İngiltere Chagos Takımadaları'ndan Çekilsin!

Hakan Albayrak

Morityus (Mauritius), İngiltere’nin sömürgesiydi. Chagos Takımadaları, bu sömürgeye dahildi. 1960’lı yıllarda Morityus bağımsızlık yoluna girince, İngiltere Chagos Takımadaları’nı Morityus’tan ayırdı (1965) ve Morityus o parçası eksik kalarak bağımsız devlet oldu (1968).

Konu orada kapanmadı ama. 50 seneyi atlayıp şu son birkaç aydaki gelişmeleri sıralayalım: Uluslararası Adalet Divanı 25 Şubat’ta İngiltere’nin Chagos Takımadaları’nı Morityus’a iade etmesini salık verdi. BM Genel Kurulu 22 Mayıs’ta İngiltere’den takımadaların kontrolünü 6 ay içinde Morityus’a devretmesini istedi. Morityus Parlamentosu Temmuz ayında Chagos Takımadaları üzerinde egemenlik ilan etme kararı aldı…. Ve Afrika Birliği (AfB) Komisyonu Başkanı Musa Faki Muhammed, dün yaptığı yazılı açıklamada, İngiltere’nin Birleşmiş Milletler (BM) kararını ihlal ederek Chagos Takımadaları’nda sürdürdüğü sömürgeci yönetimden derin endişe duyduğunu belirtti, İngiltere’ye Uluslararası Adalet Divanı ve BM Genel Kurulunun aldığı kararlara uyma çağrısında bulundu, uluslararası kamuoyunu da Morityus’a destek vermeye çağırdı.

Bu vesileyle, 1995’te ziyaret ettiğim Morityus’ta (o zamanlar Morityus’a “Morisya” diyordum) tuttuğum bazı notları dikkatinize sunmak isterim.

***

Afrika kıtasında, Hint Okyanusu’nda bulunan Morisya’nın yüzölçümü yaklaşık 2000 kilometrekare. 1 milyon 200 bin civarındaki nüfusun yarısı Hindu. Önde gelen diğer dini/etnik gruplar: Tamamına yakını Madagaskar ve Zanzibar kökenli olan Afrika yerlisi 300 bin Hıristiyan, Hint kökenli 200 bin Müslüman. Bir miktar Çinli Budist ve Konfüçyanist, bir miktar Tamil, ayrıca Avrupa kökenli birkaç bin Hıristiyan ve Yahudi.

Önce Portekiz, sonra Fransa, en son İngiltere’nin sömürgesi olan ve 1968’de Londra’nın zoraki rızasıyla bağımsızlığını ilan eden Morisya, sömürgecilerin tahakkümünden hiçbir zaman tam olarak kurtulamadı. Fransız idaresinin adayı İngiliz idaresine terk ederken (1820’ler) kopardığı tavizler halen geçerliğini koruyor. İngilizler de Morisyalılardan birçok taviz kopardılar. Toplamı 10 bini geçmeyen beyaz (Fransız/İngiliz kökenli) nüfusun sahip olduğu uçsuz bucaksız topraklar ve göz kamaştırıcı ekonomik güç, bağımsızlık öncesi anlaşmaların teminatı altında. Morisya’da resmi dilin İngilizce, konuşulan dilin Fransızca ağırlıklı Kreol dili olması da kayda değer. Fakat Morisya’ya “Avrupa’nın uydusu” demek bunlara rağmen mümkün değil. Devleti büyük ölçüde kontrol eden Hindular, anayurtları olan Hindistan’la entegrasyon peşindeler. Port Louis (Morisya’nın başkenti) ile Yeni Delhi arasında sıradan diplomatik ilişkilerin çok ötesinde bağlar kuruldu. ‘Payitaht’ olarak gördükleri Yeni Delhi’den gelen resmi misafirleri el üstünde tutan Morisyalı Hindular, Hindistan bayrağını kendi bayrakları biliyor ve boş buldukları her yere asıyorlar. Okullarda çocuklarına Hint dilini ve geleneklerini öğretmeyi de ihmal etmiyorlar.

 

Müslümanlara gelince: Küçücük Morisya’da 170 küsür cami var- Müslüman nüfüsü üçe katlayan Hindular’ın mabedlerinden fazla. Cami yaptırmak, geniş arazi sahibi olmanın ‘şânından’ sayılıyor. Maddi durumu çok iyi olanlar caminin yanında medrese de yaptırıyorlar. Genellikle küçük ve sade olan Morisya camilerinde beyazla yeşilin hakimiyeti var. Ve istisnasız bütün camilerin tepesinde ay-yıldızlı yeşil bayrak dalgalanıyor. Bu bayrağa “Türk Bayrağı” diyorlar. Başkent Port Louis’deki Cuma Camii’nin tarihine ilişkin bir kitapta şu satırları okuduk: “1853’te inşa edilen Cuma Camii’nde o tarihten beri Türk Bayrağı dalgalanıyor. Pakistan’ın kuruluş tarihi olan 1947’de Türk Bayrağı’nın yanına Pakistan Bayrağı da çekildi.”

Morisya Müslümanları, Hinduların ‘Hindistancılık’ına inat, ‘Pakistancılık’ yapıyorlar. Urdu dilini yeni nesillere aktarma yönünde hummalı bir faaliyet var. Medreselerde Pakistanlı hocalar revaçta. Muhammed İkbal ve Mevdudi gibi Pakistanlı alimlerin kitapları yaygın olarak okunuyor. Fakat İslam Dünyası’na ilgileri ‘Pakistancılık’la sınırlı değil. Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu başkentin duvarları “Filistin” ve “Bosna” yazılarıyla dolu. Afganlar, Filistinliler, Boşnaklar, Çeçenler için sayısız yardım kampanyası düzenlenmiş. Hatta Çetniklere (faşist Sırp saldırganlara) karşı savaşmak için Bosna’ya giden bile olmuş. Mostar’da şehid düşen Morisyalı Gulam Cilani’nin adını taşıyan bir kültür merkezi gördük…

***

Bazı sıkıntılar yaşansa da dini/etnik ayrılıklar bugüne kadar büyük çatışmalara varmadı ve bundan sonra da varmaz inşaallah. Esenlik diliyorum Morityus’a. Chagos Takımadaları dahil.