'İslamcılarla Savaşacağız'a Tekzib Üzerine...

Suriye ordusundan ayrılıp Türkiye’ye sığınan ve burada oluşturulan yeni askeri konseyin başına getirilen Mustafa el Şeyh’in tekzibi üzerine.

Suriye Ordusundan ayrıldıktan sonra, Özgür Suriye Ordusu lideri Albay Riyad el Esed ile birlikte, yeni bir askeri konsey kuran Tuğgeneral Mustafa el Şeyh'in, El hayat gazetesinde yayınlanan açıklamasında "bundan sonraki savaşımız İslamcılarla olacak" şeklindeki ifadesi, Türkiye İslami camiasında büyük bir tepki toplaması üzerine, bazı kardeşlerin çağrısı üzerine bir tekzip açıklaması yaptı.

Mustafa el Şeyh, Haksöz sitesinde yayınlandığı üzere, yaptığı tekzip açıklamasında, sözlerinin olduğu gibi yansıtılmadığından şikayet ederek, sözleriyle İhvan-ı Müslimin'i değil, "kendilerini İslam'a nisbet eden karanlık yapılar"ı hedef aldığını söylüyor.

Açıklamasında şöyle diyor:

"Hiç şüphe yok ki İhvan-ı Muslimin Suriye muhalefetinin en önemli parçalarından biridir. Biz Muhalefetin tüm kesimlerini saygıyla karşılıyor ve kabul ediyoruz. Ben, kendisini İslam'a nispet edip devrimin gerçekleşmesini uzatacak karanlık yapıları kastettim. Bunu muhabir hanıma özellikle de vurguladım. Sözlerimin tümünü yayınlayacaklarına dair kendilerinden söz de aldım. Onlar ise ben sanki İhvan dahil tüm İslamcıları hedef alıyormuşum gibi yansıttılar. Ancak el-Hayat'ın bu tutumu hem gazetecilik ahlakı hem de siyasi açıdan manidardır."

Görüldüğü üzere General el Şeyh açıklamasında "Ben, kendisini İslam'a nispet edip devrimin gerçekleşmesini uzatacak karanlık yapıları kastettim. Bunu muhabir hanıma özellikle de vurguladım. Sözlerimin tümünü yayınlayacaklarına dair kendilerinden söz de aldım. Onlar ise ben sanki İhvan dahil tüm İslamcıları hedef alıyormuşum gibi yansıttılar" diyor.

Yani kendine göre "devrimin gerçekleşmesini uzatacak başka bir grup İslamcılar"ı kastettiğini ifade ediyor. Peki, o zaman Mustafa el Şeyh açıklamasında bu "İslamcılar"ın kimler olduğunu belirtmekten niçin kaçınıyor? Kimdir "kendilerini İslam'a nispet edip devrimin gerçekleşmesini uzatacak karanlık yapılar"? General bunları tanımlamaktan niçin kaçınıyor?

Yani kendisi, bu grupla savaşacaklarını söylüyor? Suriye'ye giden veya Suriye'de bulunan El kaide ve selefiler mi, yoksa başkaları mı?

Mustafa El Şeyh'in açıklamalarının El hayat'ta yayınlanması üzerine, bazı kardeşler bu gazetenin Suud gazetesi, röportajı yapan bayanın ise bir CIA mhabiri olduğunu belirtiyorlar.

Evet, gazetenin Suud gazetesi olduğunu biliyoruz, bir Suud gazetesinin muhabirlerinin CIA muhbiri olması ise çok normal bir şey. Suud rejimi Amerikan kuklası olduktan sonra, bu rejimin gazetelerinin muhabirlerinin ise CIA ile bağlantılı olmasını yadırgayacak değiliz elbet.

Aynı şekilde, Suriye haberlerinde birinci kaynaklığı yapan El Arabiya televizyonunun da bir Suud televizyonu olduğu gibi...

