"Merce-i Taklid" konumundaki dini liderler Şirazi, Gülpaygani ve Hamedani, Sincan Uygur Özerk Bölgesinde Müslüman Uygurlara yönelik şiddet olayları ve insan hakları ihlalleriyle ilgili ayrı ayrı bildiri yayımladı.
Büyük Ayetullah Şirazi, "Sincan'da Müslümanların yaygın bir şekilde öldürülmesi ve baskıya maruz kalması yönündeki tüyler ürpertici haberler, tüm Müslümanları ve özgür vicdanları derinden yaralamıştır" ifadesini kullandı.
Sincan Uygur Özerk Bölgesi topraklarının, Çin'in sadece altıda birini oluşturduğunu ve nüfusunun çoğunun da Müslüman olduğunu belirten Şirazi, bölgede çok az sayıda komünist Hun azınlığının yaşadığını kaydetti.
"Olayın, Müslümanlar ile Han ırkçıları arasındaki bir çatışma" veya "etnik çatışma" olarak değerlendirilemeyeceğini kaydeden Şirazi, "Çin yönetiminin, Müslüman karşıtı grupları desteklemesi, Müslümanlara yönelik ağır baskı uygulanması ve camilerin kapatılması, bölgedeki Müslümanlara karşı entrika ve komploları gösteriyor" dedi.
Şirazi, "halkı ve yöneticileri, Sincan'daki olaylara karşı tepki göstermeye" çağırdı.
-"TAHRAN YÖNETİMİ SAĞLAM TUTUM SERGİLESİN"-
Büyük Ayetullah Gülpaygani de bildirisinde, "mazlum ve savunmasız Müslümanların ölümüne ve temel insan haklarının ihlaline neden olan üzücü olayları" kınadı.
Gülpaygani, "İslam ülkeleri, hiçbir ayrım yapmadan, tüm dünyada Müslümanların haklarının ihlaline karşı seslerini yükseltmeli" dedi.
Çin yönetimi ve halkının, İran ve diğer Müslüman ülkelerle yakın, dostça, ekonomik ve siyasi ilişkileri olduğunu kaydeden Gülpaygani, "Bu, onların bölgedeki Müslüman kardeş ve bacılarımıza yönelik aşırı baskı uygulaması karşısında sessiz kalmamızı haklı çıkarmaz" ifadesini kullandı.
Gülpaygani, "Tahran yönetiminden de, sessizliğini bozarak, bölgedeki şiddete karşı sağlam ve uygun bir tutum sergilemesini" istedi.
-"KARDEŞLERİMİZİ YALNIZ BIRAKMAMALIYIZ"-
Büyük Ayetullah Hamedani de "Sincan'da azınlıkta olan ırkçı Hanların saldırıları sonucu çok sayıda Müslümanın öldürülmesini" kınadı ve "İster Doğuda, ister Batıda olsun, bir tek Müslüman bile zulme uğradığında buna karşı çıkmak her Müslümanın görevidir" dedi.
"Maalesef son günlerde Çin'de büyük cinayetler işlenmiştir" ifadesini kullanan Hamedani, bildirisini, "Çin yönetiminin, bölgedeki Müslümanlara baskı ve zulümleri karşısında hiçbir Müslüman ve özgürlük yanlıları sessiz ve kayıtsız kalmamalı" diye sürdürdü.
Hamedani, "bütün Müslümanlardan ve özgürlükten yana tüm insanlardan, bu cinayetlere karşı sert tepki göstermelerini" istedi.
"Çin yönetiminden, suçluları cezalandırmasını ve vatandaşların hukukuna riayet etmesini istiyoruz" diyen Hamedani, "İslam Cumhuriyeti hükümeti de sessiz kalmamalı, gerekli girişimlerde bulunmalı, kardeş ve bacılarımızı yalnız bırakmamalı ve İslami görevini yerine getirmeli" ifadesini kullandı.
-MUTTEKİ'NİN TEMASLARI-
İran Dışişleri Bakanı Menuçehr Mutteki, Çin Dışişleri Bakanı Yang Cieçi ile dün yaptığı telefon görüşmesinde, Sincan Uygur Özerk Bölgesindeki gelişmelerin "İslam dünyasında endişeye neden olduğunu" belirtmişti.
Mutteki, "Sincan'daki Müslümanların huzur ve güvenliklerinin sağlanmasının zaruri olduğunu" söylemişti.
Mutteki, ayrıca Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve İslam Konferansı Teşkilatı (İKT) Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu ile de Sincan Uygur Özerk Bölgesindeki olayları görüşmüştü.