Çünkü hiç bir alev kendi haline bırakılmaz, insanlığın fıtratına aykırıdır. Bir insan bir yerde bir alevle karşılaşırsa asla öylece bırakıp geçip gitmez, en ihmalkâr insan bile hiç olmazsa başkalarına bildirir.
Toplumların, milletlerin bir kısmının alevli yapıları vardır, büyüme şekilleri alev gibidir, ölçüsüz ve kuralsız bir şekilde birden bire genişler ve yükselirler. Tabi çevrelerini, etraflarını yakıp kavurarak…
Ve geç de olsa çevresindekiler tarafından söndürülürler.
Fakat bütün büyümeler ve yükselmeler alev şeklinde olmayabilir. Hiç kimseyi yakıp kavurmadan, toplumsal kurallara uygun bir şekilde büyümek, yükselmek de mümkündür. Bırakın etrafı yakıp kavurmayı bilakis onların da menfaatine uyacak yoldan giderek büyüyenlerin ömürleri de uzun olur.
İsrail oğullarının tıynetlerine biraz yakından bakarsanız bu alev gibi olmasını hemen görürsünüz.
Allah (cc) İsrail oğullarının taşkınlıklarını “alev gibi yükseleceksiniz” (16/4) şeklinde niteledikten sonra akıbetlerini de;
“Rabbin şunu bildirmiştir ki, kıyamet gününe kadar onları (israil oğullarını) en ağır şekilde cezalandıracak kullarını üzerlerine gönderecektir” şeklinde haber vermiştir.
Yahudilerin tarihine baktığınızda bunun defalarca gerçekleştiğini görürsünüz.
Demek ki bu Allah Teala’nın bir kanunudur; alev gibi büyüyenler söndürülürler.
Alman toplumunun da böyle bir özelliğinin olduğunu görüyoruz, Japonlar da öyle gibi. İkinci dünya savaşında bu iki millet de aynen bir alev topu gibi aniden etraflarını sarıverdiler. Ve sonra söndürüldüler.
Terör devleti aynen bir alev gibi mazlum Filistin halkını yakıp kavurmaya devam ediyor. Her halde bu yangın belirli bir noktaya ulaşacak ve ilahi kanun bir daha gerçekleşecek.
Bakmayın siz şu anda normalleşme masalına kendini kaptıran anormal ahmaklara.
Kim bilir Rabbimiz Müslümanlara çifte sevinç yaşatacak, israil aleviyle birlikte Arap saraylarındaki uşaklardan da alevleri birlikte sönecektir. Rabbimizden niyazımız ölmeden görmek.