Birkaç gündür, yeni ve giderek tehlikeli olmaya başlayan bir gelişmeye dikkat çekmeye çalışıyorum. Sınırlarımızın çok uzağında ancak yakın tarihimizin merkezindeki bir bölgede, son derece yerel görünen bir sorun, hızla bölgesel hatta uluslararası boyut kazanıyor. Son on yıldır gündelik yaşamımıza giren her konuyla bir şekilde bağlantılı ve yeni bir krizin habercisi olan gelişme, Pakistan'dan Somali'ye kadar her bölgeyi etkileyebilecek güçte.
Irak ve Afganistan işgalinden sonra yeni bir cephe, Usame Bin Ladin'in ülkesi Yemen'de mi açılıyor? İç savaş yaşayan bu ülke Ortadoğu'nun Afganistan'ı mı olacak? Şii-Süni gerilimi, Vehhabi-Zeydi çatışması mı tezgahlanıyor yoksa merkez güçlerin, yerel müttefikleriyle birlikte yeni bir jeopolitik projesiyle mi karşı karşıyayız?
28 milyon nüfuslu Yemen'in yüzde otuzunu teşkil eden Şii Zeydi'lerin ayaklanması, ülkeden ayrılmayı tercih etmesi, Yemen ordusuyla savaşa tutuşması, ardından Suudi Arabistan-Yemen ordularına direnmeleri bölgeyi İran-Suudi savaşına doğru mu sürüklüyor? Bütün bunlar ihtimal dahilinde ve kriz durdurulamazsa hepsi gerçek olabilir. Ama bu kadar değil, olayın Pakistan-Afganistan'dan Somali'ye kadar uzanan kuşak üzerinde, artık çok tanıdık olan büyük hesaplaşmayla, Batı-İran çatışmasıyla, Ortadoğu'yu dizayn etme projeleriyle de bağlantısı var.
Nükleer çalışmaları durdurulamayan İran dün yeni füze denemesi yaptı. İki bin kilometre menzilli "Siccil-1" (Ebabil kuşlarının, Kabe'yi işgal etmeye gelen Ebrehe'nin ordularına attığı ve bozguna uğratan sert taşlar) füzesinin etki alanında İsrail, Güneydoğu Avrupa ve bütün Körfez bölgesi var. İran'ın yeni füzesi Avrupa'dan bütün Ortadoğu'ya ciddi bir tehdit olarak algılandı. İsrail ve Batı panik havası estiriyor. İran'ı dizginlemede başarısızlık bir kez daha tescil edilmiş oldu. Tahran'ın manevrasının, ABD Temsilciler Meclisi'nden yeni yaptırım kararı çıkmasından hemen sonra gerçekleşmesi, meydan okuma olarak algılandı.
Yemen'deki isyanın arkasındaki güç İran olarak gösteriliyor. Şii İran'ın Zeydiler üzerinden ileri bir mevzi oluşturmasının karşısına Yemen ve S. Arabistan ittifakı çıkıyor. Ardından bu ittifaka Fas ve Ürdün katılıyor ve bu ülkeler bölgeye özel birlikler gönderiyor. Daha sonra ABD özel birlikleri de Yemen'e gönderiliyor. Bu hafta ABD savaş uçakları Zeydiler'in yaşadığı bölgeleri bombalamaya başlıyor. Bunlar olurken Körfez İşbirliği Konseyi, Birleşik Arap Ordusu'nun kurulmasına karar veriyor. Yeni askeri ittifakın ilk operasyonunun Yemen'deki İran destekli Şiiler'e yönelik olacağı açıkça duyuruluyor.
Aynı dönemlerde, İsrail'in İran'ı vurma hazırlıklarıyla ilgili haberler dünya medyasına sızdırılıyor. Türkiye'yi endişelendirecek biçimde, doksan İsrail savaş uçağının, tanker uçaklarla birlikte, Türkiye ve Suriye hava sahasından İran'ı vurmak için hazırlıklarını tamamladığına dair bir rapor büyük tartışmaya neden oluyor. Türkiye'den İsrail'e çok sert uyarılar gidiyor. Batı basını, İran'la diyalog sürecinin anlamı kalmadığına, askeri seçeneklere yönelinmesi gerektiğine dair haber/yorumları öne çıkarıyor.
Tam da, İran-Batı gerilimi, Türkiye'nin de etkin katılımıyla, yumuşamaya doğru giderken, farklı çözüm formüllerine şans tanınırken, uranyum zenginleştirme konusunda Türkiye ve Fransa seçeneği ağırlık kazanırken rüzgar tersine dönüyor. Birileri; İran'ın çok yakında nükleer silah deneyeceğini, bu iddiayı güçlendirecek istihbarat raporları olduğunu öne sürerek, bölgesel yıkıma yol açacak kapıları açmaya çalışıyor.
İçeride şiddetli bir travmaya doğru sürüklenen Türkiye, bu gelişmeleri ne kadar izleyebiliyor bilmiyoruz ama, Ankara'nın son yıllarda attığı ve meyvelerini vermeye şimdiden başlayan her olumlu adım, bu yeni krizden ciddi biçimde etkilenecek. Bölge, yeni bir sorun üzerinden ayrışıyor. Şii-Sünni bloklar netleşiyor ve durum vahim bir görünüm arzediyor. Bu ayrışma üzerinden küresel senaryolar devreye giriyor. Yeni ABD yönetiminin olumlu, ılımlı yaklaşımını silip süpürecek bir çatışma ortamı oluşturuluyor. Barack Obama yönetiminin, Afganistan'a on binlerce asker, Pakistan'ı iç savaşa sürükleme ve insansız uçaklarla şehirleri de vurma hesaplarından sonra Ortadoğu'da yeni cephe açılması ne kadar da birbirini tamamlayıcı nitelikte.
Bize dokunmadan hissetmediğimiz, ilgimizi çekmeyen gelişmeler dokunduğunda ağır bedeller ödetiyor. Bu yüzden, konuya dikkat çekme ısrarımızı sürdüreceğiz. ABD savaş uçaklarının bombalamaya başladığı Yemen'den Somali'ye, Sudan'a kadar yansıyacak, bu bölgelerdeki gerginliği çatışmaya sürükleyecek bir bölgesel bunalım doğuyor. Tabi yüz milyarlarca dolarlık yeni silah pazarı da..
İran-Suudi savaşı yoksa Suudi topraklarında mı yaşanacak?