İsrail'in AK Parti'yi tasfiye planı ve 'aydın yosmaları'
Malum tetikçiler, bugünlerde tekrar serbest bırakıldı. Her kriz döneminde olduğu gibi, her kriz çıkarmak istediklerinde olduğu gibi, her ABD ya da İsrail için "kutsal savunma" hatları kurdukları zamanki gibi. Onları biliyoruz biz. Çok iyi tanıyoruz. Bugüne kadar bu ülkede hangi senaryolarda görev aldıklarını, ne tür kirli ve onursuzca roller üstlendiklerini biliyoruz. O "aydın yosmaları"nın iç çatışma tezlerini, mezhep savaşları projelerini, Irak'taki kitlesel kıyımdaki misyonlarını, medeniyetler çatışması uğruna yürüttükleri Haçlı Savaşı'nı biliyoruz. İslam'a karşı yürütülen, Müslümanlara karşı projelendirilen o acımasız kampanyanın küçük figüranları onlar.
Türkiye'de kadınlar Suudi Arabistan'dan bile geriymiş, Türkiye cezalandırılmalıymış, Türkiye'nin önü kesilmeliymiş, askerler darbe yapmalıymış.. AK Parti tasfiye edilmeliymiş.. Bunlar ve daha niceleri onların teziydi. Onları günü gününe izliyoruz, her yazdıklarını, konuştuklarını not alıyoruz. Kimler adına söz söylediklerini, ne zaman ortaya çıktıklarını ve çıkacaklarını biliyoruz.
Hal böyleyken, Türk medyası "ABD'nin büyük tepkisi" diye bu küçük adamların sözlerini satıyor hâlâ. "Çankaya'ya İslamcı bir Cumhurbaşkanı mı?", "Türkiye şeriata gidiyor" şeklinde daha önce kopardıkları yaygaraların, Türkiye'ye yönelttikleri utanmazca saldırıların başarısız olması kudurtuyor onları. Bu aydın bozuntularının ne olduğunu defalarca burada ifşa ettik.
ABD'deki Likudcu ırkçılardan maaş alanlar, o cemaatte yuvalananlar bu saldırılarını her zaman yapıyordu. Daha beter sözler de söylediler, organizasyonlar yaptılar, insanları fişlediler. Evet, bu ülkede olan bir çok kişiyi belli merkezlere fişlediler bunlar. Bunu da yaptılar.
Davos'ta olanlardan sonra kaldıkları yerden devam ediyorlar şimdi. Onları önemsemiyoruz. Gerçekten de ABD'de "Türkiye uzmanı" olarak maaş alanları, o saçma sapan değerlendirmelerini önemsemiyoruz. Önemsediğimiz baksa şeyler var. Başka projeler var. İşte onlar bu projelerde rol alıyorlar. Mesela Barack Obama yönetimine Türkiye'den uzaklaşma çağrısı yapan Barry Rubin, İslam dünyasında etnik ve mezhep eksenli çatışmaları öngören, ılımlı-radikal çatışması isteyen projelerde imzası olan biri.
Irak işgalinden sonra İsrail komandolarının Kuzey Irak'ta yapacağı operasyonlarda ne gibi tehditlerle karşılaşabileceğine ilişkin istihbarat bilgilerini İsrail'e aktaranlardan. Bilgileri hazırlayan "İslam'la savaş"ın öncülerinden Michael Rubin. Skandalın merkezindeki yer alan İsrail istihbaratına bağlı Herzilya Center, Irak'ın kitle imha silahları olduğunu dair bütün dünyayı kandıran yalanların da sahibi. "Ilımlı İslam" projesini hazırlayanlardan Barry Rubin bu merkezde çalışıyor ve dosyayı o hazırladı. Tony Blair'in "Saddam bizi 45 dakikada vuracak silahlara sahip" yaygarasını bu dosyaya göre yaptı. Aynı çevreler şimdi İran dosyasını hazırlamakla meşgul. Davos sonrası Türkiye'ye karşı taarruza geçenler işte bunlar. Onlar Amerika değil, onlar dar, ideolojik bir cemaat. İstihbaratçı ama aynı zamanda ırkçı. Şimdi asıl konuya gelelim. İsrail'in Başbakan Tayip Erdoğan'ı tasfiye etme yaygarasına dün kaldığımız yerden devam edelim.
