Dünyabülteni.com haber sitesinde yer alan bir habere göre Irak'ta gizli bir cezaevi varlığının tespit edildi. Ancak haberin içerisinde geçen satır araları mesajları tevhid haber olarak dikkatimizi çekti. Haber içerisinde sık sık " Sünni Araplar'a işkence" ibaresi bize 1980 darbesiyle oluşturulan Diyarbakır cezaevi misyonunu aklımıza getirdi. Bilindiği üzere sistematik olarak Kürt Halkı'na işkenceler uygulayıp etnik ayrımcılığın tohumları ekilmişti. Konu olan haberde ise ABD'nin sanki işkenceye karşı bir tutum sergileyip sözde masumları kurtarma pozlarına girmesi ve ileride olası bir İran savaşı öçncesinde Şii-Sünni çatışmasının zeminini hazırlandığının kokusu gelmekte. Oysa herkes biliyor ki Irakta ister Şii ister Sunni olsun işgal karşıtı her vatandaş işkence, hapis ve öldürülmeyle muhattaptır. İslmi Vahdet'e hasret tüm istikamet ehli müminler mezheb farkı gözetmeksizin zulümle karşılaşmış ve halen bu zulüm devam etmektedir. Haberin sunumu aşağıdaki gibidir...
Irak'ta bir gizli cezaevi ve işkence skandalı, aylarca yakınlarından haber alamayan ailelerin isyan etmesi sonucu ortaya çıktı.
Geçtiğimiz yıl Ekim ayında Ninova şehrinde Sünniler'e yönelik operasyonda, Irak başbakanı Nuri El Maliki'ye bağlı Iraklı askerler tarafından gözaltına alınan yüzlerce erkeğin, sistematik işkence gördükleri gizli bir hapishanede tutuldukları ortaya çıktı.
Los Angeles Times'ın haberine göre, ülkedeki İnsan Hakları Komisyonu üyelerinin, aylardır kayıp olan yakınlarını aramak için yollara düşen ailelerin uyarılarıyla varlığından haberdar oldukları gizli cezaevi, Maliki'nin doğrudan yetkisi altında 'faaliyet gösterdi.'
Gizli cezaevine götürülenler hakkında, mahkemeye çıkmaları durumunda serbest kalacakları endişesiyle, hiçbir resmi işlem yapılmadı. İsimsiz ve haklarında hiçbir resmi suçlamada bulunulmayan yüzlerce Iraklı, aylardır bu cezaevinde işkence görüyordu.
Irak İnsan Hakları Komisyonu başkanı Vicdan Salim, gizli cezaevinin kontrolünü sağlayan askerlerin uzun süre kendilerinin içeri girmesine izin vermediğini, en sonunda hücrelere giren müfettişlerin korkunç durumda olan 431 mahpusla karşılaştığını söyledi.
KORKUNÇ İŞKENCELER
Mahpusların anlattığı işkence ve kötü muamelerin dehşet verici olduğunu kaydeden Salim, devrik Irak lideri Saddam Hüseyin'in ordusunda albaylık yapan bir kişinin de Ocak ayında işkence sonucu öldüğünün belirlendiğini bildirdi.
Mahpusların vücutlarındaki işkence izlerini gördüklerini belirten Salim, "dayak, elektrik kullanımı, plastik torbalarla boğma" gibi işkence yöntemleri kullanıldığını ifade etti.
ABD Büyükelçiliği'nin Salim'in değerlendirmelerine yer verdiği raporda da, mahpusların saatlerce "stres pozisyonda" tutulduğu, bir çoğunun tecavüze uğradığı bilgileri yer aldı. Raporda, "bir mahkumun günlük tecavüze uğradığı, tamamen kan lekeli iç çamaşırlarını gösterdiği" kaydedildi.
Skandalın ortaya çıkmasından sonra gizli cezaevinin kapatılması ve sorumluların cezalandırılması emri verdiğini açıklayan Maliki ise, işkenceden haberi olmadığını iddia etti. Şimdiye kadar 75 mahpusun serbest bırakıldığı, 275 kişinin de başka hapishanelere transfer edildiği bildirildi. Maliki daha önce, gizli cezaevlerini ve "kendisine sadık elit bir askeri güç" kullanmasını savunmuş, Irak'ın istikrarsız güvenlik durumu nedeniyle başka seçeneği olmadığını iddia etmişti.
GÖZLER DİĞER "ÖZEL" CEZAEVİNDE
Maliki'nin işkence'den haberi olmadığı açıklamasına tepki gösterenler ise, tesisin Adalet ya da İçişleri Bakanlığı'na bağlı olmadığına, doğrudan Maliki'nin kontrolünde olduğuna dikkat çekiyor. Öte yandan, son gizli cezaevi ve işkence skandalının ülkeye Ebu Garib'te yaşananları yeniden hatırlatacağından endişelenen ABD, ülkedeki etnik gerginliğin artabileceği uyarısı da yaptı.
ABD elçilik raporunda, "Sünni Arapların sistematik işkence gördüğü bir gizli hapishane sadece uluslararası bir utanç olmakla kalmaz, aynı zamanda büyük olasılıkla başbakanın kalıcı bir hükümet koalisyonu kurmasını da zorlaştırır" uyarısına yer verildi.
Ülkenin batısındaki Eski Muthanna havaalanında kurulduğu belirtilen gizli hapishane, gözlerin Bağdat'taki Yeşil Bölge'de bulunan ve yine Maliki ve ona bağlı özel kuvvetlerin denetiminde olan Camp Honur'a çevrilmesine neden oldu.
'Üst düzey şüpheliler'in tutulduğu belirtilen bu tesise de ailelerin ve avukatların girişinin neredeyse imkansız olduğu bildiriliyor. Irak İnsan Hakları Komisyonu'nun Camp Honor'da yapmak istediği denetime hükümet tarafından izin verilmemişti.
dünyabülteni