İslamafobya Haçlı Seferlerinin Devamı

İngiliz yazar Karen Armstrong, islamofobyanın Haçlı Seferleri'nin bir uzantısı niteliğinde olduğunu söyledi.

İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (İDSB) tarafından organize edilen "Uluslararası İslamofobya Konferansı", İslam dünyasından ve Batı'dan birçok alim, entellektüel, politikacı ve STK liderinin katılımıyla İstanbul Grand Cevahir Otel'de başladı.

Yarın da devam edecek olan konferansta Batı merkezli açık bir ayrımcılık olan islamofobya ve yansımaları konuşuluyor. Konferansın açılış konuşmasını yapan İDSB Başkanı Necmi Sadıkoğlu, İslamofobyanın açık bir ayrımcılık olduğunu söyledi.

Sadıkoğlu İslamofobyanın barış için büyük bir tehlike olduğuna da değinerek, "İslamofobya da tıpkı anti-semitizm gibi kanunlarla yasaklanmalı ve hükümetler bu konuda duyarlı olmalıdır" dedi.

İSLAMOFOBYA ABD'NİN POLİTİK PROPAGANDASI

Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı (TGTV) Başkanı Necati Ceylan da ırkçı eğilimlerden kaynaklanan yabancı düşmanlığının devamı niteliğindeki İslamofobyanın, ABD'nin suni tehditler ve düşmanlar olmaksızın yaşayamaması dolayısıyla ABD merkezli olarak yeniden gündeme taşındığını ve kendi kamuoyunu ikna etmek için de ABD tarafından geliştirilip dünyaya pazarlandığını söyledi.

Ceylan, "Avrupalı ülkeler de söz konusu paylaşımdan nasibini almak için ABD saflarında bu oyuna katıldı. İslamın Batı için en büyük tehdit olduğu propagandası yapıldı ve müslümanlar potansiyel düşmanlar olarak gösterildiler. Ülkemizde de İslamofobik hadiseler yaşanıyor ve kimi zaman bu doğrultuda yayınlar yapılıyor. İnançları gereği bazı yükümlülüklerini yerine getirmeye çalışan müslümanlar, ülkemizde engellemeler ve alaylarla karşılaşıyorlar. Başörütüsü yasağı ülkemizdeki en belirgin İslamofobik yasaklardan biridir. Medya, müslümanlar ve İslam hakkında çarpıtılmış haberler yaparak İslamofobyayı körüklüyor. Oysa islam, ülkemizin ana damarı; hüvüyetidir. İslama sımsıkı sarılmak şiarımız olmalıdır. İslam karşıtlığı siyasi ve ideolojiktir. İslam ise sevgi, barış, medeniyet ve rahmettir" şeklinde konuştu.

BATI SAHTE KORKULARLA İSLAMOFOBYA ÜRETİYOR

İslam Konferansı Örgütü Genel Başkanı Ekmeleddin İhsanoğlu ise, islamofobyanın tehlikeli boyutlara varan bir hastalık haline geldiğini vurgulayarak, "İslamofobyaya karşı durulmazsa dünya barış ve istikrarı için ciddi bir tehdit teşkil edecek ve bütün inanç ve kültürlerden halklar için tehlikeler yaratacaktır. İslamofobyanın sebepleri pek çoktur ve kökleri tarihi husumetlere uzanmaktadır. Hükümetler arası ve hükümetler dışı teşkilatların raporları islamofobyanın ırk ayrımından bile daha baskın ve yaygın olabilecek şekilde ilerleme kaydettiğine işaret etmektedir. Bazı Batı medya kuruluşlarının İslamiyeti ve müslümanları ısrarlı şekilde yanlış tanıtması müslümanlara karşı önyargının en sürekli ve kuuvvetli kaynaklarından biri olagelmiştir. İster Irak, Filistin, ister Afganistan veya başka bir yerde olsun müslümanların karıştıkları şiddet olaykları üzerine ihtiyari bir şekilde odaklanan haber başlıklarını duyamdığımız günler çok nadirdir. Tabiatiyle bu tür olayların bu şekilde tasviri en geniş haliyle Avrupa'nın ortak bilinç altına işlenmiş önyargıları ve tektiplemeleri daha da kuvvetlendirmektedir. Bazı Batılı akademisyenler de İslamiyete karşı önyargılı fikirlerini akademik çalışmalar kılıfı altında sunarak İslamiyet aleyhinde gerçekle alakası olmayan sahte bilgiler yerleştirmeye çalışmaktadır" dedi.

