İsrail’deki Sudanlılar: Ümmetin Trajedisi

İsrail hükümetinin aldığı bütün Sudanlı mültecilerin sınır dışı edilmesi kararı, bu zor süreci seçen Sudanlılara yönelik çifte sıkıntıyı somutlaştırıyor.

“İsrail hükümetinin aldığı bütün Sudanlı mültecilerin sınır dışı edilmesi kararı, bu zor süreci seçen Sudanlılara yönelik çifte sıkıntıyı somutlaştırıyor. Zira bu mülteciler Sudanlı kimliklerinden kurtulamadılar ve düşmanın yanında güven aradılar.

Düşmanın yanında iltica talebini tercih etmenin kendileri ve kardeşleri için hayır getirmeyeceğini biliyorlardı aslında.”
Dr. ABDULVEHHAB ELEFENDİ
İngiltere"de yaşayan Sudanlı akademisyen
İşgal altındaki Filistin"e sızmaya başlayan yüzlerce Sudanlı mültecinin ülkeye alınıp alınmaması etrafında hali hazırda dönen tartışma içinde Etiyopya asıllı İsrailli bir gazeteci, İsrail hükümetinin Sudanlı mültecilerin alınmasına karşı çıkan tutumunu destekliyor. Gazeteci bunu bazı Sudanlıların Yahudi mültecilere Sudan"da yaşadıkları süre zarfında kötü muamele ettikleriyle gerekçelendiriyor.
İsrail hükümetinin aldığı bütün Sudanlı mültecilerin sınır dışı edilmesi kararı, bu zor süreci seçen Sudanlılara yönelik çifte sıkıntıyı somutlaştırıyor. Zira bu mülteciler Sudanlı kimliklerinden kurtulamadılar ve düşmanın yanında güven aradılar. Düşmanın yanında iltica talebini tercih etmenin kendileri ve kardeşleri için hayır getirmeyeceğini biliyorlardı aslında.
İSRAİL İSYANCILARA DESTEK VERDİ
Bazı Sudanlıların düşman İsrail"le ilişkileri maalesef yeni değil. İsrail altmışların sonlarında Sudan"ın güneyindeki isyancı faaliyetlere destek vermiş, kadrolarını eğitmişti. Sudan"ın Kurtuluşu Ordusu eski lideri Jhon Kronk bu eğitimlerden istifade eden liderlerdendi. Fakat sivil Sudanlıların İsrail"e sığınmayı tercih etmesi daha ileri bir adım olarak görülmekte. Zira askeri hareketler hatta hükümetler destek almak için her türlü kaynağa başvurabilirler ancak durumun Müslüman Arap bir vatandaşın düşman toprağını kendi vatanından ve Mısır gibi kardeş ülkeden daha güvenli hissedecek dereceye varması, kimlik ve inanç değerlerini bitiren, ümitsizlik ve hayal kırıklığını somutlaştıran bir depreme işaret etmektedir.
ÜLKELER CEHENNEME DÖNÜŞÜNCE
Bu problemin başlangıcı vatanların bir umut ve güvenlik bulmak amacıyla kaçılan cehenneme dönüşmesidir. Vatan sevgisi iman gibi değildir. Fıtrattandır. İnsan çocukluğunun otlaklarıyla ilgilidir ve kendisi ile bu otlaklar arasında ayrılmaz manevi bir bağlantı vardır. Başka bir yeri vatanına tercih etmez. Bu yüzden kavurucu çöllerde ve vahşi ormanlardaki evlerini bırakmayanların oraların bir parçası haline geldiğini görürüz. Bazı bölgeler tıpkı geçen yirmi yıl zarfında Sudan"da yaşandığı gibi toplu göçlere maruz kaldığı vakit bu durum insanların umutlarını öldüren ve saygın yaşam kapılarını yüzlerine kapatan hükümet politikalarının yol açtığı büyük bir çatlaklık alametidir.
SIKINTININ KAYNAĞI DESPOT POLİTİKALAR
Ortada bu sıkıntıya dair eski ve yeni iki ders var. Bir yandan despotluk ve kötü muamele bu insanları kurtuluş talebinde bulunmak için düşmanlara ilişkiye geçmeye teşvik etmiş olabilir. Büyük Arap devriminde bu yaşandı.
Bazı Arap liderleri Türklere karşı İngilizlerden yardım istediler. Bazı Sudanlılar da Mehdi yönetimine karşı İngilizlerden yardım istediler. Bugün Irak"ta yaşanan bu. Düşman "ben iddia ettiğiniz gibi kötü değilim, siz yardım etmem için sığınıyorsunuz" diyerek kendisinin propagandasını yapmak amacıyla bu durumu kullanıyor. Fakat çok geçmeden gerçekler herkesçe anlaşılıyor.
İSRAİL SORUNU KULLANDI
İsrail Sudanlı vatandaşların kendisine sığınmasını kullanma noktasında pek çaba harcamadı. İsrail medyası Sudan"daki olayları diline doladı ve İsrail destekçisi lobiler Darfur"daki kurbanlarla duygusal bağlarını göstermek için yardımlaştılar. Fakat zaman geçtikçe her şey ilk karesine döndü ve İsrailli yöneticiler Darfur holokostu kurbanlarına İsrail"de yer olmadığı kanaatine vardı. Gasp edilmiş Filistin sadece Yahudi holokostu kurbanları için genişti. İsrailliler bu mültecilere bir üçüncü dünya ülkesine geçmelerine dahi yardımcı olmadılar.
GÜNAHIN BÜYÜĞÜ REJİMLERDE
Bütün bu deneyimlerden anlaşılıyor ki düşman her ne kadar farklı görünse de yine düşman olarak kalmaktadır. Düşmandan yardım istemek pişmanlıktır. Fakat asıl trajedi düşmana sığınmanın bir seçenek olmasıdır.
Bana göre ülkeleri vatandaşın içine düştüğü kötü durumdan düşmanın ateşiyle kurtulmak zorunda bırakan bir cehenneme dönüştürenler asıl düşmandır. Bu liderlerin günahları düşmandan yardım isteyenlerin günahından daha büyüktür.
Londra"da yayımlanan El Kuds El Arabi gazetesi, 13 Temmuz 2007,
Arapçadan çeviri: Halil Çelik

Vakit


İlgili haber için tıklayın

Afrika Haberleri

Arap Baharı değil; Siyonizm Baharı(!)
Mısırlı Askeri Uzman: İran Demir Kubbeyi Şaşırttı
Darbeci Sisi, iade-i ziyarete geliyor
Mısır'dan İsrail-ABD önerisine ret
Dünya Ekonomik Forumu: Afrika'nın yarı iletkenlerde parlama zamanı geldi