Tayland'da mahalli müslüman lider olan İmam Yapa'nın gözaltına alındıktan iki gün sonra ölmesi ile ilgili açılmak istenen adli soruşturma, Tayland ordusu tarafından engelleniyor.
Merkezi New York'ta bulunan İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) Asya direktörü Brad Adams, bugün yaptığı açıklamada, "Ülkenin güneyinde Müslümanları kaçırma, işkence ve kanun dışı davranışlar için şu ana kadar hiçbir asker yargılanmadı. Çünkü deliller kuvvetli, ordunun dokunulmazlık konusunda ciddi olduğunu göstermesi açısında bu kolay bir dava olabilirdi" dedi.
56 yaşındaki Müslüman dini lider Yapa Koseng 18 Mart'ta tutuklanmış ve Narathiwat eyaletindeki bir askeri kampa gönderilmişti. İki gün sonra Yapa'nın cesedi yakınlarına gönderildi. Ancak vücudunda ezikler, yanma izleri vardı ve kaburgaları kırılmıştı. 30 Haziran'da bir adli tabip, mahkemeye İmam Yapa'nın kaba bir kuvvet travması ile öldüğünü, kırılan kemiklerin ciğerlerine saplandığını açıkladı. Sırtında oluşan uzun sıyrıkların ayak bileklerinden sert bir yüzey üzerinde sürüklenmiş olabileceğini gösterdiğini belirtti.
Yapa'nın kendisi ile birlikte tutuklanan oğullarından biri İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne, birara babasının 10 kadar asker tarafından dövüldüğünü duyduğunu ve gördüğünü söyleyerek babasının tıbbi yardım isteklerinin yerine getirilmediğini bildirdi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne (HRW) göre, 30 Haziran 2008'de imamın tutuklandıktan sonra gönderildiği Rue Soh bölgesindeki Ordu 39. Görev Gücü kampı komutanı Binbaşı Wicha Phuthong, soruşturma kapsamında Narathiwat Mahkemesi'ne ifade verdi. İfadesinde İmam Yapa'ya kimin işkence yaptığını ve öldürdüğünü, olayın meydana geldiği dönem görevli askerlerin isim ve rütbelerini ve diğer detayları bilmediğini ve o dönemle ilgili yazılı kayıtların imha edildiğini ifade etti. Kampta bulunan kişilerin sorgulanması için izin verme yetkisine sahip olduğunu söyleyen Binbaşı Phuthong, ancak kendisine İmam Yapa'nın sorgulanması için bir talep gelmediğini de kaydetti.
HRW Asya Direktöre Brad Adams, "İmam Yapa davası Tayland ordusu için bir testtir. Bakalım içinde bulunan suçluları ceza almalarını sağlayabilecek mi? General Anupong güvenirliliğini bu davaya bağladı. Olayın örtbas edilmesine göz yumacak mı, yoksa ordu içinde bulunan katillerin adalet önüne getirilmesini sağlayacak mı?" dedi.
İmam Yapa'nın oğlu HRW'ye yaptığı açıklamada, "20 Mart'ta askerler babamı saat 20.00 sıralarında aldılar. Bu ilk sorgu idi. Onu kamptaki klinike götürdüklerini gördüm. Klinik gözaltında tutulduğum yere uzak değildi. Babama ne yapıldığını duyabiliyordum. Tekme tokat sesleri duyuyordum. Acı içinde babamın feryat etmesini duydum. Bu en az 2 saat devam etti. Babama hiç bir yardım yapamadığım için çok kızdım. Babamı geri getirdiklerinde, askerler hala her tarafına tekme tokat çok sert vuruyorlardı. Babam yere düştüğünde, yine tekrar tekrar vurmaya devam ettiler. Gülüyorlardı. Zorla ayağa kaldırdıklarında babam zorlukla yürüyebiliyordu" dedi.
Konuşmasına devam eden Yapa'nın oğlu, "Yaklaşık 30 dakika sonra, yine geldiler ve tekrar dövdüler. Babamın onlara daha fazla vurmamaları için yalvarmasını duydum. Yaklaşık gece yarısında geri getirdiler. Bu sefer, babamı sürükleyerek getirdiler. Babamla sadece 15 dakika kaldım, askerler gelerek 21 Mart sabah 2.00'ye kadar dışarıda tuttular. Fakat bu sefer klinikte ışık vardı, böylece babamı görebildim. 10'dan fazla asker babama vuruyor, tekmeliyor dövüyordu. Başına da çok sert vurduklarını gördüm. Babam yere düştüğünde, bazı askerler üzerine çıktılar, tekmelediler, göğsünün üstüne kuvvetle bastılar tekmelediler. Babam artık yürüyemiyordu. İki asker babamı ayak bileklerinden tutup sürükleyerek kamyona götürdü. Babamın bilinci hala yerinde idi, bana çok fazla acı çekmekte olduğunu söyledi. Yardım istedim. Gardiyanlara babamı hastaneye götürmeleri için bağırdım. Başlarını bile çevirmediler. Ölene kadar babamın yanında kaldım. Cuma günü 21 Mart saat yaklaşık 5.30'da babam kapatıldığımız kamyonda öldü" şeklinde konuştu.
HRW yetkilisi, Adams, "Tayland güvenlik kuvvetlerinin devam eden işkenceleri ve dokunulmazlık kültürü direnişçilerin daha fazla eleman edinmelerini sağlıyor ve şiddet kampanyalarını meşrulaştırıyor. Güneyde barış ve istikrarı getirme sorumluluğu Taylandlı yetkililere ait, ancak bunu yetkililer insan hakları standartlarına uygun bir şekilde gerçekleştirmeli.
Tayland'ın güneyindeki üç eyalet; Narathiwat, Pattani ve Yala'da yürürlükte olan olağanüstü hal yasasına göre, yetkililer şüphelendiklerini hiçbir suçlamada bulunmadan 37 gün gözaltına alabiliyor. Gözaltındaki ilk 72 saat içinde yakınların ziyaretleri yasak.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, Tayland hükümetine ve ordusuna bütün gözaltındakilerin güvenliğinin teminat altına alınması çağrısını yineledi. Örgüt, gözaltı sırasında yaralananların tıbbi tedavilerinin yapılmasını, zaman zaman avukat ve yakınları ile görüşebilmelerinin sağlanmasını, işkence iddialarının titizlikle araştırlmasını istedi.
Adli tabibin mahkemeye imamın işkence sonucu ölmüş olabileceği hakkında bilgiler vermesi üzerine dün Tayland Genelkurmay Başkanı Anupong Paochinda, olayın tamamen araştırılacağı sözünü vermişti.
Taylandlı Müslümanların çoğunlukta bulunduğu üç eyalet Malezya ile sınır. Bağımsız bir İslam sultanlığı olan Pattani 100 yıl önce Bangkok işgaline uğradı. Üç eyalette yaşayan yaklaşık 4 milyon nüfusun büyük çoğunluğu Müslüman.
Dünya Bülteni