İsrail Savunma Bakanlığı'nın hazırladığı, 5 Temmuz 2007'de medyaya sızan bir rapor var: AB üyeliği ile Türk-İsrail ekseninin biteceği, Türkiye'nin genişleyen AB blokuna katılmasının Ortadoğu'nun bütün ülkelerinde domino etkisine yol açacağı, bunun da kurbanının Türk-İsrail ilişkileri olacağı belirtiliyor. Ancak İsrail raporu bu tespitlerle kalmayıp son derece rahatsız edici ifadelerle devam ediyor: AK Parti iktidarı ile ordu arasındaki çatışma tezinden hareket edilerek, yeni bir "28 Şubat senaryosu"nu davet eden ifadelere yer veriliyor: Türkiye-AB sürecinin Erdoğan hükümetini devirmek için orduya büyük bir fırsat sunduğu belirtilen raporda, eğer Aralık'ta Türkiye'ye müzakere tarihi verilmezse, ordunun, 1997'de Necmettin Erbakan'ı devirdiği gibi Erdoğan'ı da iktidardan devirebileceği ifade ediliyor.
Türkiye'yi hedef alan politikalarından kaynaklanan gerginliğin faturasını Türkiye'ye çıkarmaya çalışan İsrail, Türkiye-AB ilişkilerinin seyrini etkilemeye çalışırken aynı zamanda Türkiye-Suriye-İran arasındaki yakınlaşmayı sabote etmeye, Kuzey Irak'ta yaptıklarına karşı Türkiye'nin tepkisini yok etmeye, Türkiye'nin ABD-İngiliz-İsrail merkezli dış politika tercihini güvence altına almaya, 1996'dan sonra yaptığı gibi Türkiye'yi yine kendi çıkarları doğrultusunda seferber etmeye, milyarlarca dolarlık silah pastasını kaybetmemeye ve bütün bunları sağlamak için belli çevreleri harekete geçirmeye çalışıyordu.
Bu, tasfiye senaryolarından sadece bir tanesi" Hangi birini anlatalım!
Necmettin Erbakan'ı deviren 28 Şubat müdahalesinin A Clean Break: A New Strategy for Securing the Realm adlı proje çerçevesinde yapıldığını hatırlatmaya gerek yok sanırım. O projeyle yıllar sonra Türkiye'de iç çatışma senaryosunu hazırlayan kadro aynı.
Artık hep başarısız olacaklar. Şartlar değişti. Çok şey değişti. Değişmeye de devam edecek. Bundan sonra bölgede Türkiye'siz oyun kurulamayacağını artık her güç biliyor. Bundan sonra Türkiye'yi tek yanlı bağımlılık ilişkilerinde olduğu gibi, istedikleri şekilde yönetemeyeceklerini onlar da anlayacak.
Hemen her yıl içeride bir tezgah planladılar. Darbe yaptırmaya çalıştılar. ABD ile korkuttular, İsrail ile korkuttular, Yahudi lobisiyle korkuttular. Kendilerince siyasi hesaplar yaptılar. Liderler seçtiler, iktidarlar planladılar. İçerideki ortaklarıyla kriz pazarladılar. Başaramadılar, başaramayacaklar. Türkiye bunların hepsini aştı, üstesinden geldi, gelmeye de devam edecek.
"Türkiye uzmanı" olarak kendilerini pazarlayanların, bu değişimi anlamaktan aciz olanların kavrayamayacağı bir şey bu. Onların hangi senaryoların içinde olduklarını biliyoruz biz. Onlar eski hikayeleri anlatmaya devam etsinler. Bu yüzden bugün bağırıp çağrılanları hiç önemsemiyorum. Siz de önemsemeyin!
Yeni Şafak