Öksüz, uzun süreden beri tartışılan konuyla ilgili yazısında, İstanbul Sözleşmesi nedir, maddeleri, amacı ve aile kurumuna karşı olup olmadığı gibi konuları ele aldı. AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuyla ilgili açıklamalarına da yer veren Öksüz, projenin hangi dış güçler tarafından desteklendiğini de detaylarıyla ortaya koydu.
Öksüz'ün yazısı şu şekilde:
Uluslararası bir sağlık kuruluşu...
Uluslararası dediysem öyle böyle değil, yıllık neredeyse 60 milyar dolarlık geliri ile dünya şirketleri arasında ilk sıralarda yer alan bir firmadan söz ediyorum…
Okyanus ötesi ülkede bundan yaklaşık 2 asır önce iki kuzen tarafından kurulan bir şirket bu…
180 kadar ülkede 100.000’den fazla çalışanı var…
Kendi branşında dünya şirketleri arasında ilk sıralarda yer alan bir sağlık şirketi…
Öyle ki, her yıl Ar-Ge’ye 10 milyar dolara yakın yatırım yapıyor… Dünya çapında 60’a yakın üretim tesisi var…
Bu şirketin Türkiye ayağında 1000'den fazla çalışanı mevcut…
Alanında Türkiye’nin 3. büyük şirketi…
***
Her neyse…
Belki dikkatlerden kaçtı; bu şirketin CEO’su geçenlerde ilginç bir açıklama yaptı.
Açıklamanın konusu kendi alanı olan ‘sağlık’ falan değil: “Cinsiyet eşitliği…”
Bu uluslararası şirketin CEO’su Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’ni destekleyerek, konuyla alakalı diğer bazı CEO’ların da imzaladığı manifestoya(!) tam destek verdiğini ilan ederek şu açıklamaları yaptı;
* “Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini destekleyen CEO'lar arasına katılmış olmak beni daha iyi bir insan, yönetici ve baba olma yönünde geliştirecek. Hep inandığım değerlerin bu kadar güzel ve açık şekilde yazılmasından mutluluk duydum. Manifestonun, içimizdeki, ‘Neleri daha iyi yapabiliriz?' sorusunu çok doğru şekilde ortaya koyduğuna inanıyorum.”
* “Bu manifestoyu sadece imzalamakla değil, yaşatmakla da sorumluyuz. Kadınlarımızın ve erkeklerimizin eşitliğini öne çıkaracak, bizi daha ileri götürecek kararlar alacağımızı düşünüyorum.”
* “Eşitlik kavramı kurumumuzun odağında. Bu konuda gönüllülerden oluşan bir takımımız var. Global bazda oluşturulmuş ‘eşitlik ve aidiyet’ kültürünü temsil eden bu takım ile aksiyon planları çıkarıyoruz, eğitimler veriyoruz.”
* “Eğitmenler yetiştirip bu eğitmenlerle bölgelerimizde eğitimler vererek tüm çalışanlarımızda farkındalık yaratıyoruz. Onlara, bu farkındalığı uygulamaya geçirmeleri için tüyolar veriyoruz. Yıllık yetenek değerlendirme toplantılarında, işe alım ve terfi süreçlerimizde de bu objektifliğimizi gözetiyoruz.”
***
'Toplumsal cinsiyet' tanımını yapan ilk uluslararası anlaşma, İstanbul Sözleşmesi…
Uluslararası bir büyük şirket…
Bu şirketin CEO’su, Türkiye’de aileyi törpüleyecek, “son kale”nin düşmesine yol açacak bir düzenleme/ler silsilesine destek olmakta…
Sahi, ne iş!..
***
Son bir nokta…
“PWN İstanbul Eşitlik Elçisi CEO’lar Hareketi” diye bir girişim var. Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Destekleyen CEO’lar Manifestosu oluşturuldu. Ardından kamuoyunda, toplumsal cinsiyet eşitliği hareketine ivme kazandırmak amacıyla PWN Eşitlik Elçisi CEO’lar hareketi hayata geçti.
Vay be!
