Silahlar ne zaman susarsa sussun, İsrail önleyici savaşı kaybetti. Kaç Hizbullah savaşçısının öldürüldüğü veya kaç tane Katyuşa füzesinin bertaraf edildiği yahut Lübnan"ın ve Hizbullah"ın altyapısına ne kadar ağır bir zarar verildiği hiç de önemli değil.
Arap sokaklarında önemli olan şey Hizbullah"ın beş hafta boyunca güçlü İsrail ordusu karşısında ayakta kalmasıdır. Hizbullah"ın İsrail"in yerleşim merkezlerine binlerce roket yağdırabilme kapasitesinin bir sonucu olarak milyonlarca İsraillinin sığınaklara gönderilmiş olması Arap devletlerinin İsrail ile daha önceki çatışmalarda gösterdikleri performansla tam bir tezat teşkil etmektedir. Toz duman yatışınca; İsrail, İran ve Arap ülkelerine karşı stratejisini yeniden değerlendirmeli ve sadece kendi selameti açısından değil, düşmanlarının da son hadiselere bakarak trajik bir yanlış hesap yapmasını önlemek için askerî kredibilitesini yeniden tesis etmelidir.
Büyük stratejik hatalar...
İster taktik nedenlerle olsun, ister hava saldırısına güvenmenin yol açtığı bir yanlış hesaptan kaynaklansın, askerî konularda deneyimsiz bir yönetimle İsrail"in Hizbullah karşısında zafer iddiasında bulunamayışının Arap ve İslam dünyasındaki yankıları devam edecektir. İsrail"in başarısızlığı şüphesiz İran"ın farklı zaman ve şartlar altında İsrail"e karşı meydan okuyuşunu cesaretlendirecek, Suriye ise İsrail"in bütün bunlardan sonra yenilemez bir askerî güç olmadığına karar vererek Golan"ı geri almak için daha saldırgan taktiklere başvurmaya karar verebilecektir. Hamas"ın İsrail"e karşı direnme kararı güçlenecek ve bütün objektif askerî standartlar açısından büyük bir stratejik mağlubiyet yaşamış olmasına rağmen şiddetli İsrail saldırısına karşı büyük bir kahramanlıkla mukavemet etmekle şimdiden Arap dünyasının gözünde muzaffer olarak görülen Hizbullah, bir sonraki saldırı için beklemeye teşvik edilmiş olabilir.
Önleyici savaşı kaybetmiş olan İsrail, Araplarla veya İran"la olan çatışmalarla meşgul olurken bunun gerçek stratejik kayıplara dönüşmemesi için dikkatli olmak zorunda. İsrail, özellikle Hizbullah"ın silahsızlandırılması yönündeki çabasında acımasız davranmaya devam etmelidir. Aksi takdirde, daha güçlü ve bedeli daha da artan yeni bir şiddetin patlak vermesi sadece bir zaman meselesi olacaktır. Geçtiğimiz altı yıl boyunca BM"nin 1559 sayılı kararını görmezden gelerek İran ve Suriye"nin Hizbullah"ı tepeden tırnağa silahlandırmasına müsamaha gösterilmesi, kesinlikle tekrarlanmaması gereken trajik bir hataydı. Litani Nehri"nin güneyindeki bölgenin tamamı Hizbullah birliklerinden arındırılmadıkça ve Hizbullah"ın silahsızlandırılması süreci kararlı bir şekilde başlamadıkça tek bir İsrail askeri Lübnan"dan çekilmemelidir. Bir daha kesinlikle, diğer bölgesel güçlerin savaş alanı haline gelmeden bağımsız bir ülke olarak barış içinde yaşamak Lübnan"ın hakkıdır. Bundan daha azını kabul etmek, İran"ın İsrail ile Lübnan arasındaki sınırı istikrarsızlaştırma çabalarını amansız bir şekilde sürdürmesine imkan tanıyacak ve iki ülkeyi barış içinde bir arada yaşama imkanına kavuşmaktan mahrum edecektir.
