İRAN'I 'HIZLI VE ÖFKELİ' BİR TARZDA İŞGAL ETME PLANI
Pepe Escobar
Arap baharından nefret eden ve karşı devrimin Mekke'sini temsil eden Suudi Krallığı, kendi şansına pek inanmaz. Ancak, ABD Adalet Bakanı Eric Holder'ın heyecan verici açıklamalarıyla, Suudi Krallığı bu yıl Noel'i Ekim ayında kutlamış oldu ve en güzel hediyesini de ABD'den aldı: "İran hükümetine bağlı kesimler tarafından yönetilen, ABD topraklarında yabancı bir büyükelçiye patlayıcılarla suikast yapmak gibi öldürücü bir plan açığa çıkarıldı".
Suudi Arabistan'ın eski Washington Büyükelçisi, eski istihbarat başkanı ve aynı zamanda Usame bin Laden'in eski ahbabı olan Suudi Prensi Turki el-Faysal, Londra'da katıldığı bir konferansta, vakit kaybetmeksizin bu konuya değindi: "Bu olaya ilişkin epeyce delil ve ispat elimizde mevcuttur. Tüm bunlar, İran'ın bu konuda resmen sorumlu olduğunu açıkça gösteriyor; bu kabul edilemez bir şeydir. İran'da birileri bunun bedelini ödemek zorundadır." Adalet Bakanlığı'nın, "Başkanın Adamları(Wag the Dog)" filminin uydurma senaryosunu anımsatan "Kırmızı Koalisyon Operasyonu" ile ilgili "inandırıcılığı arttıran" bir hamle yapması gerekirken; İran, Washington-Riyad aksı tarafından giyotine* teslim ediliyor.
Kırmızı Koalisyon Operasyonu, hem İran hem ABD pasaportu taşıyan ve Teksas'ta ikinci el otomobil satıcısı olan 56 yaşındaki Mansur Arabsiar'la İran'da bulunan ve Devrim Muhafızları Kolordusu (IRGC) Kudüs Kuvveti mensubu olduğu iddia edilen iş birlikçisi Gulam Şakuri üzerine odaklanıyor.
FBI yöneticisi Robert Mueller, İran tarafından yönetilen terör planının "Hollywood senaryosunun sayfalarını okumak gibi" olduğunda ısrar etti. Ancak "Hızlı ve Öfkeli" filminin devamı niteliğindeki bu senaryo o kadar baştan savma ki, nitelikli bir senaryo değerlendirmesinde çok rahat çöpe atılabilir.
Daha hızlı genç adamlar; öldürün, öldürün!
Birleşik Devletler, anlattığı hikâyeden şüphe duymayan bir dünya bekliyor. Bu hikâyeye göre, Teksas'ta otomobil satıcılığı yapan Arabsiar, İran Hükümeti'ne bağlı istihbarat birimi tarafından, Meksikalı uyuşturucu satıcılarını andıran herhangi bir kişiyi bulmakla ve ona, Suudi büyükelçisinin öldürülmesi operasyonuna katılması karşılığında 1,5 milyon dolar teklif etmekle görevlendirildi. Bu arada, hikâyenin başka kısmında da, bu satıcılara, "tonlarca afyon" temin edileceği sözünün verildiği aktarılıyor.
FBI özel ajanı Robert Woloszyn tarafından imzalanan ve Arabsiar ile Şakuri'yi hedef alan "Gizli Şikâyet Belgesi"nde, İran Hükümeti'nin üst seviyede veya herhangi bir seviyede- bu konuya dahli olduğuna dair tatmin edici hiçbir bir açıklama bulunmuyor.
ABD hükümetinin anlatısına göre Arabsiar, kendisini Meksikalı Zetas uyuşturucu kartelinin üyesi olarak gösteren Uyuşturucu ile Mücadele Ajansı(DEA) köstebeğine inanacak kadar ahmak biri" Arabsiar, bu köstebeğe ve onun arkadaşlarına, Tahranlı üst düzey bir yetkilinin yeğeni olduğunu ve İranlı yüksek makamların adına hareket ettiğini söyledi.
Böylece şuna inanmamızı istiyorlar ki, İranlı General, politik bir amaç için uyuşturucu satıcıları ile sözleşme yapmak adına Birleşik Devletler'de Salak&Avanak'la irtibata geçti. Sanki Amerikan istihbaratı, çek dolandırıcılığı kanıtlanmış bir adama İran tarafından peşinat olarak gönderildiği söylenen 100.000 dolarlık meblağın ardından, bu adama dair hiçbir şeyi izlemeye almamış gibi"
İdeolojik önyargıları bir kenara bırakacak olursak; herkes bilir ki profesyonel İran Devrim Muhafızları Kolordusu ve Kudüs Kuvvetleri, böyle basit ve tutarsız bir planın bir parçası olmaz-hele ki bu uluslar arası operasyonun diğer kanadında İran'ın amansız düşmanları Amerika, Meksika ve Suudi Arabistan varsa" Unutmadan; Arabsiar, 12 gün aralıksız devam eden işkencenin(tazyikli su vb. yöntemler ile) ardından, her şeyi itiraf etti(!).