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN DA KARŞI
Tarih; 1 Haziran 2019…
Yer; Haliç Kongre Merkezi…
Milli İrade Platformu’nun düzenlediği iftar programı…
Basına kapalı bir program…
Bu programda, Türkiye Aile Meclisi Platformu Başkanı Adem Çevik, İstanbul Sözleşmesi’nin aileleri tahrip ettiğine vurgu yapıyor. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “İstanbul Sözleşmesi nas değildir. Bizim için ölçü değildir” ifadelerini kullanıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yakın geçmişte de İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik çarpıcı ifadeleri medyaya yansıdı.
KÖKÜ DIŞARIDA OLAN BİR PROJE!
Bir ifsad çalışması olan ‘Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Teknik Destek Projesi’ndeki (ETCEP) sorumlu ve uygulayıcı kuruluşlarından biri de British Council.
Peki, ama bu British Council denen kuruluş nedir? Bakalım mı;
* 1934 yılında kurulan British Council, Birleşik Krallık’ın (İngiltere) kültürel ilişkiler ve eğitim fırsatlarından sorumlu uluslararası bir kuruluşu.
* 100’ü aşkın ülkeyle, kültür-sanat, İngilizce, eğitim ve sivil toplum alanlarında çalışıyor.
* Geçen yıl 65 milyondan fazla kişiyle yüz yüze, 731 milyonun üzerinde kişiye de internet üzerinden, radyo ve TV programlarımızla ve basılı yayınlarıyla iletişim kurdu.
* İmkânlar sunarak, bağlantılar kurarak ve güven inşa ederek(!) yaklaşıyor, ülkelere…
* British Council, İngiltere’nin bir kamu kuruluşu. Gelirinin yüzde 15’i Birleşik Krallık hükümeti tarafından karşılanmakta.
PEKİ, YA İSTANBUL SÖZLEŞMESİ!
* İstanbul Sözleşmesi, 11 Mayıs 2011 tarihinde AKP-MHP-CHP ve HDP milletvekillerinin oylarıyla TBMM’den geçirildi…
* İstanbul Sözleşmesi kadına şiddeti önlemedi, aksine şiddetin daha da artmasına sebep oldu… Anayasamızın ruhuna aykırı öğeler içeriyor ve aile kurumunu ortadan kaldırıyor.
* Sözleşmede alenen kadın ve erkek dışında cinsiyet tanımlaması yapılıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği tanımında, kişi kendini hangi cinsiyetten hissediyorsa odur denilerek Allah’ın yarattığı erkek ve kadın cinslerinin dışında cinsler türetilerek, cinsiyeti bozma girişimi planlı bir şekilde sürdürülüyor.
* Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, YÖK gibi önemli kurumlarda İstanbul Sözleşmesi kapsamında adımlar atıldı. Milli Eğitim Bakanlığı, ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Duyarlı Okul Standartları Kılavuzu’nu yayınladı.
* Kız çocuklarımızın suiistimal edilmesine ve 764 bin babanın 2,5 yıl içerisinde ailesinden uzaklaştırılmasına yol açtı. İstanbul Sözleşmesi aileyi korumamaktadır, aksine daha tahrip etmektedir.
* Sözleşme, sapkın ilişkileri de kapsıyor. Sapkın ilişkiler adeta koruma altına alınıyor.
* İktidar mensupları başta olmak üzere iktidara yakın yazar ve düşünürler bugüne kadar İstanbul Sözleşmesi’nin mutlaka feshedilmesi gerektiği noktasında birleşiyor. Ama bugüne kadar bu alanda somut bir adım atılmadı.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ DERHAL FESHEDİLMELİ!
Ailenin altına dinamit koyan İstanbul Sözleşmesi’ne birçok ülke karşı… İmzalayan bazı ülkeler daha sonra iptal etti.
Sözleşme Türkiye’de de aileyi tehdit etmeye devam ediyor. Kanun tamamen aileye vurulan bir darbe niteliğinde. Kadın cinsiyetçi bir yaklaşımla hazırlandı. Bütün erkeklerin suçlu ve kötü olduğu ön kabulü var! Sözleşmede, “aileyi koruma” başlığı yer alsa da hedefte kesinlikle aileyi daha kolay dağıtma hedefi var.
STK’lar, yazarlar, gazeteciler toplumun tüm kesimi İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesini istiyor.