İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Seyyid Ali Hamenei bugün Kum şehrinde büyük kalabalıklara hitaben yaptığı konuşmada bu şehri ilim, cihad ve basiret şehri olarak niteledi ve şehrin geçmişine değinerek şunları söyledi: 'Kum şehri, tarih boyunca Ehli Beyt'in üssü olmasının yanı sıra çağdaş dönemlerde de İslam dünyasının doğu ve batısını İslami ilimlerin en üstün kaynağı olarak büyük ulemanın mücahede ve basiretiyle bereketlendirmiştir.'
Ayetullah Hamenei bu şehrin çağdaş İran tarihinin en hassas dönemlerinden birinde 15 Hordad 1963 kıyamında oynadığı role işaretle şöyle konuştu: 'Kum halkı o önemli dönemde İmam Humeyni'yi destekleyerek toplumdaki ulema hareketine arka çıktı. İnkılaba bir yıl kala uyanış ve basiret içindeki Kum halkı yine zalim şahlık rejiminin İmam'a hakareti etrafındaki karmaşık entrikayı iyi algılayarak gençlerinin kanları pahasına İslami hareketin yayılmasında öncü oldu ve bu şehri büyük İslam İnkılabı'nın kalkış noktasına dönüştürdü.'
İslam İnkılabı Rehberi, İslam İnkılabı'nın ülkedeki en dindar şehir sayılan Kum'dan yükselmesi ve İmam Humeyni'nin bu hareketi yönetmesinin İran milletinin yaptığı inkılabın mahiyetinin dini olduğunu ispatladığını hatırlatarak sözlerini şöyle sürdürdü: 'İslam düşmanları da İran'da gerçekleştirilen inkılabın dini özelliğini dikkate alarak, inkılabın bu saadet bahşeden özelliğine darbe indirmeye çalıştılar. Dünyadaki zorba güçler iki hedefe darbe indirmeye yöneldiler: din ve halkın vefası. Eğer din faktörü olmasaydı, inkılap yöneticileri bazı tavizler ve avantajlar kopardıktan sonra düşman karşısında geri adım atabilirlerdi. Ancak İslam dini zalimler karşısında teslimiyete izin vermemekte ve adalet, özgürlük, maneviyat ve ilerlemeyi öngörmektedir. Bu nedenle, sistemin yöneticileri şu ana dek emperyalizm karşısında gerilemediler ve bundan böyle de bu din sayesinde İslam ve inkılabın düşmanlarıyla mücadelelerini sürdüreceklerdir.'
İnkılap Rehberi, uluslararası dikta cephesinin dini hakikatlerin zayıflatılması ve inkarı için çeşitli komplolara başvurduklarını hatırlatarak şunları dile getirdi: 'Selman Rüşdi hadisesi, Batı'da kimi din düşmanı filmlerin üretimi, hakaretamiz karikatürlerin yayınlanması ve Kur'an'ın yakılması gibi eylemler, İslam düşmanlarının başarısız girişimlerinden bazılarını oluşturmaktadır. Bu arada onların ülke içindeki kuyrukçuları da kültürel kayıtsızlık, lümpenizm ve çarpık irfani düşünceleri yaymak suretiyle halkın ve özellikle de genç kuşağın dini akıdelerini zayıflatmak peşindeler.'
Ayetullah Hamenei bu alanda İmam Humeyni'nin kılavuzluğundan söz ederek, 'İmam bize inançla dikilip tedbir aldığımız takdirde ilahi zaferin nasip olacağını öğretti' dedi.
İslam İnkılabı Rehberi, geçen yılki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sergilenen 40 milyonluk katılımın İslam nizamına güven ve bağlılık açısından bir milli referandum sayılması gerektiğinin altını çizdi ve şu değerlendirmede bulundu: 'Öfke içindeki düşman, fitnecilikle bu milli katılımın sonuçlarını etkisiz hale getirmeye çalıştı. Ancak halk bu fitne karşısında da dikilmesini bildi ve düşman bir kez daha başarısız kaldı.'
Bu fitne karşısında halkın dikkatle hareket etmesi sayesinde ülkenin sosyal ve siyasal mikroplar karşısında bağışıklık kazandığını ifade eden İnkılap Rehberi konuşmasına şöyle devam etti: 'Seçimler sonrasındaki fitne, düşmanın beklentisinin tam tersine İran milletinin basiretini arttırmıştır.'
Ayetullah Hamenei konuşmasının devamında emperyalist cephenin başvurduğu bazı taktiklere değindi ve bu bağlamdaki ilk taktiğin 'Ulemasız İslam' ve ikincisinin de 'Siyasetten arındırılmış İslam' olduğunu belirterek şunları söyledi: 'Düşmanın İslam nizamıyla mücadelesindeki yol haritası ve genel planı, bizim yol haritamızın belirlenmesine de yardımcı olabilir. Yani, onların saldırılarına hedef olan her mesele üzerine daha bir eğilmemiz gerekebilir.'
Daha sonra İran aleyhindeki yaptırımları değerlendiren İslam İnkılabı Rehberi şöyle konuştu: 'İran milleti ve ülkesi inkılabın ilk yıllarından beri ambargoya tabi tutulmuş olup, onunla mücadele yollarını bilmektedir. Bu yüzden halk üzerinde baskıları arttırmak ve halkı İslami sistemden koparmak amacıyla planlanan son yaptırımlar da halkın yaşantısı üzerinde ciddi bir tesir uyandıramamıştır. İnkılabın ilk on yılında onca çetin şartlara dayanan bir millet şimdi dev ilerlemeleri sayesinde geleceğe daha bir umut ve güvenle bakmakta ve bu yüzden entrikacılar karşısında dikilmektedir.'