Almanya'nın Munih şehrinde devam etmekte olan 'Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı'nda 18 Şubat günü bir konuşma yapan Alman şansölyesi Angela Merkel,‘NATO’da mttefikimiz‘ dediği ‚Türkiye'nin DEAŞ ve PKK terörizmden olumsuz etkilendiğini’ belirterek 'Şunu çok açıkça söylemek istiyorum: Avrupalılar terörle tek başına başa çıkamazlar. B. Amerika’nın askerî desteğine ihtiyacımız var. Benim için, bir o kadar önemli olan ise, İslam ülkelerinin de bu mücadeleye katılmaları..Çünkü bence özellikle bu ülkeler, terörün kaynağının İslamiyet olmadığını, aksine, yanlış yorumlanan bir İslamiyetolduğunu anlatabilirler. Bu nedenle İslam otoritelerinden barışçı İslam ile İslam adına terörizm arasında çok net sınır çekmelerini bekliyorum. Bunu yapacak olan Müslümanlardır.' şeklinde konuşmuş..
Daha önceleri nisbeten dikkatli iken, Donald Trump'ın Amerikan Başkanı seçilmesinden sonra onun etkisinde kalıp, daha geçenlerde geldiği Ankara'da Tayyib Erdoğan'la görüşürken, 'İslamcı terör' diye bir ifade kullanması üzerine hemen Tayyib Erdoğan'ın itirazıyla karşılaşan ve arada soğuk bir havanın esmesine sebeb olan Merkel, bu kez, daha dikkatli konuşmuş ve 'İslam adına yapılanterör' ile 'barışçı İslam' ayırımı yapabilmiş ve bu ikisi arasına bir çizgi çekmiş; 'bugün karşılaştıkları terörün kaynağının İslamiyet olmadığını, yanlış yorumlanan bir İslamiyet olduğunu' dile getirmiş; yine de aferin!.. (Bu arada Merkel’in, Almanya’daki FETÖ bağlılarının Alman İstihbaratı‘yla işbirliği yaparak, bir ‘Diyanet‘ kuruluşu olan DİTİB’de hizmet gören binlerce imam ve sair personelin Türkiye adına casusluk yaptıklarına dair ispiyonculuklarıyla bu insanların evlerine ve hizmet mahallerine baskınlar yaptırması ve bir kısmının ülkeden çıkarılması şeklindeki paranoia derecesine varan uygulamaları da, ayrı bir mes’ele..)
***
İlginçtir, Merkel’in bu konuşmayı yaptığı gün, Hollanda’da artık birinci parti durumuna geleceği sanılan ırkçı partinin lideri Gerd Wilders‘in de, yaptığı konuşmada, müslümanlar için ‘Pislikler‘ ifadesini kullanması.. Bazıları‚ ‘Yahu o, onu Faslı müslümanlar için kullandı‘ diyor. Hangi müslüman kitle için kullanmış olursa olsun, müslümanlar için kullanılmış olan bu hakaret ve nefret söylemini te’vil etmeye kalkışmak, aşağılık duygusuna kapılmak olur.
***
Bu arada, Amerikan Başkanı Trump’ın müslümanlara bakış açısı zaten mâlum.. Ancak onun teferruatı hakkında daha fazla bilgiyi, BBC’nin Kuzey Amerika muhabiri Anthony Zurcher yazdı, geçenlerde..
***
Zurcher’inyazdığına göre, Donald Trump, ‘İslam'ın bir din olduğu‘na bile inanmıyor!
Bu konudaki net bir soru geçenlerde Trump'ın yardımcılarından Sebastian Gorka'ya sorulmuş..
Gorka'nın cevabî kelimeleri ağzında yuvarlamış ve ‘Mesele İslam'ın bir din olup olmaması değil. Mesele, İslamî terörizm… Bu tehdit konusunda dürüst olmalıyız.‘ demiş..
-Tamam, ama Trump'a göre İslam bir din mi?
-Bunu kendisine sorsanız daha iyi olur.‘
***
Şimdi bu sözlere bakıp da İslam düşmanlarına şirin gözükmek için, ‘Valla- billa.. Biz sizin bildiğiniz müslümanlardan değiliz..‘ dercesine bir zaafiyet ve teslimiyet ifadesi komik olur..
Elbette DEAŞ ve benzerlerinin, İslam adına diyerek yaptığı uygulamaların, İslam adına kabul edilecek bir tarafı da yoktur. Ama, unutulmamalıdır ki, emperyalist güçler yeni bir Soğuk Savaş kutbu icad etmek istiyorlar.. Asıl hedefleri, bu..
***
Bizi asıl düşündürmesi gereken,Merkel'in veya bir başka gayrimuslim kişinin biz müslümanlara ‘İslam’ın yanlış yorumlanmaları karşısında müslümanlar da çalışmalı..‘ şeklindeki hatırlatması.. Böyle bir vazife hatırlatması bize ağır gelebilir, ama asıl sorumlular elbette biz müslümanlarız.. Başkalarının hakkımızdaki sözlerinin niyet veya muhtevası üzerinde uzun boylu düşünmeye gerek yok.. Onlar kendi fıtrat ve maslahatlarının gereğince hareket ediyorlar..
Ama biz de kendi fıtrat ve maslahatımıza uygun hareket edebiliyor muyuz? Asıl mes'elemiz bu..
stargazete