Bölgede üç tip rejim modelinden doğrudan diktatörlük olmayan otokrat rejimleri değiştirmek nispeten kolay. Tunus ve Mısır'da el'an rejimler değişmese de yöneticiler değişti.
Bu tip rejimlerde askerler, aktif siyasetin içinde değil, kenarda dururlar. Kritik zamanda yapacakları tercih, sonucu tayin edici olur. Mısır'da ordu, gösterilere karışmadı, Mübarek'e de arka çıkmayınca yönetim düştü.
Monarşilerin hüküm sürdüğü Körfez ülkelerinde ailelere, aşiretlere ve kabilelere dayalı yönetimler var. Yönetim ya kabileler koalisyonuna dayanır ya da en güçlü kabilenin gücüne. Sorun, yönetimin dışarıda bıraktığı unsurların -mesela farklı mezhep mensuplarının- zapturapt altında tutulmasıdır. Bahreyn, Yemen ve Suudi Arabistan buna örnek sayılır.
Bölgemizin üç büyük askerî diktatörlüğünden Irak'ta yöneticilerle birlikte rejim de yıkıldı, bunu sağlayan önemli amil 2003'teki işgaldir. İşgale karşı ne Saddam'ın ordusu ne polis kuvveti dayandı. Sünni kesim, nüfusun ancak yüzde 25'i olduğundan mezhep unsuru da onu kurtaramadı.
YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