Ama, Mustafa el Şeyh'in açıklamasının yayınlandığı El hayat gazetesinden haber aktarmamızı yadırgayan kardeşler, eğer bu haberi "çarpıtarak" aktardığımızı söylüyorlarsa, nerede çarpıttığımızı göstersinler. Eğer niçin Suud gazetesinden niçin haber aktardığımızı soruyorlarsa, o zaman kendilerine biz de şunu soralım:

Suudi Arabistan rejimi ne zamandan Suriye halkının dostu oldu? Bu rejim ne zamandan beri, İslamcıların, kendisinden Suriye halkını silahlandırması için ricada bulunabileceği bir rejim oldu? Bu rejim ne zamandan beri "dost"lar grubunda kendine yer buldu?

Bırakın da, Suud rejiminden ve CIA'dan biz rahatsız olalım; bırakın da, Suud rejiminin ne kadar zalim, ne kadar hain ve olduğunu biz söyleyelim; ama buna sizin itiraz etmeniz hiç de uygun düşmüyor! Zira siz daha dün başında Amerika, İngiltere ve Fransa'nın bulunduğu sözüm ona "Suriye dostları" grubuna çağrıda bulunup Suriye'deki silahlı muhalefet gruplarını silahlandırması çağrısında bulundunuz!

Arasında Suudi Arabistan ve Katar rejimlerinin de bulunduğu bu "Suriye Dostları" denen kirli yapıya itibar eden biz değil, sizlersiniz! Ve bu "dostlar" içinde ne kadar CIA ajanı olduğunu biliyor musunuz? Acaba ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'la beraber İstanbul toplantısına gelen ABD delegasyonu içinde ve toplantı salonunda oturanların arasında CIA ajanları yok muydu?

Şimdi kalkıp bir CIA muhbirinin haberleştirdiği ABD işbirlikçisi Suud gazetesinden alıntı yapmanın yanlışlığından söz etmek doğrusu pek de şık durmuyor.

"El-Hayat'ın Suudi Arabistan ve ABD çizgisinde yayın yapan bir yayın organı olmasının yanı sıra pek çok muhabirinin Ürdün, İsrail ve ABD istihbarat örgütleriyle bağlatılı olduklarına dair ciddi iddialar mevcuttur."

Ne diyelim, Allah konuşturuyor işte... Muhabirleri Ürdün, İsrail ve ABD istihbarat örgütleri ile bağlantılı olan Suud gazeteleri..!

Hele bakın şu Suud gazetesinin muhabiri kadın Bisân eş-Şeyh'in marifetlerine: Gider "işgalci Amerikan askerleri"yle sarmaş dolaş resimler çektirir. Gider CIA ajanlarıyla birlikte olur. Gider, Nasrallah'ın yerine tesbit edebilmek için İsrail adına istihbarat faaliyeti yürütür.

Sağolsunlar kardeşlerimiz bu "gazeteci" (!) hakkında iyi bilgiler sundu...

Suud rejiminin karakteri bu değil mi zaten..? Hem daha neler yok ki..? Ama önemli değil bunlar... Suud rejimi "Suriye dostu" olup çıktıktan sonra, başındaki diktatöre "hadimul haremeyn-i şerifeyn" de derim, "hafezuhullah" deyip dua da ederim...

İyi de, Kötü bir şey mi bu? Hepsi de "Suriye dostları" içinde değil mi bunların? ABD istihbaratı kötü bir şey ise, Suriye'deki silahlı muhalefete yaptığı "iyilik"leri verdiği stratejik ve lojistik desteği nereye koyacağız? Bu kadar iyilik ve destekten sonra nankörlük yapmamak gerekiyor...

Eğer ABD emperyalizmi ve Suud diktatörlüğüne karşı bir öfke ve nefretiniz olsaydı, onları "Suriye dostları" adlı yapının içinde görmekten rahatsız olur ve tepkinizi buna göre verirdiniz. Ama onların ayağına gidip "gerçek dost olduğunuzu gösterin" diye çağrıda bulunduktan sonra, ABD-CIA-Suud üçgeninden rahatsız gözükmeniz, amellerinizle hiç de örtüşmüyor...

Nitekim Suud rejimi "gerçek bir dost" (!) olduğunu her zaman gösterdi, bunu grmüyor musunuz? Suriye'deki büyükelçiliğini kapatıp bütün körfez ülkelerinin de elçilerini çekmesini sağladı. Suriye muhalefetinin silahlandırılması gerektiğini sizden önce onlar söyledi. Suriye Ulusal Konseyi'ne verecekleri fonlarla, Özgr Suriye Drdusu'nun maaşlarını da üzerine aldı...

