İslamfobi Hayatımızı Kararttı

11 Eylül 2001’de ABD hedeflerine yönelik düzenlenen saldırılar beraberinde küresel ölçekte bir çok sonuçlar doğurdu. Bu sonuçlardan biri de hiç şüphesiz Avrupa’da meydana gelen ve gittikçe tehlikeli boyutlara ulaşan İslamfobi anlayışının yaygı

-23 yıldır Fransa’da yaşayan İlhan Karabiber:

-İslamfobi hayatımızı kararttı

SUNUŞ:

11 Eylül 2001’de ABD hedeflerine yönelik düzenlenen saldırılar beraberinde küresel ölçekte bir çok sonuçlar doğurdu. Bu sonuçlardan biri de hiç şüphesiz Avrupa’da meydana gelen ve gittikçe tehlikeli boyutlara ulaşan İslamfobi anlayışının yaygınlaşmasıdır. Kendini; İslam’dan korku ve bunun neticesinde de Müslümanlara karşı saldırgan tavırlar geliştirme şeklinde konumlandıran İslamfobi anlayışı, Avrupa’da Müslüman olarak yaşamayı büyük bir çileye dönüştürdü. 11 Eylül’den sonra yaşamında büyük değişiklikler olan Avrupa’lı Müslüman’lardan biri de hayatının 23 yılını Fransa’da geçiren İlhan Karabiber. İslamfobi’nin mağdurlarından olan Giresunlu Karabiber, Avrupa’da yaşayan bir çok Müslüman’ın artık ülkelerine geri dönüş hazırlığı yaptıklarını ve bu yeni göç dalgasının Müslüman’larla Batı arasında oluşan düşmanlığı daha da körükleyeceğini söylüyor. Karabiber’le 11 Eylül sonrası yaşadıklarını, İslamfobi’yi ve Avrupa’lı Müslüman’ların durumunu konuştuk....

ADEM ÖZKÖSE

-11 Eylül eyleminin akabinde Avrupa’da yaşayan Müslüman’ların hayatında neler değişti?

Bir çok Müslüman hiçbir gerekçe gösterilmeden Avrupa ülkelerinden sınır dışı edildi. Bu insanlar arasında 30-40 yıldır Batı’da yaşayanlar da bulunuyordu. Avrupa’da yaşayan binlerce Müslüman’la El Kaide arasında irtibat kurulmak istendi. Müslüman gençlerin evleri basıldı ve bu gençlerin bir çoğu sorguya alındılar. Hatta aralarında sırf Müslüman oldukları için işlerini kaybedenler bile oldu. Avrupa’da şu an başörtülü olmanız takibe alınmanız için yeterli bir sebep. Avrupa’lılar artık Müslüman’lara açık açık “Batı’yı terk edin. Sizi burada istemiyoruz” diyorlar. Müslüman olduğumuz anlaşılınca sokaklarda dahi hakarete uğruyoruz.

-Siz neler yaşadınız? İslamfobi sizi ne şekilde etkiledi?

Ben 11 Eylül olayları gerçekleştiğinde General Motors'un fabrikasında bilgisayar operatörü olarak çalışıyordum. Önce işyerimdeki müdürlerimden tepkiler almaya başladım.

“ İFTİRAYA UĞRADIM”

-Nasıl tepkiler?

Bana sürekli olarak özel hayatımda yaptığım işleri ve eşimin neden örtülü olduğunu soruyorlardı. Müdürlerimle İslam’la ilgili konularda sürekli tartışıyorduk. Bana İslam’ın insanları Batı’ya karşı birer terörist haline getirdiğini kabul ettirmeye çalışıyorlardı. Hayatım çekilmez hale gelmişti. Müslüman olduğum için sürekli gözler bendeydi. Bir gün fabrikanın insan kaynakları müdürü beni yanına çağırdı. Önce inançlı olup olmadığımı sordu. Ben de “inançlı bir insanım, Müslümanım” dedim. Müdür hakkımda bazı söylentiler olduğunu ve 10 Fransız işçinin beni kendisine şikayet ettiğini belirtti.

-Şikayet konusundan bahseder misiniz?

