AEK raporunda, İran’ın yüzde 5 üzerinde zenginleştirilmiş uranyum üretimi yapmadığı belirtildi.
Rapor ayrıca, İran’ın nükleer tesisleri ve reaktörlerinde de taahhütler dışında bir faaliyette bulunmadığını aktardı.
UAEK'e göre İran 2013 Kasım ayında varılan geçici anlaşmada verdiği sözleri tutuyor.
Söz konusu rapor, İsviçre’nin Lozan kentinde İran ile Batı ülkeleri arasında devam nükleer görüşmeler açısından Tahran adına olumlu etki yaratabilir.
'İlerleme var süreç zorlu'
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile İranlı mevkidaşı Cevad Zarif dün, nükleer müzakerelerde ilerleme sağlandığını açıklamıştı. Ancak Kerry'e göre 'zorlu süreç' devam ediyor.
Müzakerelere katılan Avrupalı bir yetkiliye göre, İran ile Batı ülkeleri arasında kritik müzakereler tarafların anlaşabileceği ve İran’ı nükleer silahı geliştirmekten engelleyebilen bir çözüm bulma noktasından hala ‘çok uzak’.
İsminin açıklanmaması kaydıyla Reuters’e konuşan yetkili, “Bence anlaşmadan hala çok uzağız. Ben gerçekten Cuma gecesine kadar bir anlaşmaya varabileceğimize inanmıyorum” ifadeleri kullandı.
Yetkili, “İranlıların, ‘meselelerin yüzde 90’i üzerinde anlaşmaya vardık’ sözleri doğru değildir” dedi.
İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Ali Ekber Salihi, ABD ile yapılan görüşmelerde teknik meselelerin yüzde 90 oranında hallolduğunu söylemişti.
ABD yönetimi İran ile nükleer müzakerelerde varılacak olası bir anlaşma halinde, İran’ın nükleer faaliyetlerine getirilecek kısıtlamanın en az 10 yıl geçerli olması gerektiğini vurguluyor.
İran daha önce bunun 8 yılla sınırlanmasını istemişti.
Teknik anlamda görüşülen bir diğer konu da, uranyum zenginleştirici santrifüjlerin sayısı. İran aslında santrifüjlerin hepsinin kalmasını istiyordu. ABD ise sayısı 20 bin olan santrifüjlerin yüzlerle sınırlanmasını istiyordu.
Gelinen son noktada, İran 9000 ABD ise en fazla 6 bin 500'de ısrar ediyor.
Tüm bölge yakından izliyor
Nükleer müzakerelerde siyasi bir anlaşma çerçevesi oluşturulması için son tarih 31 Mart.
Nükleer müzakereler bölge ülkeleri arasında ilişkiler ve güç dengeleri açısından da büyük önem taşıyor.
Ortadoğu'daki İran etkisi nedeniyle endişeli olan İsrail ve Suudi Arabistan, olası bir anlaşmanın Tahran'ın elini daha da fazla güçlendireceğini öne sürüyor.
Bu yüzden iki ülke, nihai anlaşmanın sağlanmaması için ABD yönetimine baskı yapıyor. İran ile nükleer müzakereler konusu ABD siyasetinde de Obama yönetimi ve Cumhuriyetçiler arasında hızla tırmanan bir gerilim yarattı.
Nihai bir anlaşma sağlanması halinde İran'a yönelik yaptırımların kalkması da gündeme gelecek.
Suriye'de Esed'i destekleyen, Irak'ta büyük etkiye sahip olan ve Yemen'de de etki alanını genişleten İran'ın yaptırımların kalkmasıyla rahat bir nefes alacak olması, Riyad ve Tel Aviv'de endişe yaratıyor.
Bu sebeplerle 31 Mart tarihinin Ortadoğu'daki tabloyu da büyük oranda değiştirme ihtimali olduğunu söylemek mümkün.
Kaynak: El-Cezire Türk