunun da idrakindeyiz.
Bu yasağın en çok kimlerin işine yaradığı görülmeli, hakları gasp edilen
Müslüman kadınların toplum mühendislerinin dönüştürme projelerinin bir parçası olmayacakları bilinmelidir.
Sivil Anayasa tartışmalarının statüko bekçilerinin uykularını
kaçırdığının farkındayız. Daha ne kadar sivil olacağını göremediğimiz bir Anayasa'nın tartışılmasına bile tahammül edilemiyor.
Bu tartışmaların aktörleri yıllardır “sivil anayasa” çağrısı yaptıklarını
unutuyor. Yasağın baş aktörlerinden olan, YÖK Başkanı Erdoğan Teziç 1992 yılında TÜSİAD'ın isteği üzerine hazırladığı Anayasa taslağında 1982 Anayasasının kutsal ve otoriter devlet anlayışını eleştirdiği, hatta milletvekili ve cumhurbaşkanı yeminlerinde Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlılık kelimelerinin olmadığı, rejimsiz, liberal ve demokratik bir Anayasa istediğini unutmuş görünüyor.


Anayasa değişikliği ile başörtüsü sorunun çözülmesi konusunu
gündeme taşıyanlara hatırlatıyoruz; inancımızı asla pazarlık konusu yapmayız. Başörtüsü, hayatımızın bütün alanlarında inancımızın emridir. Sadece üniversitelerde serbest bırakılması gibi bir durumun sorunu çözmeye yetmeyeceğinin bilinmesini istiyoruz. Başörtüsünün önündeki tüm engeller kayıtsız şartsız ve hayatımızın her alanını içine alacak şekilde kaldırılmalıdır.
Hazırlanacak anayasa, temel hak ve özgürlükler konusunda açık ve net
olmalıdır. Muğlak ifadelerin keyfi yönetmeliklere ve hak ihlallerine zemin hazırlayacağı unutulmamalıdır.
Kaldı ki başörtüsünün meşruiyetinin kaynağı anayasalar veya yasalar
değil Kur’an dır. Bu sebeble hazırlanacak anayasada başörtüsü yasağını kaldıran bir hüküm olursa bu meşruiyetin kaynağı değil hakkın teslimi olacaktır. Aksi bir durumda, başörtüsünü yasaklayan anayasalar veya yasalar konulsa da bizler başörtüsü takmaya devam edeceğiz. Başörtüsünü emreden Kur’an’ın tüm anayasalardan ve yasalardan üstün olduğuna ve Kur’an’ın emrine uymanın bizler için vazgeçilmez bir zorunluluk olduğuna iman ediyoruz.
Bu vesile ile, büyük şeytan ABD.nin Müslümanların yaşadığı
coğrafyaları kan gölüne çevirmesini, Irak’ın üçe bölünmesine ilişkin hazırladığı planı, Irak ve Afganistan halkı üzerindeki zulümlerini şiddetle protesto ediyor, yaptığı katliamların kendisini ayakta tutmaya yetmeyeceğini hatırlatıyoruz. Keza, İsrail terör devletinin Filistinli Müslümanlara yönelik saldırılarını nefretle kınıyor, tank paletleri altında başı ezilen Filistinli küçük mücahide ve tüm şehidlere Allah’tan rahmet diliyoruz. Bizlerden dua beklentilerini seslendiren Çeçenistanlı kardeşlerimize de hayır dualar ediyoruz.
Önümüzdeki cumartesi günü aynı saatte buluşmak üzere katılan ve
destek verenlere teşekkür ediyor, tüm halkımıza hayır dolu ramazanlar temenni ediyoruz.

İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU

BAŞKALARININ DAYATMASINA GÖRE ŞEKİLLENEN HAYAT ZİLLETTİR

Ramazan ayının maneviyatını yaşadığımız şu günlerde başörtüsü yasağını protesto etmek ve diğer hak ihlallerini kınamak için buradayız.
Yeni anayasa taslağının konuşulduğu şu günlerde taleplerimizi bir kez daha hatırlatmanın hem anayasayı oluşturanlar hem de o anayasayla yönetilecek olanlar açısından önemli olduğunu düşünüyoruz.
Biz, bu ülkenin vatandaşları olarak kamu kurumlarından, eğitim ve öğretim imkânlarından, başını örtmeyen ya da imam hatip lisesine gitmeyen bireylerin yararlandığı kadar yararlanmak istiyoruz. Vergilerle oluşumuna katkıda bulunduğumuz kurumlardan adil ve eşit hizmet bekliyoruz.
İnanç özgürlüğümüze zarar verecek bir kısıtlamayla karşılaşmadan okuyabilmeyi,
çalışabilmeyi istiyoruz. Zorlama yorumla inançlarımızın önüne konulan bir engel olan kamusal alan- özel alan ayrımının ortadan kalkmasını bekliyoruz.
Haklarımız teslim edildiğinde okulların ve kamu kurumlarının bizler tarafından doldurulacağı ve diğerlerine yaşam hakkı tanınmayacağı korkularından kurtulunmasını istiyoruz. Herkesin korkularıyla yüzleşmesini ve korkularından kurtulmasını bekliyoruz.
Özgürlüklerimize, tam ve -ileride herhangi bir şüpheye yol açarak yeni yasakları doğurmayacak şekilde- net olarak kavuşmayı bekliyoruz.
Düzenlenecek yeni anayasa da başörtüsü yasağı, bütün kamu kurumlarında ve üniversitelerde kaldırılmalıdır diyoruz;
Çünkü biz bugüne kadar bu taleplerimiz yüzünden bir çok hak gaspının muhatabı olduk.
Çünkü biz bugüne kadar bu taleplerimiz yerine getirilmedi ama hiçbir taşkınlık yapmadık.
Çünkü biz bugüne kadar bu taleplerimiz doğrultusunda yaşadığımız ve yaşamaya devam edeceğimiz hayatı kimseye dayatmadık.
Çünkü biz bugüne kadar bizimle aynı inançları ya da hayat tarzlarını paylaşmayan hiç kimseyi aşağılamadık.
Çünkü biz bugüne kadar hiç kimseye bizim gibi inanmıyorsanız bu ülkeyi terk edin demedik.
Çünkü biz bugüne kadar hiçbir yere gitmedik, hizmet edebilmek için başka ülkelerde okuyup ülkemize geri döndük.
Çünkü biz bugüne kadar başörtülü olduğumuz için hiç kimseden maddi bir çıkar sağlamaya çalışmadık.
Çünkü biz bugüne kadar kendimizi anlatmaya, önyargıları aşmaya çalıştık. İmkansızları, verilemeyecek şeyleri istemedik.
Başkalarının dayatmalarına göre şekillenen hayatların zillet olduğunu biliyoruz. Zillet içinde bir yaşamı da asla kabul etmeyeceğimizin bilinmesini istiyoruz.
Bu vesile ile, Kocaeli’nde başarılı öğrenciler için düzenlenen “Çanakkale ve şehitlik” gezisine başörtülü öğrenciyi götürmeyen, başörtülülerin, yasak kaldırılırsa başı açıklara baskı yapacakları iddialarını gündeme taşıyan zihniyetin dayatmada ulaştığı noktayı gözler önüne seren bu keyfiliğe dikkat çekiyor ve kınıyoruz. Şırnak ilinde köylerine su getirmeye çalışan vatandaşlara yapılan saldırıyı kınıyor, tekrar yaşanmamasını diliyor, yaşam hakkı ihlallerine son verilmesini bekliyoruz.
Ramazan Bayramımızın tüm Müslümanlara ve tüm insanlığa bereket getirmesini diliyoruz. Bayramın ikinci günü olan 13 Ekim 2007 tarihinde saat 12.00 de yine burada olacağız. Tüm duyarlı halkımızı bekliyoruz.

İNANÇ ÖZGÜRLÜĞÜ PLATFORMU - Konya

Sivil Haber Haberleri

Katil İsrail'e kucak açan Uluslararası Olimpiyat Komitesi sınıfta kaldı
Paris Olimpiyatlarının güvenlik işlerinde neden İsrail güçleri kullanılıyor?
Alimlerden Gazze bildirisi: HER MÜSLÜMANA FİLİSTİN SORULACAK
PKK'nin kanlı tarihinden bir kesit: Susa Katliamı!
Diyarbakır bu akşam da Gazze için meydanlardaydı