Birçokları ABD’nin yakın zamanda yani bu yılın geriye kalan ayları içinde veya önümüzdeki yılın başlarında İran’ı şiddetli askeri bir operasyonla vuracağını doğrulamıyor. Belki de bu operasyon gelecek yılın Mart ayında yani 2003’te Irak’ın vurulduğu zaman dilimi içinde olabilir.
RECAİ ELNAKKAŞ
Askeri harekatın olacağını doğrulamayanlar, İran savaşının çok riskli olacağını ve tehlike zirveye çıktığı zaman savaşın caydırıcılığının bulunduğunu temel alıyorlar. Fakat ABD’nin savaş tarihini inceleyenler şu iki şeyi gözlemlerler: İlki ABD’nin savaşları kendi topraklarından uzakta yapması. Birinci ve ikinci dünya savaşları buna örnek. Zira Amerikan orduları ABD toprakları üzerinde değil, Avrupa’da veya başka bölgelerde savaşıyordu. Hatta Amerikan ordularının savaşları daimi surette ABD topraklarından binlerce km uzakta yapılıyordu. ABD’nin girmeyi kararlaştırdığı bütün savaşlardaki birinci kaide bu.
ABD KENDİSİNE FAZLA GÜVENİYOR
İkinci kaide ise; ABD yirminci yüzyılın başlarından itibaren kendisine normal olmayan bir güven duyuyor, güçlü olduğunu biliyor, tek başına hareket ediyor, kararlar alıyor. Ayrıca uygar, insani ülkelerin kendisini kınamasına ve karşı çıkmasına rağmen ABD hiçbir kanunu ve ahlaki ilkeyi dikkate almıyor, başkalarının öfkelerini ve karşı çıkışlarını hesaba katmıyor. ABD’nin nazarında hiçkimse kendisini kınayamaz veya uluslararası mahkemeye çıkaramaz. Dolayısıyla ABD çok tehlikeli kararlar alma ve bu kararları bütün dünya karşısında dursa bile uygulama cüretine ve cesaretine sahip.
HİROŞİMA VE NAGAZAKİ ÖRNEKLERİ
ABD İkinci Dünya Savaşı sonlarında, 1945 yılında bunu yaptı. Japonya’ya iki atom bombası attı. Yirminci yüzyılın suçu buydu. Hatta bütün çağların suçuydu. Zira onbinlerce hatta aralarında kadınların ve çocukların bulunduğu çoğunluğu sivil yüzbinlerce insan bu iki bombanın cehenneminde yanarak can verdi. Dünya bu vahşi ve barbar Amerikan hareketine karşı öfkelendi ancak ABD hiç önem vermedi, tek bir gözyaşı akıtmadı, özür dilemedi ve kızarmadı. Aksine daha mutluydu. Çünkü hiçkimsenin zararına uğramaksızın işleri yoluna koyma noktasında en güçlü olan kendisiydi. ABD’ye karşı isyanın hiçbir değeri yoktu.
SIĞIR ÇOBANI VE KOVBOY ZİHNİYETİ
İşte şu an ve bundan önce ortaya konan Amerikan zihniyetinin özeti bu. Bu zihniyet, küçük veya büyük bütün sorunları güç kullanarak ve hiçbir suçlama veya yargılama olmaksızın silaha başvurarak çözen sığır çobanı veya kovboy zihniyetidir. Bu sığır çobanı binlerce Kızılderili’yi acımasızca öldürdü, topraklarını ve doğal kaynaklarını haksız bir şekilde aldı, hiç vicdanı sızlamaksızın kendi yaşamını onların cesetleri üzerine kurdu. O zamanlar kendinden hoşnuttu, tıpkı şu an Amerikan kültürünün bu vahşi türünün gerçek mirasçısı olan başkan Bush döneminde hoşnut olduğu gibi.
İRAN SAVAŞI ÇOK SERT OLACAK
Şimdi duman yoğun ve ateş tutuşmak üzere. ABD İran’a karşı çok öfkeli. Savaşın sorunu çözmeyecek olması ve yeni sorunlar getirmesi sebebiyle akıllı hareket edilmesi çağrısı yapanlara karşı öfkeli. Kanımca ABD İran’ı vuracak ve operasyon çok sert ve beklenmedik şekilde olacak. Irak’takine benzemeyecek. Savaşın kokusu dört bir yana yayılıyor. Ve eski sığır çobanı kültürü, Hiroşima ve Nagazaki’yi atom bombalarıyla vuran kültür şu an ABD’ye hakim olan kültürdür. Bu yüzden İran’a yönelik savaşın kesinlikle yolda olduğunu düşünüyorum.
Katar’da yayımlanan El Vatan gazetesi, 3 Ekim 2007 Arapçadan çeviri : Halil Çelik / Vakit