Abdülaziz Kıranşal /Milli Gazete
Aileyi ayakta tutan anneliğin ve ev hanımlığının değersizleştirildiği, iffet, ar, hayâ, namus gibi kavramların kadının erkek tarafından kontrol edilmesini sağlayan; ayrımcılık ve şiddet üreten kavramlar olarak tanımlandığı, ailenin kadına ve çocuğa şiddetin üretildiği tehlikeli bir mekân olarak gösterildiği İstanbul Sözleşmesi, Müslüman bir toplumun aile yapısını yerle bir etmek için tasarlanmıştır.
VAHŞİ EMPERYALİSTLER BİZE KADIN HAKLARINI ÖĞRETEMEZ
İşin en üzücü tarafı kadına şiddeti önleme propagandasıyla sunulan bu sözleşmenin dünyada nerde bir kadın varsa ona şiddet uygulamış Batılı emperyalistler tarafından hazırlanmış olmasıdır.
Irak’ta bir buçuk milyon Müslüman’ı kadın, çocuk demeden katleden, 200 bin kadının iffetini kirleten, Suriyeli kadınları evlerinden ocaklarından eden, Arakanlı kadınların diri diri yakılmasına göz yuman, Doğu Türkistanlı kadınların evlerine Çinli erkekleri yerleştiren, Avrupa’nın tam ortasında Bosnalı kadın ve çocukları katleden, Filistin’de uyguladıkları ambargoyla kadın ve çocukların ilaçsızlıktan can vermesine sebep olan, Afrikalı kadın ve çocukları açlığa mahkûm eden, bu topraklarda destekledikleri terör örgütleriyle asker ve polislerimizi şehit edip, geride gözü yaşlı kadın ve çocuklar bırakan yani yeryüzünde nerede bir kadın varsa bir şekilde ona bir şiddet ve zulüm uygulamış vahşi Batı medeniyetinin kadına şiddeti önleme adına bir proje üretebileceğine inanmak büyük bir akıl tutulmasıdır.