“İnsanları zorla İslam’a davet etmek, fabrikada Ladin fotoğraflı tişört giymek ve üzerimde silah taşımak” Müdür eğer fabrikadan kendi isteğimle ayrılırsam , bu şikayetleri unutacağını ve bir sorun olmayacağını söyledi. Ben hakkımdaki şikayetlerin asılsız ve uydurma olduğunu ifade ettim. Ayrıca olayı örtbas etmemesini, hemen polise bildirmesini ve hakkımda bir soruşturma açılmasını talep ettim. Soruşturma yapılmadığı taktirde, avukata başvurarak bu olayın incelenmesini ve şahitlerin dinlenmesini benim isteyeceğimi söyledim. Müdür bu çıkışıma karşılık bana, “Aramızda geçen bu konuşmayı unutalım. Avukata da gerek yok.” diyerek olayı yumuşatmaya çalıştı. Ben yine de bir avukat tuttum ve açıklama istedim. Birkaç hafta sonra yapılan açıklamada, benim zarar görmemem için bu soruşturmanın yapıldığı, zaten söylenenlere fabrika yönetiminin de inanmadığı yazılıydı.

“15 SENELİK İŞİMDEN OLDUM”

-Sonraki günler neler yaşadınız?

Gün geçtikçe üzerimdeki baskılar daha da arttı. İşçiler ve müdürler bana tıpkı bir vebalı gibi davranıyorlardı. Bana karşı tecrit uygulamaya başladılar. Her gün hakkımda yeni söylentiler çıkarılıyordu. Bu durum psikolojimi bir hayli etkiledi. Çalıştığım yerde bulunan insanlarda 11 Eylül sonrası oluşan İslamfobi, hayatımı çekilmez hale getirdi. Aynı süreçlerden benim gibi Müslüman olup Avrupa’da yaşayan bir çok insan da geçti. Ben bu sürecin sonunda benimle hiçbir ilgisi olmayan bir gerekçe ile irtibatlandırılarak, 15 seneye yakın çalıştığım fabrikadan atıldım.

- Atılmanıza sebep olan gerekçe neydi?

Olayı kısaca anlatayım. 2007 yılının Mart ayında fabrikadaki şefime 10 gün sonra önemli bir işim olduğunu, 10 gün sonra işten birkaç saat erken çıkıp çıkamayacağımı sordum. Bana izin alabileceğimi, hiçbir sorun olmadığını söyledi. İzin istediğim gün gelip çatınca, sabah tekrar şefle konuştum. Şef akşam vakti bana izin vereceğini belirtti. Akşam olunca izin kağıdı istedim. Şef “çıkmana izin vermiyorum.” dedi. Benim ; “Neden daha erken söylemedin? Gerçekten önemli bir işim vardı. Niçin bana bu saate kadar evet diyorsun da, şimdi hayır cevabını verdin ” şeklindeki sözlerime fabrika şefi; “emir müdürlerden geldi.” cevabını verdi. Israrla çıkmak istediğimi söyleyince şef bana; “Çıkabilirsin ama ben sana izin vermiyorum. İznim olmadan çıkarsan, bana bir belge getirmen gerekiyor.” dedi. Ben belgeyi aldım, ama şefe vermedim. Bu belgeyi yazılı olarak istemelerini talep ettim. Çünkü fabrika tarihinde hiç kimseden erken çıkış için bir belge istenmemişti. Bu olaydan sonra bir ay daha işime devam ettim. Bir ayın sonunda her zaman olduğu gibi işe gittiğimde güvenlik görevlileri, fabrikaya girmemin yasak olduğunu söyleyerek beni içeri almadılar. Şefle aramızda geçen olay nedeniyle fabrikadan atılmıştım. Bunun üzerine ben de evime döndüm. Ben fabrikadan atıldıktan bir kaç gün sonra, maskeli 3 kişi fabrika şefini dövmüşler. Aynı gün polisler evimi bastılar. Bana eski şefimin dövüldüğünü ve fabrika müdürlerinin bunu ancak benim yapabileceğime kanaat getirdiklerini söylediler. Oysa ki benim olayla hiçbir ilişkim yoktu. Daha sonra iç işleri güvenlik birimine bağlı istihbaratçılar beni gözaltına alıp sorguladılar?

“EL KAİDE’Cİ OLMAKLA SUÇLANIYORUZ”

- Sorgu sırasında nasıl bir muameleye uğradınız?

Dini bilgilerimi nereden aldığımı, Türkiye'den veya değişik ülkelerden hangi cemaatlerle ilişkimin olduğunu soruyorlardı. Sorgu memuru, 7 sene Türkiye'de istihbaratçılık yaptığı için Türklerin genel yapısını bildiğini, Karadenizli olduğum için silahlara merakımın olabileceğini söyledi. Aslında her şeyi El Kaide’nin üzerine kurmaya çalışıyorlardı. Ellerine ufak bir delil geçse, benim El Kaide'nin Fransa hücresi olduğumu iddia edeceklerdi. Sorguda bana sürekli tehditlerde bulundular. Hatta beni aşağıladılar. Sırf Müslüman olduğum için mağdur edildim. Bu nedenle hakkımı aramak için çaba göstermeye devam edeceğim.