Biz Suud gazetesinden alıntı yapmakla, aslında sizin "dost"larınızı kaynak göstermiş olduk, burada yanlışlık nerede? Bu kadar iç içe geçtikten sonra, Suud ya da CIA niçin sorun olsun ki...?!!

General Mustafa el Şeyh'in tekzibine dönecek olursak.

Sayın Tuğgeneralimiz, siz önce kendinizden biraz bahseder misiniz? Kimsiniz, nerelisiniz? 37 yıl Suriye ordusunda hizmet verdiğinizi söylüyorsunuz. Peki bu yıllar içerisinde, sizi "zalim bir diktatör"ün ordusu içinde tutan sebep neydi? Baba Hafız Esad zamanındaki hizmetleriniz neydi acaba? Ömrünüz "Baas rejimi"nde subaylık yapmakla geçtikten sona, hangi merhamet duygularınız sizi bu ordudan ayırdı..?

Türkiye'ye sığındıktan sonra, "ben Tuğgeneralim, bir albayın liderliği altına girmem" deyip Albay Riyad el Esad'ın liderliğindeki "Özgür Suriye Ordusu"na katılmak yerine, "Askeri Konsey" adı altında yeni bir yapı oluşturdunuz. Bunun üzerine dış ülkelerden gelenlerin girişimleri sonucu, Riyad el Esad ile yeni bir askeri yapılanma oluşturup onun başına geçtiniz. Yani sonunda "baş" oldunuz.

Bu "baş" olmanızın gururu ve güveni ile verdiğiniz demeçte, Suriye'de birilerinin kendilerini İslam'a nispet etse de "karanlık" olduklarını, bunların Suriye devriminin gerçekleşmesine engel teşkil ettiklerini, dolayısıyla bunlarla savaşacağınızı söylediniz. "karanlık yapı" diye nitelendirdiklerinizi açıklamaktan kaçınsanız da, sizin "aydınlık" olduğunuzu nereden anlayacağız?

Hatay kamplarında Amerikan, Fransız, İngiliz subaylarıyla yaptığınız görüşmeler mi sizi "aydınlık" kılıyor? CIA, MI6 ajanlarıyla olan ilişkiniz mi sizi "aydınlık" kılıyor? Suriye'ye bir an önce "NATO müdahalesi" yapılmasını istemeniz mi sizi "aydınlık" kılıyor..?

Eğer sizde zerre kadar bir "onur" olsaydı, Batılı ülke savaş uçaklarının ülkenizin ve halkınızın üzerine bomba yağdırması isteyecek kadar alçalmaz ve düşmezdiniz! Eğer sizde zerre kadar "yurtseverlik" olsaydı, NATO'nun kucağına oturup kahramanlık taslamazdınız! Eğer sizde zerre kadar "dürüstlük" olsaydı, "katil" diye tanımladığınız bir orduda bir ömür boyu hizmet edip sonra da "NATO projesi"nden pay kapmak için bu ordudan kaçıp İncirlik üssünden gelen generallerin verdiği rolleri üslenmeye kalkmazdınız..!

Evet sayın general! Siz "karanlık yapı" diye nitelendirdiğiniz birtakım İslamcılara namlularınızı doğrultadurun, sizin ne denli kirli ilişkiler ve ihanet içerisinde olduğunuz gün yüzüne çıktığında İslamcılar da sizin hükmünüzü daha kolay verme fırsatını yakalamış olacaktır.

Ama, bugün sizin arkanızda ve yanınızda duran İslamcılara sözümüz yok. Zira onlar zaten, başına geçtiğiniz yapı için Amerika, İngiltere, Fransa, Suud ve Katar'dan silah istiyorlar. İsterseniz onları yanınıza tedarik ve levazım için bulundurabilirsiniz....

velfecr

Medya-Makale Haberleri

Abdurrahman Dilipak: Apo’yu İstanbul’a kim getirdi?
Abdurrahman Dilipak: Keyfiniz nasıl?
Abdurrahman Dilipak: Suriye nereye?
Abdurrahman Dilipak: Zamane cinlerinin esrarı
Abdurrahman Dilipak: Gelin yeniden iman edelim