Hz. Davut ve İsraİloğullar
İsrailoğullarına, Hz. Musa’dan (a.s) sonra birçok peygamber gelmişti, bu peygamberler İsrailoğullarını hidayete ulaştırmak onları refah ve huzura kavuşturmak için büyük zahmetler çekmişlerdi. İsrailoğulları, Allah’ın bu kadar nimetine karşılık isyan etmiş bu peygamberlerden birçoğunu öldürmüşlerdir. Allah-u Teala onların bunca isyan ve zulümlerine karşı yine onlara peygamber gönderiyordu, bu peygamberlerden biri de Hz. Davut idi.
Kuran-ı Kerim’de anlatılan Talut ve Calut savaşı, İsrailoğullarının ne kadar inatçı ve şükür etmeyen bir toplum olduklarını tekrar ortaya çıkarıyordu. Zamanın zalim hükümdarı Calut, herkese zülm ediyor ve kendi hakimiyetine almaya çalışıyordu. Kendilerine yapılan zulüm ve işkencelerden bıkan İsrailoğulları zamanın peygamberine kendilerine bir kumandan tayin etmesini ve onunla birlikte bu zalime karşı savaşmak istediklerini söylüyorlar. Zamanın peygamberi de Allah’ın emriyle Talut’un kendilerine kumandan olarak seçildiğini bildiriyor. Bakara suresinde, Talut’un seçilmesi ve İsrailoğulları’nın tabi tutuldukları imtihanlar şöyle anlatılıyor:
“Musa’dan sonra, israiloğullarından ileri gelenleri görmedin mi? Kendilerine gönderilmiş bir peygambere : ‘Bize bir hükümdar gönder ki ( onun komutanlığında) Allah yolunda savaşalım’, demişlerdi. (Peygamber ) Ya size savaş yazılır da savaşmazsanız, dedi. Yurtlarımızdan çıkarılmış, çocuklarımızdan uzaklaştırılmış olduğumuz halde Allah yolunda neden savaşmayalım, dediler. Kendilerine savaş yazılınca, içlerinden pek azı hariç, geri dönüp kaçtılar. Allah zalimleri iyi bilir. Peygamberleri onlara: Bilin ki Allah, Talut’u size hükümdar olarak gönderdi, dedi. Bunun üzerine : Biz hükümdarlığa daha layık olduğumuz halde, kendisine servet ve zenginlik yönünden kendisine genişlik verilmemişken o bize nasıl hükümdar olur? dediler. Allah sizin üzerinize onu seçti, ilimde ve bedende ona üstünlük verdi. Allah mülkünü dilediğine verir. Allah herşeyi ihate eden ve her şeyi bilendir, dedi. Peygamberleri onlara: Onun hükümdarlığının alameti, Tabut’un size gelmesidir. Meleklerin taşıdığı o Tabut’un içinde Rabbinizden size bir ferahlık ve sukunet, Musa ve Harun hanedanlarının bıraktıklarından bir kalıntı vardır. Eğer inanmış kimseler iseniz sizin için bunda şüphesiz bir alamet vardır, dedi. Talut askerlerle beraber (cihad için) ayrılınca: Biliniz ki Allah sizi bir ırmakla imtahan edecek. Kim ondan içerse benden değildir. Eliyle bir avuç içen müstesna kim ondan içmezse bendendir, dedi. İçlerinden pek azı hariç hepsi ırmaktan içtiler. Talut ve iman edenler beraberce irmağı geçince ( bazıları ): Bugün bizim Calut’a ve askerlerine karşı koyacak hiç gücümüz yoktur, dediler. Allah’ın huzuruna varacaklarına inananlar: Nice az sayıda bir birlik Allah’ın izniyle çok sayıdaki birliği yenmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir, dediler. Calut ve askerleriyle savaşa tutuştuklarında: Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır. Bize cesaret ver ki tutunalım. Kafir kavme karşı bize yardım et, dediler.”[1]
Talut ve Calut’un askerleri savaşa tutuşmuşlardı. Davut, sonradan savaşa katılmış güçlü ve cesur bir gençti. Savaş esnasında elindeki sapanıyla attığı bir taş ile zalim hükümdar Calut´u öldürüyor. Bu neticesinde İsrailoğulları arasında büyük bir itibar kazanmıştı. Calut ‘un ordusu, Calut öldürüldükten sonra korkup kaçıyor böylece Talut savaşı kazanmış, Allah`ın inayeti ile kaybettikleri topraklarına tekrar kavuşmuş oluyorlardı. “ Sonunda Allah’ın izniyle onları yendiler. Davut’ da Calut’u öldürdü. Allah ona( Davut’a) hükümdarlık ve hikmet verdi, dilediği ilimlerden ona öğretti...”[2]
Hz. Davut, Talut´un kızıyla evleniyor ve Talut hükümetine başkumandan olarak atanıyor. Davut, katıldığı bütün savaşları, hem cismi gücünü, hem de akli gücünü kullanarak kazanıp bu makama layık olduğunu ispat ediyordu. İsrailoğulları da ona büyük ilgi gösteriyordu. Talut’un vefatından sonra Allah-u Teala İsrailoğullarına Hz. Davud’u Peygamber olarak seçiyor.
