Aslında ne siz sorun, ne ben söyleyeyim.. Son haber, Irak bölünmeye doğru gidiyor. Hangi taşı kaldırsan altından CIA, MOSSAD çıkıyor. Bakmayın IŞİD, Sünni kabile reislerine, perde gerisinde çuvalcı general var sanki!
Savaşan taraflara sorarsanız, onların eline rakiplerini yok etmek, ders vermek, intikam almak için iyi bir fırsat çıktı.. Görünen o ki, bu kafa ile giderlerse kan gövdeyi götürecek..
Saddam’ın Cumhuriyet Ordusu ile Maliki’nin adamları Arap Şiası savaşıyor..
Sadece Araplar Şii, Selefi, Sünni-Sufi diye bölünmüş değil. Türkmenler de, Kürtler de aynı şekilde hem etnik hem de mezhebi açıdan bölünmüş durumda..
Bu işlerin bu noktaya gelmesinden İran ve Maliki yönetimi sorumlu.. Rüzgar ektiler fırtına biçecekler.. Sünnileri ve Arap olmayan unsurları kendi karşılarında tek cephe yaptılar. Sufisi de Selefisi de Maliki yönetimine karşı..
Şiiler, Mehdi’nin zuhur ettiğini, ilanının ise bu büyük fitne süreci içinde gerçekleşeceğine inanıyorlar..
Aslında ne Şiiler tek cephe, ne de Sünniler.. Kürtler de Türkmenler de tek cephe değil.. Türkmenlerin de Şiisi Sünnisi var, Kürtlerin de.. Aynı şekilde hepsinin Sufisi de var, Selefisi de.. Selefiler de tek grub değil, Şiiler de.. Irak çoklu bir çatışmanın eşiğinde. Eğer en kötü senaryo gerçekleşecek olursa, Irak’ta birkaç ay içinde 1 milyondan fazla insan hayatını kaybedebilir ve milyonlarca Iraklı da Kuveyt, Suriye, İran ve Türkiye’ye sığınabilir.. ABD, İngiltere ve İsrail’in de istediği bu herhalde..
Bugün kim ölürse ölsün, kim öldürürse öldürsün, kimin tankı havaya uçurulursa uçurulsun, kim silah sıkarsa sıksın bu güçler kazanıyorlar..
Yakında muhalefet cephesi kendi içinde birbirine düşerse bu sürpriz olmayacak..
Maliki yönetimine karşı ayaklanan Arap aşiretleri Bağdat’a girdikten sonra Hıvar el Aşair adı altında dini liderler ve kabile reislerinden oluşacak bir konsey oluşturmak istiyorlar. Bunun altında da askeri konsey olacak ve bu yapı, Irak’ın geleceğine ve sürece yön verecek. Yani hükümeti devralacak kadrolar bunlar olacak..
Konseyde Sünni hareket içindeki Sufilerin ve Selefilerin de yer alması bekleniyor ama bunun nasıl olacağı, kimin kimi temsil edeceği pek belli değil..
Bu yapı kurulduktan sonra da IŞİD ya siyasi bir harekete dönüşerek bu konseyde temsil edilecek ya da askeri konseye bağlı bir yapı olacak..
Bu nasıl olacak o belli değil..
IŞİD böyle bir durumda Suriye’ye çekilebileceği gibi, konseyle karşı karşıya da gelebilir..
Irak’da kimse katılımcı, çoğulcu, insan haklarına saygılı bir hukuk devletinden söz etmiyor. Demir yumrukla yönetilecek bir Irak hayali var.. Örfi hukuk ve olağanüstü hal hukuku uygulanacak uzun bir süre..
Bir yandan içeride bir savaş yürütürken, öte yandan dış tehdide karşı da direnmek zorunda kalacaklar. ABD, İngiltere ve İran yakın ve sıcak bir tehlike olarak önlerinde duruyor.. Bu üç ülkenin de içeride askeri gücü bulunuyor.. Bir yandan da ülkenin bölünmesinin önüne geçmeye çalışacaklar..
Ve tabii Musul petrollerinin merkezi hükümetin denetiminde olması için mücadele edecekler.. Bu anlamda bugün patlak veren Şii-Sünni çatışması yarın Arap-Kürt çatışmasına dönüşebilir..
Durum pek de iç açıcı değil. Hani bizim bir kavme olan düşmanlığımız bile bizi onlar hakkında haksızlığa sevk etmeyecekti?.. Daha ilk günden el kesmek, kelle kesmekten söz ederek, nasıl bir İslami düzen kuracaksınız ki!
Öyle görülüyor ki, savaşan taraflar İslamifobia için bol bol malzeme üretecekler bu arada..
Taraflar birbirini yok etmeye yemin etmiş gözüküyorlar.. Şiiler Mehdi’nin gelişi ile zaten tek sahih İslam olarak Şia’nın doğruluğunu tescil edilmiş olacağını, dolayısı ile tevbe edenler müstesna diğerlerinin Deccaliyeti temsil edeceklerinden yok edileceklerini söylüyorlar.. Selefiler ise Rafizi dedikleri Şiileri zaten müşrik kabul ettikleri için bu mürted topluluğu yok etmek onlar için sanki bir varlık sebebi..
İşe bakar mısınız, radikal Selefileri Suudiler destekliyor. Aynı Suudiler İngilizlerle yakın ve sıcak işbirliği içinde. Aynı Suudiler, bir başka yoldan İran yönetimi ile yakın ve sıcak ilişkiler kurmaya çalışırken, Selefilerin Şiilerle birlikte en büyük rakibi olan Sufileri yanlarına çekmek için Irak’ta kesenin ağzını açmış bulunuyorlar..
İktidarı Şiilere bırakan ve İran’ın bölgeyi kontrol etmesine izin veren ABD ve İngiltere şimdi bir yandan Suudiler üzerinden Selefilere ve Sufilere destek verirken, öte yandan İran’la perde gerisinde işbirliği yapmanın yollarını arıyor..
Aklımız başımıza gelecek ama, galiba bade harabül Basra.. Ülke bir felakete doğru yokuş aşağı koşar gibi gidiyor.. Savaşan taraflar sanki mayınlı bir tarlada top oynar gibiler..
Yıllardır benim korktuğum buydu ve korkulan oluyor.. Ama savaşan taraflar birbirilerini yok etmek için bu sürecin bir fırsat olduğunu düşünüyorlar.. Herkes duruma hakim olduğunu düşünüyor..
Gelinen noktada geri adım atan imha edilecek. Onun için direnecekler ve sonuç, her iki tarafın da ağır bir kan ve can bedeli ödemesi ve tabii Irak’ın bir kez daha yerle bir edilmesi..
Kimse adaletten, barıştan, hürriyetten söz etmiyor.. Tarafların akıllarından büyük öfkeleri var.. Affetmeyi düşünmüyorlar. Hepsinin de görülmesi gereken hesapları var.. Gel de bunu anlat..
Akacak kan damarda durmaz derler.. Görelim Mevlam neyler.. Neyler de, bilinen bir şey var, Allah cahil ve zalim bir topluluğa hidayet nasib etmez! Cahil kalabalıklar gırtlaklarına kadar zulüm batağına batmış yeni bir Kerbela için geliyorlar.. Selâm ve dua ile..
yeniakit