DİYALOG ÇAĞRILARINDAN KUŞKULUYUZ

İhsanoğlu, Batı tarafından yapılan diyalog çağrılarının içtgenlik derecesi konusunda da ciddi kuşkuların olduğuna dikkat çekerek, "Karikatür krizinin patlak vermesinden itibaren uluslararası arena diyalog çağrılarına boğuldu. Hakaretamiz olayların meydana geldiği bazı ülkeler, bazı kuruluşlar İslam dünyası ile Batı arasında diyalog çağrısı yaptılar. Bu çağrıları kalben destekledik ve diyalog arzusuna cevap verdik. Ancak bir an durarak soruyoruz: Diyalogdan amaç farklı şeyler mi? Eğer bu diyalog çağrıları geçmiş hatalrı düzeltmeyi hedefliyorsa, o zaman diyalogun belirli bir yol izlemesi gerekir. Bu ülkeler ancak tutumlarına açıklık kazandırmak için kendi toplumlarının değişik akımları arasında bir iç diyalog gerçekleştirmelidirler. Sorun bu ülkelerin kendi sınırları içindedir. Diyalog çağrısının diğer tarafında değildir. Diğer taraftan İslam dünyası, islamofobyanın ortadan kaldırılmasına yönelik ciddi çalışmalar yürütmelidir. Bu saldırılara karşı kendimizi savunmak zorunluluğumuz her geçen gün artmaktadır" ifadelerini kullandı.

BATI ÇATIŞMA ORTAMI YARATMAK İSTİYOR

Malezya Eski Başbakan Yardımcısı Enver İbrahim ise, Batıda İslami değerlere karşı çatışma ortamı yaratılmaya çalıştığını ifade etti. İbrahim, Batılı ülkelerin İslamiyetin barış, huzur ve adalet mesajları içerdiğini anlayamadığını ve bunların da islamofobyayı ortaya çıkardığını söyledi. "Ne batı bizim dilimizi anlayabiliyor ne de biz Batının dilini" diyen İbrahim, Irak'ın işgali, Filistin'e yapılan saldırılar, Afganistanda masum insanların katledilmesinin islamofobyanın ne aşamaya geldiğini gösterdiğini anlattı.

İslamofobyanın sanal bir korku olduğunu belirten İbrahim, "Buna karşı bizim harekete geçmemiz lazım. Müslümanlar kendilerine çeki düzen vermeli, bu aşağılık duygusıundan kendini kurtarmalıdır" dedi. İslam korkusunun 11 Eylül saldırısı ile ortaya çıkmadığını, derinlerde yatan bir korku olduğnu kaydeden İbrahim, Türkiye Malezya olabilir mi şeklinde haberler yayınlandığını anımsatan ibrahim, "Türkiye ile Malezya karşılaştırılmamalı, Türkiye ekonomik ve siyasi anlamda model bir ülke, Malezya'dan uzak bir seyir izlemektedir" dedi.

İSLAMOFOBYA HAÇLI SEFERLERİ'NİN BİR DEVAMI

İngiliz yazar Karen Armstrong ise, "İslamofobya haçlılardan beri süregelen tarihi bir vakıdaır. 11 Eylül islam ruhunu yansıtmıyor. Sorun dinlerde değil, politikacılardadır. Keşmir, Irak'ın işgali ve Afganistan'da olup bitenler dinlerden değil, politikacıların uygulamalarından ortaya çıkmakta ve islamofobyayı körüklemektedir. İslamofobya aslında Batının sömürgecilik geleneğinden beslenmektedir.

Batı'da İslam düşmanlığının kökleri derindedir. Politikacılar da bu derin kökleri ısrarla yeniden ortaya çıkarıyor. Batı medyası da bu süreçte olumsuz bir rol oynuyor. Ancak İslam dünyası, dünya barışının liderliğini üstlenebilir. Çünkü İslam Peygamberi adil bir toplum oluşturma konusunda çok ısrarlıydı ve bunu oluşturdu. Aynı gelenekten beslenen Osmanlı'nın yayılması, Batının insanlık onurunu ayaklar altına alarak yayılması gibi değildir"
şeklinde konuştu.

dünya bülteni

Diğer Haberleri

Putin: İsrail'in Hamas saldırısına tepkisi savaşa değil, Gazze halkına yönelik soykırıma benziyor
Beyaz Saray'a alınmayan Müslüman belediye başkanına destek
Kanada Hükümetinden Yoksullara ve Engellilere 'intihar'Tavsiyesi
Yeni Zelanda'daki Cami Saldırısı Davasında Yeni Gelişme
Yeni Zelanda'da Müslüman Öğreciye Saldırı