Ortada bir hedefin olduğu belli" Adalet Bakanlığı'na göre, bu hedef ABD değildi. Bununla birlikte, Amerika'nın nadide müttefiki olan Suudi Krallığı'nın büyükelçisine saldırı planı yapmak, Amerika'nın nükleerle veya başka bir tarzda İran'ı vurmasına davetiye çıkaran ciddi bir "canına susamışlık" ile açıklanabilir.
Meksika uyuşturucu kartelinin, bir tutam afyon elde etmek için ABD'nin başkenti Washington'da bu kadar meşakkatli bir politik hamleye yatırım yapacağına inanmak, pek akıl karı gözükmüyor. Fakat, olayı, İslam Cumhuriyeti'ni yıkmak isteyen "Halkın Mücahitleri" adlı terörist grubun yararları açısından okursak, işte o zaman fotoğraf değişiyor. Veya hayali bir El Kaide örgütünün, Washington, Tahran ve Riyad merkezli üç yönlü bir savaş çıkarma isteğine, bu olayın muhtemel faydaları olacaksa, o zaman işin rengi yine değişiyor.
Diğer yandan, bu olayla ilgili, İsrail'in "hedef şaşırtma" şeklinde yanıltıcı harekette bulunma ihtimali de var" Bu komplonun, Amerikan İsrail Halkla İlişkiler Komitesi(AIPAC)'nin Holder'a gümüş tepside sunulan "ıslak rüyası"na benzemesinin yanı sıra, Washington'daki İsrail Lobisinin ve farklı fraksiyonları temsil eden Siyonistlerin, İsrail'in doğrudan dahli olmaksızın Amerika'nın öcülüğünde başlatılacak olan muhtemel İran saldırısı için, bizzat Amerikan topraklarında hayat bulan "savaş nedenleri"ni bir araya getirmekten daha fazla sevebilecekleri bir şey olduğunu sanmıyorum.
Resmi söyleme göre, Amerikalılara, İran'ın Yahudi Devleti'ne karşı "varoluşsal bir tehdit" olduğu sürekli olarak hatırlatılmalıdır. "Suudi büyükelçisini hedef alma" palavrası, olası bir savaşta lojistik destek sağlama noktasında Suudi Krallığı'nı sürece dâhil etme çabaları için mükemmel bir adım oldu.
Varsayalım ki; Kudüs Kuvvetleri'ne bağlı ipsiz sapsız bir fraksiyon, uyuşturucu kaçakçıları ile bağlantı kurarak bu saçma senaryoda yer aldı; diğer bir ihtimal de, son zamanlarda İran'da suikasta kurban giden üst düzey İranlı nükleer bilimcilerinin intikamını almak olabilir. Ancak bunların hiç biri, Amerikan topraklarında Suudi büyükelçisinin hedef alınmasının tercih edilmesini açıklamaya yetmez.
Bu senaryo kimin yararına?
Tekrar soruyoruz; niçin şimdi? Böyle bir planın var olduğu aylardan beri bilinmekteydi. Amerikan Başkanı Obama, Haziran ayında bu konu hakkında bilgilendirildi. Ardından Kral Abdullah da Eylül ayının ortalarında bu konu hakkında bilgilendirildi. O halde niçin şimdi? İnsanın zihni ister istemez olağan şüphelilere dönüş yapıyor.
Neo-muhafazakarlar" Askeri-endüstriyel kompleks oluşumları" Sağ kanat... Çılgın cumhuriyetçiler saçmalığı ve onların medyası" İsrail Lobisi" Ve, Bahreyn'in işgali ve baskı altında tutulması örneklerinde olduğu gibi, Basra Körfezi'nde herhangi bir "Arap Baharı"na izin vermemek için ateşli bir "karşı-devrimi" yürütürken, "şer odağı" İran'ın "kurbanı" olduğu portesi çizilen Suudi Krallığı"
Milyar dolarlarca Amerikan silah satışının yapıldığı bir dönemde, dikkatlerin Suudi Krallığından çevrilmesi oldukça elverişli bir plan. Ayrıca "Hızlı ve Öfkeli Operasyonu" hakkında yalan söyleyip söylemediğiyle ilgili ciddi bir skandala daha karışan Holder'ın üzerinden dikkatleri dağıtmak için de iyi bir plan. Holder'in adının karıştığı operasyonda, silahlarla ilgili federal bir dalavere sonucu çok sayıda ABD silahı Meksika uyuşturucu kartelinin eline geçmişti. Görünen o ki bu "Hızlı ve Öfkeli" serisi ABD'nin tüm resmi kademelerinde eğlenceli bir seçim silahı oldu.
Washington, İran'a karşı tüm dünyayı(aslına bakarsanız burada 'dünya'dan kasıt da 'NATO'dur) bir araya getirmeye çalışıyor. Ayrıca ABD, İran'ı yeni baştan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne götürmek için düzenli olarak tehditte bulunuyor.
Şimdi endişeyle, tüm dünyadaki küçük Suudi Krallıkları'nı korumak üzere NATO'ya "uçuşa yasak bölge" oluşturma hakkı veren R2P ("koruma sorumluluğu") kararını bekleyelim" Bu karar, rejim değişikliği için İran'ı bombalama emri veren NATO direktifi olarak da yorumlanabilir. İşte size güvenebileceğiniz bir senaryo"
*Giyotin: İdam mahkûmunun kafasını üst taraftan kesmek prensibiyle yapılmış bir çeşit idam aracıdır.
velfecr