Hz. Davut, peygamber olduktan sonra hükumetin başkentini Habrun (El-Halil)’den, Yabus (Beyt-ul Mukaddes)’e taşıdı.
Allah-u Teala, Hz. Davut’a vermiş olduğu nimetlerin yanısıra peygamber olduktan sonra da peygamberliğinin nişanesi olarak da bir çok mucize inayet ediyor :
1. Cismi ve siyasi güç
2. Güçlü bir hükumet
3. Hikmet sahibi
4. İlim ve adaletle hüküm verme gücü
5. Dağların onun emrine verilmesi
6. Kuşların onun emrine verilmesi
7. Zırh yapma sanatı
8. Demiri ısıtmadan eliyle istediği şekle sokma gücü
9. Güzel ses
10.Çok tövbe ve ibadet eden
11.Hz. Süleyman gibi bir varis
Hz. Davut (a.s.), Allah’ın kendisine vermiş olduğu bu nimetler sayesinde hükumetinin sınırlarını genişletmiş, İsrailoğulları’na büyük izzet kazandırmıştı. Ama İsrailoğulları bunca nimet ve inayete rağmen yine de Allah’ın emrine tamamen teslim olmuyor, basit bahanelerle isyana başvuruyorlardı. Hz. Davut, bir taraftan şirk ve putperestlikle diğer taraftan da İsrailoğulları’nı hak yolda tutmak için mücadele veriyordu. Ama İsrailoğulları kendilerine verilen bunca nimetlere şükr etmiyor, nankörlük ederek Peygamber’e ve Allah’ın emirlerine karşı geliyorlardı.
Allah-u Teala ceza olarak isyan eden İsrailoğulları’na taun hastalığı belasını gönderiyor, binlerce kişi bu hastalıktan ölüyor.
Hz. Davut (a.s.), İsrailogulları’nın bu beladan kurtulması için onları toparlayarak topluca dua etmeye çıkıyor. Mescid-i Aksa’nın bulunduğu yerden meleklerin gökyüzüne yükseldiğini gören Hz. Davut, bunun ilahi bir işaret olduğunu anlayıp kavmi oraya götürüyor. Ve dua etmeye başlıyorlar, secdeye gidip ağlayıp yalvarıyorlar, daha secdeden kalkmadan Allah belayı yok ediyor. Hz. Davut (a.s.), dua kabul olduğu için Allah’a şükür olarak o yere bir Mescid yapılmasını emrediyor. Ve bu Mescid daha sonraları peygamberlerin ve müslümanların ilk kiblesi olan Mescid-ul Aksa olacaktı.
Kur’an-i Kerim’in aşağıda da verilen ayetlerinde Hz. Davut’a verilen nimetler beyan edilmektedir:
Bakara /251, İsra/ 55, Sebe/ 11-13, Sad/ 17-30, Nisa/ 163, Enbiya/ 78-80.
--------------------------------------------------------
[1] Bakara / 246-250.
[2] Bakara/ 251.
iqraa