- Hak arama taleplerinizden bir sonuç alabileceğinizi düşünüyor musunuz?

Avrupa da haksızlığa uğrayan eğer bir Müslüman ise artık ona kimse önem vermiyor. Ben yaşadıklarımı buradaki bir çok gazete ve televizyona haber verdim. Fakat hiç birisi ilgilenmedi. Çünkü şu anda ortam, bu gibi iftiraları çıkaranlar için oldukça uygun. 11 Eylül’den sonra Avrupa’da yaşayan Müslümanlar’ın özgürlükleri kısıtlanmaya başlandı. Avrupa; aile birleşimi, ana dilde eğitim gibi konularda bile geri adım atıyor. Artık her bir Müslüman potansiyel bir terörist olarak algılanıyor. Hatta Fransa'nın ekonomik sorunları bile yabancılara mal ediliyor. Benim sonuç alma açısından pek fazla ümidim yok. Fakat haksızlıklar karşısında susup, dilsiz şeytanlar olmamalıyız.

- Müslüman’ların 11 Eylül’ün akabinde Avrupa’da karşı karşıya kaldıkları baskılara karşı mücadele eden dernekler var mı?

Benim bildiğim bu alanda çalışan bir Türk, bir de Arap’ların kurdukları bir dernek var. İnsan hakları alanında çalışan yabancı dernekler arasında ise, Belçika’daki ENAR adında bir kuruluş İslamofobiyle mücadeleyi gündemine almış. Diğer insan hakları derneklerinin bu alanda çalışmaları yok. Türk dernekleri genelde Türkiye’deki bir takım cemaatlerin uzantıları konumundalar. Bu dernekler çok korkak davranıyorlar.

- İslamfobi’den dolayı Müslüman’ların üzerindeki baskıların yoğunlaştığı diğer ülkeler hangileri?

Bu sorunuzun cevabını seçim sonuçlarını takip ederek verebiliriz. Fransa’nın haricinde aşırı sağın yükseldiği Avusturya ve Hollanda var. Bu ülkelerde yaşayan Müslümanlar çok sıkıntı çekiyorlar. Hollanda’da başörtülü kızlara laf atılıyor, Müslümanların inançlarıyla alay ediliyor. Almanya ve İngiltere’de de Müslümanlar büyük baskılarla karşı karşıyalar. İslami Dernekler bu baskılardan en fazla payı alıyorlar. 11 Eylül’den sonra çıkarılan yeni kanunlar tamamen Müslüman’ların aleyhine... Müslümanlar tarafından kurulan derneklere, terörle mücadele adı altında sürekli baskınlar düzenleniyor.

“MÜSLÜMANLAR KENDİLERİNİ ANLATMALI”

- İslamfobi etkisiz hale nasıl getirilebilir? Bu saatten sonra neler yapılmalı?

Aslında yapılacak çok şey var. Bir kere korkularımızı yenmeliyiz. Müslüman kimliğimizi gizleyemeyiz ve kimliğimizi Avrupa’nın kabul edebileceği bir şekle sokamayız. Batı toplumuna kendimizi tanıtmalı ve onların neden, niçin, nasıl şeklindeki sorularına cevaplar üretmeliyiz. Avrupa’lılar bizi gerçekten tanımıyorlar. Avrupa’lıların İslam’ı bizzat Müslüman’lardan öğrenmelerini sağlamalıyız. Eğer durum şu an var olduğu şekilde sürerse Avrupa’daki Müslüman nüfus sayısı çok aza iner. Şu an Avrupa’dan bir göç hareketi başladı. Bir çok Müslüman karşılaştıkları kötü muameleler nedeniyle ülkelerine geri dönüş hazırlığı yapıyor. Bu yeni göç dalgası Müslüman’larla Batı arasında oluşan düşmanlığı daha da körükleyecek. Çünkü Avrupa’yı terk eden Müslümanlar Batı hakkında hiç de iyi düşüncelere sahip değiller.

Gerçek Hayat

Röportaj Haberleri

Kudüs Tugayları Tulkarem Taburu Komutanı Al Mayadeen'e Röportaj Verdi
El-Menar TV Hizbullah'ın Topçu Birliğinde Görevli Subay ile Röportaj Yaptı
Hamas Lideri Abu Marzuk: Hamas Ve Hizbullah'ın Düşmanı Aynı
Hamas Operasyonun Gizli Belgeleri: Abdurrahman Dilipak Röportaj
Eski ABD Savunma Bakan Yardımcısı: Türkiye'nin Garantörlüğü Çok Uygun Olur