Ateşkesin gerekliliklerinin bir sonucu olarak İran, Lübnan üzerindeki etkisinin bir kısmını kaybedebilirse de Hamas"ın İsrail"e karşı şiddete dayalı direnişini sürdürmesine önayak olacak ve teşvik edecektir. İran, Lübnan"daki bu talihsizlikten burnu bile kanamadan sıyrılmamalıdır; bu Tahran"ı ancak doğrudan veya dolaylı bir şekilde İsrail ile karşı karşıya geleceği bir sonraki çatışmayı planlamaya teşvik eder. Birleşik Devletler ile Avrupa Birliği, İran"ın bu son derece çirkin davranışı ile mücadele konusunda en önde olmalıdır. Bush yönetimi, bir nükleer silahlanma programını gerçekleştirme hususundaki ısrarlı cüretkârlığı nedeniyle İran"a ekonomik yaptırımlar uygulanması konusunda bir BM kararını onaylamaları için Çin, Rusya veya Fransa"yı beklemek zorunda değildir. Böyle bir kararın geçmesi yakın bir zamanda gerçekleşmeyebilir; fakat karar çıksa bile muhtemelen herhangi bir yaptırımı olmayacağı için İran"ın davranışında stratejik bir değişikliğe yol açmada yetersiz kalacaktır. Bu gerçek dikkate alındığında, İran"a karşı gerçek bir duruş sergilemek isteyen Birleşik Devletler ile müttefiklerinin İran"ın ekonomik durumunu tehdit edecek katı bir ekonomik yaptırım ve siyasi baskı rejimi üzerinde uzlaşmaları gerekir. İlaveten, güç kullanımı da hariç tutulmaksızın, gerekli olduğu düşünülen yollar her ne olursa olsun, İran"ın nükleer programına bir son verilmelidir.
Hizbullah"ın İsrail"e yönelik ilk saldırısının arkasındaki asıl suçlu İran olmakla birlikte, İsrail, bazı açılardan Suriye"yi de suçlamakta haklıdır. Fakat İsrail iki ülkeyi birbirinden ayrı değerlendirmelidir. İran"ın İsrail"e karşı düşmanlığı, Tahran"da bir rejim değişikliği olmadan yatıştırılamazsa da, Suriye İsrail"in de içinde bulunduğu bir çevrede yaşamak zorunda olduğunun tamamıyla farkındadır. Birleşik Devletler"le karşılıklı düşmanlıkları ve ABD"nin rejim değişikliği politikasının hedefi olma endişesi gibi pek çok ortak çıkarları bir yana, Suriye ile İran stratejik değerlendirmelerinde ve nihai ulusal çıkarlarında birbirlerinden ayrılırlar. Suriye"nin İsrail ile çatışması toprak konusunda olduğu halde İran"ınki tamamıyla varoluşsaldır. İsrail, zamanlama da dahil bir dizi nedenden dolayı Suriye"ye karşı gerçek bir jest yapacak konumda olmamakla birlikte, İsrail, Golan"la ilgili durumunu ciddi bir şekilde yeniden düşünmeye başlamalıdır. İstikbaldeki kalıcı bir barışta Suriye merkezî konumunu muhafaza ettiği için, bir iyi niyet jestiyle Şam kendisini Birleşik Devletler karşısında daha rahat hissedebilir ve bu şekilde Suriye"nin de doğrudan katılımı için kapı açılmış olur. Suriye"nin çıkarlarının İran"ınkilerden ayrılması ve Hizbullah"ın ikmal yolunun kesilmesi Hizbullah"ın zayıflatılması açısından kritik adımlardır, İran"ın Lübnan"daki etkisinin ciddi olarak azalması İsrail"in kuzey sınırlarında kalıcı bir sükûnetin sağlanması için gerekli ortamın oluşturulmasını sağlayacaktır. Ciddi bir şekilde yara alan Olmert hükümeti artık güçlü bir pozisyonda hareket edemez. Ve ister doğru olsun ister yanlış olsun, zayıf olarak görülen bir İsrail, sadece daha ciddi askerî tehditleri üzerine çekecektir; zira İsrail"in İran gibi gerçek düşmanları amansızdır ve şimdi kan kokusu alıyorlar.