Urban Land Instıtute"nin 2011 Avrupa raporuna bakıyorum da, ilginç verilerle karşılaştım..
Konut-Der diye yeni bir dernek kuruldu, derneğin genç bir genel sekreteri var, A.Hakan Yener, onunla konuşurken o verdi bu raporu..
Konut üreticilerinin bir araya gelmesi güzel, doğru bir karar..
Nevzat Ak"ın bir teşhisi var, sector bir yerden kan kaybetmeye başlarsa, hepsi birbirinin üzerine yıkılabilir. Domino etkisi dedikleri şey böyle bir şey.. Onun için sector aktörleri, rekabet içinde işbirliği yapmaları da gerekli..
2012"ye girerken 2B sorunu çözülmüş olacak. Dahası özellikle coğrafi açıdan küçük toprak sahibi ülke vatandaşlarının Türkiye"den toprak almaları konusunda mütekabiliyet şartı, yatırım açısından bazen sorunlara sebeb olabiliyor.. Özellikle Kuveyt, Katar, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve benzer ülkeler açısından böyle bir sorun var.
Öte yandan almak isteyen alıyor zaten. Ya bir şirkete açık ya da gizli ortak oluyor, şirket üzerinden alıyor, ya başka birinin üzerinden alıyor, ya da yurt dışında kredi almış gibi gösterip, ipotek koyup, başkası üzerinden işini görüyor..
Bu iş legalleşmeyince, kimin nereden ne aldığını da bilemiyorsunuz..
Kuşkusuz bu konuda hükümetin insiyatif kullanması gerek. Ama öte yandan piyasanın legalleşmesi, hak ve ihtiyaç sahiplerinin taleplerinin de dikkate alınması gerek.. Eğer dışarıdan yatırım gelsin istiyorsanız bu da şart.
Yani mütekabiliyet sorunu çözülmeden de, kötü niyetli birileri istediği gibi toprak alımı yapabilir. Bu tür engellemeler sonuçta legal, insani ihtiyaçların önünü tıkıyor..
Daha kötü bir yolu söyleyeyim. Mesela Kuveyt Wikipedia"daki maddesine bakın, yüzölçümü için "önemsiz miktar" diyor.. Toplam 17.819 km Kayseri kadar bir şey.. Kuveyt"ten nasıl mütekabiliyet beklersiniz? Bir Kuveytli bir yatırımcı Türkiye"den gayrimenkul almak için, ya bir başka ülkenin pasaportunu kullanacak ya da ABD"de bir şirket kurup, bir Amerikalı üzerinden Türkiye"de yatırım yapacak. Yani ABD"nin mütekabiliyetinden yararlanacak.. Kendi kardeşinizi ABD"ye yönlendirecek, kâr transferini ABD üzerinden yapacaksınız.. İşin bir de bu yanı var..
Başta sözünü ettiğim rapora bakıyorum da gelişim şehir sıralamasında İstanbul Avrupa birincisi. İstanbul 6.63"le birinci Londra 5.74"le ikinci. Münih 5.73"le üçüncü. Liste Varşova, Zürih, Stockholm, Paris, Hamburg diye devam ediyor.. Moskova 5.20 ile 9., Viyana 12. sırada notu 4.92, Roma 17. sırada notu 4.47, Atina 26.sırada notu 2.97. Avrupanın sonuncusu Dublin. Notu:2.45
Gayrimenkul açısından değerlendirildiğinde Avrupa"da performans açısından iyi, emlak piyasası açısından iyi, gelişim açısından pekiyi.. Aynı seviyede başka bir ülke de yok Avrupa"da..
İstanbul"da konut piyasasının %25,5"i ev, %24,5"i Değişik amaçlı Parekende, %17"si sanayi ve ticaret, %15"i Kiralık yerleşim, Apartman/ev ve %18.9"u otel ve turizme yönelikmiş..
Aslında bir şehir yeniden inşa ediliyor. Önümüzdeki 10 yıl içinde İstanbul"un inanılmaz bir şekilde değişmesi sözkonusu.
Yeni bir hava alanı, iki yeni ilçe, yeni bir boğaz. Yeni bir köprü, tüp geçit, yeni metrobüs ve tramvay hatları, depreme hazırlık olarak kentsel dönüşüm projeleri..
İstanbul kıskandıran bir gelişime tanık oluyor.
2B"den sonra banliyolarda yeni yerleşim alanları kurulacak.. Arsa fiyatları önce düşüp, dış taleple birlikte yükselebilir..
2B yasası arsa fiyatlarını düşürürken, Mütekabiliyetle ilgili yasa, arsa fiyatlarını yükseltebilir..
Bu arada kamunun ucuz konut politikası ile özel sektörün toplu konut yatırımları çakışırsa, yatırımcılar bu işten büyük zarar görebilir.. Alan, hedef kitle ve politikaların bir biri ile çakışmasını önlemek gerek..
Öte yandan İstanbul"un manevi, tarihi, doğal ve insani dokusunun da korunması gerek.. Bu da ayrı bir konu.. Bu konunun tek başına bir kurula, ya da meslek örgütünün insiyatifine bırakılmaması gerek..
Merkezi hükümet ve yerel yönetimler yanında Üniversiteler ve STK"ların da süreçte etkin bir şekilde rol almaları, sürecin şeffaflaştırılması gerekiyor.. Tüketici dernekleri, alınacak kararlardan yarar ya da zarar görenlerin seslerini duyurabilmeleri gerekiyor..
Hani derler ya, "dünyada mekan, ahirette iman" diye.. Mekan ya da toprak sözkonusu olunca, düşüncelerimi sizlerle paylaşayım istedim..
Bilmem biliyor musunuz, İslam geleneğinde toprak mülkiyeti yoktur. İntifaı vardır. "Toprak anadır, ona sahip olunmaz" ve o Allah"a (cc) aittir..
Selam ve dua ile..
akit