Laf ile verirler aleme binlerce nizamat, bir ketcap ve mayonez bulunur hanelerinde..
Bekara karı boşamak kolay.. Bazı eleştiriler kulağa hoş gelse de, içini kurcaladığınızda boş olduğunu görüyorsunuz..
Ben istikamet ve eyleme bakıyorum.. Hiçbir şey dünden bugüne bir anda olmayacak. Dün nerede idik, bugün neredeyiz, istikametimiz doğru mu ve hareket halinde miyiz..
Ucuz sloganlarla birtakım kişileri peşinize taksanız da, sonunda bir şeyin olduğu yok. Her şeyi, hükümetten beklemeyeceksiniz, siz de elinizi taşın altına sokacaksınız. Sorumluluk üstleneceksiniz.. Bedel ödeyeceksiniz.
Bilmeniz gerekir ki, her topluluk layık olduğu şekilde idare olunur ve biz kendi hakkımızdaki hükmü değiştirmedikçe, Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecektir.. Sadece istemek, eleştirmekle çözüm üretmiş olmuyoruz..
Birileri, dünyada İsrail’e kafa tutan tek bir ülke var, o da Türkiye, onu eleştiriyor, gidiyor sonra da CHP, MHP’nin peşine takılıyor..
Bu memlekette her şey kötü gidiyor öyle mi? Esad’ı ziyaret edenler Esad’ın ülkesi gibi mi olmamızı istiyorlar. İran’da Mısır’da, Irak’ta işler ne güzel gidiyor değil mi?
Türkiye İsrail’in gizli müttefiği! Mavi Marmara bir oyundu, “One Minute” de öyle..
Millete 4 mevsim domates ye diyen de bu iktidar değil mi?
Siz oyunuzu Ekmel beye verin, o sizin istediklerinizin hepsini yapacak.. CHP ile, MHP ile, Haydar Baş’ı da yanınıza alın TSİP’i de Cindoruk’u da takın kolunuza yolunuz açık olsun.. Rehberiniz “Cemaat” olsun. Yoldaşınız Koç olsun, yandaşınız Ergenekon olsun..
Büyük Birlik böylece gerçekleşmiş oluyor değil mi! Van il başkanı görevden alınmış, başbakan da onu il başkanı diye takdim etmiş.. Eh ne yapsalar ne deseler yeridir artık.. Yahu dayım bakanlıktan ayrılalı 40 yıl oldu hâlâ “Bakanım” derler.. Milletvekilliğinden ayrılsanız da adınız “Vekil” kalır.. “Reis” oldunuz mu bir kez size öyle hitap eder.. Bütün bunlar, Ekmel bey tercihini açıklamaya, cemaatle aynı karede yer almaya yetmez.. Tarafsız kalmak da çözüm değil..
Oh ne ala! Erdoğan’ı İrancılıkla suçlayın, siz gidin İranlılarla kucaklaşın.. “Suriye’de yanlış yaptı” diyin ve siz gidin doğru tarafla, Esat’la masaya oturun..
Dün Erbakan’ı İsrail’le işbirliği yapmakla suçluyorlardı. Hem o ilişkiyi kendileri kuruyorlar, hem de suçu karşı tarafa yıkıyorlardı. Gücümüz mü yetiyordu ki o zaman “Gavur aşıklarına”.. Bu hükümet de daha yeni yeni bu işlere el atmaya başladı, yine malum çevreler, bu defa bu konuda tecrübe sahibi olması gereken “bizden birileri”ni yanlarına alıp meydanlara çıkıyorlar..
Kahrolsun Amerika diyip, sonra efkar dağıtmak için Marlboro’sunu yakın, biraz sonra da yemek yerken garsona Cola söyleyen adamın haline benziyor bunların yaptıkları..
Bakın İsrail tohumuna karşı çıkıyorsanız 4 mevsim domates yemeyin..
O domates tohumları İsrail’de değil de Türkiye’de Türkler tarafından üretilse ne değişecek.. Sadece “kir” onun nereden geldiği ile ilgili değil ki! Meksika’dan da alsanız tohumu, patent yine aynı cepheye gidiyor.. Tohumculukta dünden bugüne doğru yönde ileri doğru, önemli adımlar atıldı.. Peki bizim köylümüz, ziraatçımız ne yapıyor?
Vatandaş 4 mevsim, ucuz, parlak domates istiyor.. Sanayici, çekirdeği az, kabuğu ince, sulu mahsul istiyor.. Üretim çok olmalı ki, fiyatlar düşsün, tüketim artsın ki, kârları artsın..
4 mevsim dometes istiyorsanız, bu serada yetişecek. Serada yetiştiriyorsanız bunun şartları var. Geniyle oynayacaksınız ki, dayanıklı bir ürün elde edesiniz, gösterişli olsun, belli bir rekolteye ulaşsın üretim.. Raf ömrü de önemli. Piyasa belirler onun şartını. Bu şartlarda üretim yapacaksanız geni ile oynamak en kolay yol.. Yoksa bir dometes ırkının ıslahı yıllar süren titiz bir çalışma gerektirebilir..
Siz İsrail malı olması istiyorsanız, Türkiye’de öz be öz bir Türk’e kredi verip, tohumu da burada ürettirip size sunabilirler. Hatta markasını “Hacı baba” koyabilirler.. Ne değişecek.. Aynı ürünü siz üretince yeterli mi bu.. Yanlışı ben yapınca doğru olmuyor ki. Marlboro içmesen yerli tütün içsen ne oluyor. Ya da Zemzem kola içsen ne oluyor..
Tamam Siyonistlere madden ve manen destek olmayalım ve bu hassasiyeti her zaman koruyalım.. Ama bunun ötesindeki gerçeklerin de farkına varalım..
Biz yapalım ve doğru yapalım.. O zaman önce vatandaş olarak tek mevsim domates yemeyi ve daha fazla ödemeyi kabul edelim.. Öbür türlü üretim yine olacak.. Ucuz domatesin salçasını yemeyelim. Biz yemesek de bunu yiyenler için ihraç ürünü olarak yine üretilecek bu..
Bu alanda yatırım yapacak kim var.. Herkes helal gıda diye mangalda kül bırakmıyor, peki hangi cemaat, vakıf bununla ilgileniyor.. İktidarı suçlamak kolay.. O kadar ziraatla uğraşan adam var. Buyurun üniversiteler destek veriyor. Teşvik de var.. Kimse var mı ortada..
Tamam iktidarın da yanlışı, eksiği olabilir.. Ama bir olayı sadece iktidarı suçlamak için kullanıp, sonra da görevini yapmış olmazsınız.. Hatta kullandığınız dil ve üslubla zarar verdiğiniz kadrolar, gidip başkalarına destek verirlerse, söylediğinizin tersi bir şekilde sonuçlanacak süreçten siz de sorumlu olursunuz..
Tohum konusu önemli. Bu konuda gıdahareketi.org’a bakabilirsiniz.. Kemal Özer bu konuda yırtınıp duruyor, siyasi sivil, cemaat, media çevrelerinde hepimizin bir sürü eksiği ve yanlışı var.. Öte yandan gelişmeler ağır aksak da olsa, doğru yönde ileri doğru gelişiyor.. Ve uzun süren ihmallerin ardından bu konu hâlâ yeteri kadar toplumun gündemine gelmiş değil. Birtakım hassasiyetler ise politik hesaplaşmalara malzeme yapılıyor.. Yazık! Selâm ve dua ile..
yeniakit