İsrail Suriye Saldırısıyla Cehennem...

Nureddin Şirin

İsrail Suriye Saldırısıyla Cehennem Kapılarını Sonuna Kadar Açtı, Şimdi Bakın Neler Olacak..?

Siyonist İsrail rejiminin Suriye"ye yönelik gerçekleştirdiği bu son saldırı, sürekli vurguladığımız bölgesel bir savaşın açılan kapısıdır.

Siyonist rejimin "son saldırısı" derken, bundan önceki saldırılarını da kısaca hatırlatmakta yarar var:

Siyonist rejim 2004 yılında, Filistinli mücahidlerin Hayfa kentinde gerçekleştirdiği bir istişhad operasyonuyla 21 siyonistin öldürülmesi üzerine, Filistin direnişine verdiği lojistik destek dolayısıyla, Suriye"deki bazı kampları bombalamıştı.

Siyonist rejim 2006 yılında ise, Filistinli mücahidlerin İsrailli asker Gilad Shalit"in kaçırılmasının ardından, bu operasyonda Suriye"nin de parmağı olduğu gerekçesiyle, başkent Şam"da başkanlık sarayı üzerinde savaş uçaklarını alçaktan uçurmuştu.

Yine siyonist rejim 2007 yılında, Suriye"nin nükleer tesislerine saldırarak bu tesisleri tahrip etmişti.

Siyonist rejimin bu son saldırısıyla ilgili yapılan değerlendirmelerde öne çıkan noktaları paylaşalım öncelikle:

Siyonist internet sitesinde yer alan bir analizde, şu ifadelere yer veriliyor:

"Vurulan konvoyun karadan havaya atılan Rus yapımı füzeler olduğu belirtildi. Zira İsrail bu silahların gelecek bir savaşta kendi hava güçlerine karşı kullanılmasını istemez. İran Suriye"yi Lübnan"daki İsrail düşmanı Şii militan Hizbullah"ı silahlandırmak için kullanmakta. İsrail bu konuda uyarılarını daha önce yapmıştı.

İsrail, İran"ın aynı işi Gazze için yaptığına işaret etmişti. Son Gazze savaşında İran yapımı Fecr 5 füzeleri kullanılarak İsrail"in merkezinde ağır hasarlara neden oldu. Körfez savaşından bu yana ilk defa yaşanan bir durumdu bu. İsrail Suriye saldırısı ile yeni bir savaşın motorlarını döndürmeye başladığını gösteriyor. Bunun için İsrail İran ve müttefiklerine karşı üç aşamalı bir saldırı aşamasına geldi. Bir İsrail yetkilisi İngiliz Telegraph gazetesine yaptığı açıklamada "İran saldırısı öncesinde Hamas ve Hizbullah etkisizleştirilmeli" demişti. Göstergeler, üçüncü aşamada İsrail"in Gazze savaşında yer alan İran"ı hedef alacağını gösteriyor."

Görüldüğü üzere bu analizde, siyonist rejimin Suriye"ye yönelik saldırısının üç hedefi olduğu belirtiliyor:

Birinci hedef: Son Gazze saldırısında uğradığı yenilginin intikamını almak

İkinci hedef: İran"a yönelik gerçekleştirilecek bir saldırı öncesinde, İran"ın müttefiklerini etkisizleştirmek

Üçüncü hedef: İran"a saldırmak

Biz önceki yazımızda şunları yazmıştık:

"Siyonist rejim kendi varlığına yönelik hayati tehlike olarak gördüğü hedeflere küstahça ve pervasızca saldırmaktan geri durmuyor. Daha yakın zamanda Gazze"ye yönelik başlattığı 8 günlük savaşta, çok sayıda Filistinliyi katletmiş, ancak İran yapımı füzeler üzerine yağmaya başlayınca, direnişin karşısında diz çökmek zorunda kalmıştı.

Hamas ve İslami Cihad Hareketi, Fecr 5 ve İran teknolojisi ile üretilen M-75 füzeleriyle, siyonist rejimi ağır bir yenilgiye uğratmışlardı.

Bakınız, yakında, Suriye"de vurulan askeri tesislerin de İranlılar tarafından ku-rulduğu ileri sürülürse, buna şaşırmayın. Zira aynı siyonist rejim savaş uçakları Sudan"ın başkenti Hartum"da Yermük askeri tesislerini vurduğunda, Filistin dire-nişine silah sevkiyatı yapmak üzere inşa edilen bu tesislerin İran tarafından ku-rulduğu açıklanmıştı."

Burada vurguladığımız hususların hepsi şimdi ortaya çıkıyor.

Irak"ta yayınlanan Ez Zaman adlı günlük gazetede, Suriye"de vurulan askeri tesiste, Suriye üzerinden Hizbullah"ın silahlandırılmasında görev alan İranlı uzmanların bulunduğunu ve İranlıların bu saldırıda öldürüldüğünü ileri sürdü.

Haberlerde, Amerika ve İsrail"in İran"a yönelik geniş çaplı bir saldırıya hazırlandığını, İran saldırısı durumunda, Hizbullah"ın İsrail"e darbe vurmasının önlenmesi için gücünün kırılmak istendiği belirtiliyor.

Sonuçta siyonist rejim bu saldırısıyla o beklenen büyük savaşın kapısını kendi elleriyle açmış oldu. Siyonist rejim açısından bu saldırı "tehlikeyi önceden ortadan kaldırma" doktrinine uygun olabilir ve yine kendince bu saldırısı ile başarı kazandığını sanabilir.

Siyonist rejim güçlerinin Sudan"ın başkenti Hartum"daki Yermük askeri tesislerine yaptığı hava saldırısında da aynı hedef gözetilmişti. Gazze"ye silah sağlayan İran yapımı askeri tesisler vuralarak, Gazze direnişinin lojistik kaynağının kırılması hesaplanmıştı.

Ve bunun ardından başlattığı 8 günlük savaşta hiç ummadığı bir şekilde hüsrana uğramış, daha önce Lübnan üzerinden siyonist rejim kentlerine yağan uzun menzilli füzeler, bu kez Gazze üzerinden Tel Aviv"in üzerine yağmış, siyonist rejim direnişin ateşkes şartları karşısında boyun eğmek zorunda kalmıştı".

Yukarıdaki analizde de görüleceği üzere, siyonist rejim bu saldırısıyla her ne kadar Gazze yenilgisinin intikamını almaya kalkmış olsa da, bunun ardından nasıl bir akibetle karşılaştığını gördüğünde, o zaman artık her şeyin bittiğini görmüş olacaktır...!

Yine siyonist rejim stratejisyenleri, İsrail savaş uçaklarının Suriye"ye saldırısıyla Beşar Esad yönetiminin yıkılması için sürdürülen savaşa ilk defa açıkça katıldığını belirtiyorlar.

Nitekim, Yahudi Üniversitesi Suriye uzmanı ve İsrail Ulusal Güvenlik Danışmanı Moshe Moaz, bunu şu şekilde dile getiriyor:

"İsrail şimdiye kadar Suriye"deki bu bu bataktan uzak durmaya çalıştı. Ancak şimdi, bu saldırı Suriye"deki Esad"ın yıkılışını sağlamak için İsrail"in müdahalesini artıracağının ilk işareti gibi görünüyor."

Ne yazık ki birileri sürekli olarak, önceden planlanmış senaryo doğrultusunda Suriye olaylarını gerçek arka-planından tamamen uzak bir şekilde, İran ve Hizbullah karşıtı bir propaganda aracı olarak kullandı ve kullanmaya da devam ediyor.

Bunun anlamı açık:

Suriye üzerinden İran ve Hizbullah"a karşı dört koldan bir saldırı sürüyor.

Birileri kendi varlığına tehdit olarak gördüğü için, birileri bölgesel çıkarlarını garanti altına alabilmek için, birileri yeni bir eksen haline gelebilmek için, birileri rakiplerinden kurtulabilmek için, birileri hasetten tutuştuğu için, birileri, yeni dünya koşullarında konjonktürden yararlanmak için, birileri dağıtılan ulufelerden yararlanmak için, birileri, devrimci İslam"ın dalgalarını kırarak teslimiyet bayrağını yükseltmek için, birileri kin ve intikam duygularını tatmin etmek için"

Bunu daha çok artırabiliriz"..

Ama burada yeri gelmişken beri taraftakilere bir çift sözümüz olacak.

Siz neyin ne olduğunu, nelerin oynandığını ve planlandığını çok iyi biliyorsunuz. Ama "kişisel, grupsal ve kurumsal hesaplar"ınız ile "dürüstçe şahit olmak" arasında bocalayıp duruyor; konuşmanız, haykırmanız gerektiği bir zamanda suskunluğun çukurunda dolaşıp duruyorsunuz. Hani bazı hakimlerin "vicdan ile cüzdan arasında" kalması gibi....

Bir şeyleri elde tutmak veya yeni bir şeyler elde etmek, bir şeyleri kurmak veya bir yerlere gelmek için, küresel emperyalizm ve siyonizmin bu alçakça saldırıları karşısında kenara çekiliyor, sadece dar mahfillerde "ah vah" etmekten başka bir şey yapmıyorsunuz. Odalarda konuştuklarınızı açıkça dillendirmekten ürküyorsunuz"

Hesaplar, korkular ve vehimler"

Bugün bunların sizin açınızdan bir şey ifade ettiğini sansanız da, unutmayın ki yarın geldiğinde hayıflanacak, ama dayanılmaz bir utancın altında ezileceksiniz...

Hz. Ali Nehcu"l Belağa"da şöyle buyurur:

"Aç kal da alçalma..."

Eğer bir şeyleri kaybetmeyeyim diye düşünüp alçalacaksanız, eğer karın tokluğunu mertliğin, vefanın ve kadirşinaslığın önüne alacaksanız, buyurun yolunuz açık olsun".

Kazanın kazanacağınız kadar, yiyin yiyeceğiniz kadar, yükselin yükseleceğiniz kadar".

Sizden bir ricamız var; vaktinde olmanız gereken yerde olmadıktan ve konuşmanız gereken yerde sustuktan sonra, bir gün "biz döndük geldik" demeyin, çünkü o gün çok geç olmuş olacak"

La havle vela kuvvete illa billah...

 

velfecr